"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Davulcu Şükrü'nün müzik ekibinde beş eleman varmış. Bilhassa yazları gece yarılarına kadar; bazen de sabahlara kadar çalarlarmış. Ekiptekiler o günlerde gündüzleri uyumak zorunda olduklarından, güneşi hemen hemen hiç görmezlermiş. Onların hayatında gece ile gündüz yer değiştirmiş. İş çıkmayan gün hemen hemen hiç yokmuş. İyi para kazanırlarmış, kazandıklarının hepsini biriktirirlermiş. Ne yapacaklardı ki? Para harcamaya zaten zamanları yoktu. Yemeye içmeye, içkiye hatta sigaraya da para vermezlermiş. Bunlar da çalmaya gittikleri yerlerdekiler tarafından karşılanırmış. Düğün sahiplerinden aldıkları paranın dışında bir de bahşişleri olurmuş ki zengin ve cömert birine rast gelirlerse bahşiş yevmiyeyi geçermiş. Müzisyenlerin hepsi aslında Davulcu Şükrü'den yana dertli ama yapacakları bir şey yok; çünkü ona muhtaçlar. Bu adam düğün-davet sahipleriyle fiyatta anlaşırmış. Mesela 100'e anlaştım dermiş ama acaba doğru mu? Kim araştıracak kim doğruyu öğrenecek ? Büyük bir ihtimalle daha yüksek bir ücrete anlaşmıştır. Tabii aradaki fark Davulcu Şükrü'nün cebine gidecek. Sonra, bu 100 liranın 25 lirası organizatör olduğu için Şükrü'nün; geriye kalanın beşte biri de davul çaldığı için onun... Bahşişleri o toplar o sayar. Bahşişlerden ne kadarını cebe atar? Orasını da bilen yok. Bu yüzden her düğün-davet sonrası bir para kavgası yapılır, sonra olanlar unutulur. Davulcu Şükrü olmasa bu kadar parayı asla kazanamayacağını her müzisyen bilir. Onları kim tanıyor ki çalmaları için davet edecek? Çağırsalar neyle, nasıl gidecekler? Davulcu Şükrü'nün 23 senelik pikabı herkesi evinin önünden alıp düğüne-davete götürüyor ve sonra da gene evinin önüne bırakıyor. İşin doğrusu çalsa da çırpsa da hepsi Davulcu Şükrü'ye muhtaç. Birkaç yıl para biriktiren Cafer Aga, evlenmeye karar verir. İsteğini bu işleri çekip çeviren Menekşe bacıya açar. O da yüz milyon lira karşılığında ona kendi kızını verebileceğini söyler. Yüz milyon o yıllarda çok iyi paraymış. Gerçi ev almaya yetmezmiş ama bu kadar parayla ikinci el bir araba alınabilirmiş. Cafer Aga'daki para yüz milyondan biraz fazlaymış. Verecekmiş, fakat Menekşe bacının kızı başkasıyla evliymiş. Sormuş:O zaman bu iş nasıl olacaktı? Menekşe bacı: -Düşündüğüne bak! Sen karışma, ben bilirim işimi. Çeker alırım kızımı o cıbırdan, demiş. Devam edecek....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |