..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




15 Ekim 2017
Köpeğin Adı Badi - 33  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bir ara geri dönmeyi düşündüm, ortalığı dikkatlice kokladım; burnuma yanık ve inek dışkısı kokusu gelince vazgeçtim. Nitekim az sonra birkaç evlik bir orman köyüne ulaştım. Belki on tane ya da biraz daha fazla ev vardı.


:AJAA:
     Yoldan tek tük araç geçiyor. İşlek bir yol değil. Ertesi gün yiyecek veren hiç olmadı. Her iki tarafı ağaçlı yoldan ayrılıp etrafı dolaştım. Burası ormandı ve ilerledikçe ağaçlar sıklaşıyordu. İç kesimde çok sayıda ağaç kökü, buradaki ağaçların kesildiğini gösteriyordu. Buna rağmen buralarda bile yeterince ağaç var sayılırdı. Yer yer kayalıklar ve bunların bazılarında kovuklar gördüm, kötü havalarda işimize yarayabilirdi. Daha ilerilere gitmekten çekindim, tekrar yol kenarına geldim.
     Birkaç gün sonra saatlerce yağmur yağdı, hava soğudu. Kayalıklardaki kovuklara sığındık. Anladım ki kış yakında. Esas sorun işte o zaman başlayacaktı. Şimdilik ölmeyecek kadar yiyecek bulabiliyorduk. Ya kışın karda buzda ne yapacaktık? Bizler ehlileştirilmiş köpekler olduğumuz için doğru dürüst avlanmayı bilmiyorduk. Yabani olsaydık, kış şartlarında bile hayatımızı devam ettirebilecek kadar avlanabilir ve karnımızı doyurabilirdik.
     Yalnız başıma etrafı dolaşmak istemiyordum, bilmediğim bir yerde başıma her şey gelebilirdi. Buna rağmen kış gelmeden etrafa bir göz atmaya karar verdim; arkadaşlarıma beni takip etmeleri için işaret ettiysem de gelen olmadı. Asfalt yolu takip ederek tek başıma gidecektim, böylece dönmek de daha kolay olurdu,
     Yolda giderken önceleri kuş cıvıltılarından başka bir ses yoktu. Bir ara motor sesi de duydum, durup dinledim. Bir minibüs geçti, gitti. Birkaç dakika sonra birbirinin peşi sıra iki otomobil geçti; bunlardan biri yol kenarında olmama rağmen bana korna çaldı. Yürüdüm yürüdüm, yerin sarsılmaya başladığını hissedince kendimi kenardaki bir ağacın altına attım, dev gibi bir kamyon yolun ortasından son sürat geliyordu, yanımda geçti, yol asfalt olmasına rağmen arkasında bir toz bulutu da vardı, virajı alırken hızını hiç azaltmadı, arkasındaki kasa yoldan çıkacakmış gibiydi. Bir şey olmadı, kasa da kıvrılıp gözden kayboldu.
     Otomobilleri görünce yola çıktığıma pişman oldum. Ya bunların içindeki insanlar yiyecek getirdilerse! Bu ihtimali çabuk unuttum. Küçük bir köprüden geçerken altında incecik akan bir dere görünce yoldan ayrılıp aşağıya indim, su içtim. Yola atılmış birkaç poşet de buldum, umutla içlerini karıştırdım yiyecek vardır diye. Bir şey çıkmadı. Diğer yabani hayvanlar tarafından avlanmış bir yabani hayvan leşine rastlasaydım bari. Yoldan geçen otomobillerin çiğnediği bir hayvan da olabilirdi. Hiç olmazsa bir kuş ölüsü... Yoktu, yok...
     Bir ara geri dönmeyi düşündüm, ortalığı dikkatlice kokladım; burnuma yanık ve inek dışkısı kokusu gelince vazgeçtim. Nitekim az sonra birkaç evlik bir orman köyüne ulaştım. Belki on tane ya da biraz daha fazla ev vardı. Evler bahçe içindeydi ve hemen hepsinin ahırı vardı. Evlerin tamamı tek katlı ve ahşap. Bahçelerin birkaçında taştan yapılmış duvarlar, çoğunda ise çalı ve ağaçlardan yapılmış çitler vardı. Fazla yüksek olmayan bu çitlerin hatta duvarların insanların değil de daha çok hayvanların girmesini önlemek amacıyla yapıldığı belliydi. Tamamının bahçe kapısı tahtadandı. Bacaların çoğundan duman çıkıyordu. Bahçelerde otlayan inek, eşek, atlar ile eşelenen tavuklar; bahçe ve tarlada kullanılan çeşitli tarım araçları gördüm.
     Bahçe kapısı açık bir evin bahçesine girdim. Evin kapısının önünde başı tülbentli, uzun entarili yaşlı bir kadın tulumbadan su çekiyordu. Açlıktan gözüm karardığından bir umut, yanına gittim. İşe kendini verdiği için beni görmedi, iyice yaklaşınca fark etti. Güleç yüzlüydü, benden korkmadığı gibi bana kızmadı, beni kovmadı. Başımı hafifçe öne eğip kuyruğumu sallamaya başladım. Eliyle “dur” işareti yapıp:
     -Oradan ayrılma, sana ekmek getireyim, deyip içeri girdi.
     Çok kısa bir süre sonra da dışarı çıktı, elinde kocaman bir ekmek parçası vardı; önüme attı. Biraz ilerime düştü ekmek, gidip tam alacaktım bir köpek hırlaması duyup olduğum yere çivilendim. Gelenin evin köpeği olduğu belli, benden çok büyük, çoban köpeğine benziyor. Kadın köpeği kovaladı, hiç sesini çıkarmadan biraz geriye gitti, oradan beni gözetlemeye başladı. Ben de kadından cesaret alarak ekmeği parçalayıp aceleyle yuttum, Bunu gören köpeğin bana olan kızgınlığı iyice arttı, kadına aldırış etmeden havlayarak saldırıya geçti.
     Kaçtım, asfalt yola çıktım. Köpek peşimi bırakmadığı gibi köyün bütün köpeklerini de peşime taktı. Ortalık havlayan köpek seslerinden yıkılıyordu. Bu seslere birkaç evden çıkan insan bağırışları da eklendi. İnsanlar bana hem bağırıyor hem de küfür ediyorlardı. Taş atanlar bile oldu. Köyün köpeklerini cesaretlendirmek için “Tut oğlum tut, yakala onu!” diyenler vardı. Köyün dışına çıktığımda durup arkama baktım, bölgelerini terk ettiğim için takibi bırakmışlardı. Derin derin nefes alıp bir müddet orada dinlendim ve geldiğim yoldan arkadaşlarımın yanına döndüm.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.