"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Kenan Baba, karýsý öldüðünde yani üç sene önce buraya gelip yerleþmiþ, ama þehirle irtibatýný da tamamen kesmemiþ; orada da evi var ve dayalý döþeli duruyormuþ, karýsýnýn hatýrasýna evi olduðu gibi muhafaza ediyormuþ. Öyle ki bir deðiþiklik olur korkusuyla neredeyse evde hiç temizlik yapmýyormuþ. Þehirde yaþadýðý süre bir yýlda en fazla üç aymýþ; o da havanýn çok soðuk olduðu günlerde... Kenan Baba, kýrevinde adeta inzivaya çekilmiþ; bu sýðýnaðýnda insanlarla iliþkisini tamamen koparmýþ gibi olmasa da asgariye indirmiþ. Gazete, kitap okuyarak, salondaki masaüstü bilgisayarýnda internete girerek ve yazý yazarak vaktini tüketiyor. Onu bilgisayar baþýnda izlemek çok hoþuma gidiyor. Tuþlara nasýl basýyor, mouse de denilen fareyi avucunun içinde tutarak nasýl ve neden gezdiriyor, bu farenin saðýna soluna bazen dokunduðunda ne oluyor; bunlarýn hepsini hepsini öðrenmeye çalýþýyorum. Onu en iyi gözleyebildiðim yer ise bilgisayarýn sol tarafýndaki koltuk; o yüzden hep oraya oturuyorum. Kenan Baba, koltuða oturduðum için bana kýzmýyor, aksine arada sýrada bana bakarak hem gülümsüyor hem de onu izleyip izlemediðimi kontrol ediyor. Geçenlerde bana evi gezdirdi. Bir arkadaþýymýþým gibi köþe bucak her yeri gösterdi. Evin biri verandada olmak üzere iki kapýsý olmasýna raðmen, o hemen hemen hep verandadaki kapýyý kullanýyor. Bu kapýdan girince salon salomanje, burada koltuk takýmý, sehpalar, yeni olmasýna raðmen çok seyrek kullanýlan televizyon, yemek masasý ve etrafýnda altý sandalye, buzdolabý, fýrýn, ocak, bulaþýk makinesi, tabak v.s'nin konduðu dolaplar, sað tarafta þömine, çýkýþ kapýsýnýn yanýnda tuvalet ve banyo, pencerelerin hepsinde tül ve perde ile birlikte sineklik var. Merdivenle üst katta çýkýldýðýnda üç yatak odasý, hemen merdivenlerin bitiminde sað tarafta jakuzili banyo, tuvalet. Bu katta verandanýn üzerindeki odanýn üstü kapalý bir balkonu var; buradan bahçeyi seyretmek çok hoþ, ama asýl merdivenleri çýkýp terasý gördüðümde oradaki manzaranýn harika olduðuna karar verdim. Terasýn yarýsýnýn üstü örtülü; güneþ çok ýsýttýðýnda ve yaðmur yaðdýðýnda buraya sýðýnýlýyor. Büyük bir masa, sekiz adet sandalye ve bir de ýzgara var. Verandada barbekü olmasýna raðmen çok sýk kullanýlmýyor, et kýzartýlacaðý zaman terastaki ýzgaraya baþ vuruluyor. Terastan, Kenan Baba ile gezdiðim yerlerin neredeyse tamamý görülüyor. Yeþilin hakim olduðu bir manzara var. Aðaçlar, renga renk çiçekler, yemyeþil çimenler, aþaðýlara doðru adeta süzülerek inen bir tepe, kumsal, deniz, gemiler, kayýklar, sahildeki tektük insanlar. Kenan Baba, bana ilk yasaðýný terasta getirdi: -Badi arkadaþým, gündüzleri genellikle terasýn kapýsý açýk olur; yaðmur yaðarsa, þiddetli rüzgâr çýkarsa ve tabii geceleri kapatýrým. Eðer kapatmayý unutursam, sen beni uyar. Ýstediðin zaman terasa çýkabilirsin, ama bir þartým var: Terasýn duvarýna çýkmayacaksýn, hatta fazla da yaklaþmayacaksýn. Çünkü duvar alçak, bir metreden biraz fazla yüksekliði var. O yüzden düþme tehlikesi bulunuyor, baþýn döner, fýrtýna çýkar bir þey olur maazallah aþaðýya düþersin. Ben sana buraya duvarýn biraz gerisine bir sandalye koyacaðým, onun üzerine çýkýp etrafý seyredersin. Dediðini hemen yaptý, sandalyeyi çekti, hatta üzerine bir de minder koydu. -Gel çýk, bir dene bakalým oldu mu? Dedi. Hemen sandalyeye çýktým, oldu mu da ne demek þahaneydi! Kenan Baba her gün olmasa bile arada sýrada öðlen uykusuna yatar, bir saat kadar. Ýþte o günlerden birinde bilgisayarýný kapatmayý unuttu, yukarý çýktý. O gidince yerine oturdum, farenin üzerine patimi koydum, ben patimi oynattýkça bilgisayarda da küçük bir çizgi hareket ediyordu. Bozarým diye korktuðumdan daha fazla oynamadan býraktým. En son yazdýðýný okumaya baþladým: Rainer Maria Rilke: “Eskiden insan, biliyordu (ya da belki de seziyordu) ki, meyvenin çekirdeðini taþýmasý gibi, ölümü kendi içinde taþýmaktadýr. Çocuklarýn içinde küçücük, yetiþkinlerin içinde büyük bir ölüm vardý. Kadýnlar ölümü kucaklarýnda, erkeklerse göðüslerinde taþýrlardý. O vardý iþte ve ölüm, onlarýn her birine garip bir aðýrbaþlýlýk, sakin bir gurur verirdi.” “Ölüm ne iyidir ne de kötüdür. “ “Kendini sessizliðin, bu engin denizin içine býrak. Korkma, bu ölüm gibi bir þeydir ama ayný zamanda tadýna doyulamayacak bir mutluluktur.” Bu yazýda birkaç yerden alýntý yapmýþ. Ölümden bahsediyor. Ben ölü gördüm, bir köpek can çekiþirken ve sonra da ölürken gördüm, öldürülürken gördüm, hatta öldürdüm. Buna raðmen ölümü gene de anlayabilmiþ deðilim. Canlýlar neden doðuyor? Ölmek için mi? Öldükten sonra ne oluyor? (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |