Kötü bir barýþ, iyi bir savaþtan daha iyidir. -Puþkin |
|
||||||||||
|
On yýldan fazla olmuþtur, belki da daha az. Rakamlarý aklýmda tam tutamýyorum; zaten tutmak için de kendimi zorlamýyorum. Ha on yýl ha on saniye! Ne fark eder? Zaman zaten göreceli; hatta belki de böyle bir þey yok bile. Neyse, konuya döneyim: Güzel bir ilkbahar günüydü, güneþ tatlý bir sýcaklýkla ýsýtýyordu beni. Ne soðuk ne de terleten bir hava vardý. Az önce yaðan yaðmur suyunun ýslattýðý çimenler, çiçekler ve aðaçlar ortalýða nefis bir koku yayýyordu. Yaþ çimenlere bastýkça ayaklarým, etrafa su zerrecikleri sýçrýyordu. Aðaçlýklý bir alandaydým. Küçük bir tepe, üzeri on beþ-yirmi kadar aðaç barýndýrýyor. Birden aydýnlýk karanlýða dönüþmeye baþladý. Gökyüzüne baktým; kara, gri, kýrmýzýmsý bulutlarla kaplý. Gök gürültüsü geliyor karþý daðýn tepesinden, çakan þimþekleri de görüyorum. Bir solucan gibi yok bir yýlan gibi kývrýlýp kaybolan þimþekleri... Yaðmur yaðarsa diye endiþeleniyorum. Boþunaymýþ. Yaðmýyor. Tepeden aþaðýya doðru iniyorum. Artýk aðaç yok, gözünün alabildiðine açýk bir alan, daha doðrusu tarlalar ve çemenzar. Gök gürültüsü ve þimþekler iyice yaklaþtý. Az sonra da tepemde çakmaya baþladý. Ve... Gözleri kör edebilecek þiddette bir ýþýk ile kulaklarý saðýr edebilecek bir gök gürültüsü... Kendimi yere attým. Üzerime yýldýrým düþtüðünden eminim, yer sarsýldý, ama ne bende ne de yerde ateþin en ufak bir izi bile yok. Bir milyon belki de on milyon voltluk bir elektrik akýmý vücudumdan geçti, topraða karýþtý; buna raðmen bana hiç zarar vermedi. Tuhaf deðil mi? Ateþin izi yok diyorum ama öyleyse ortalýk neden toz duman? Yýldýrýmýn yerden söktüðü topraktan olabilir mi? Ayaða kalkýp üzerimi silkeledim. Çenem tir tir titremeye baþladý, durduramýyorum. Diþlerimin birbirine çarparken çýkardýðý sesten rahatsýz oldum, bu ses olmasa titremeye razýyým. Zarar vermedi diyorsam da bu doðru deðil. Çünkü o andan itibaren ben, anormal davranýþlar göstermeye baþladým. Ýnsanlardan uzaklaþtým, aklýma garip düþünceler gelir oldu, dýþ dünyayý algýlama biçimim deðiþti. Ýþte! Halýnýn ortasýna kurulmuþ, kývrýk bir yýlan yatýyor. Siyah zemin üzerinde beyaz bir çizgi baþýndan kuyruðuna kadar uzanýyor. Çizginin her iki yanýnda gri sarý karýþýmý kilimlerdeki baklava desenine benzeyen motifler var. Baþý da ayný bu motiflerin renginde. Sanýrým 2-3 metre uzunluðunda. -Sen de niye geldin? Diyorum öfkeyle. Kafasýný kaldýrýyor yavaþça, dilini çýkarýyor. Ýnce, uzun çatallý bir dil. Diþleri bembeyaz ve oldukça parlak. Yüzü gülen bir insanýnkine benziyor, gözbebekleri simsiyah ama ýþýl ýþýl. Bu nedenle kötü niyetli olmadýðýný anlýyorum. -Sana bir hatýrlatmada bulunmak istedim. -Geçmiþimde yýlanla ilgili aným olmadý ki hatýrlayayým! -Hani ilkokulda bir arkadaþýný nasýl satmýþtýn? Hatýrladým. On ya da on bir yaþlarýndayým, o zaman. Mahalleden arkadaþým olan bir çocukla okulumuz ayný ama sýnýflarýmýz farklýydý. Okula birlikte gidip geliyorduk, teneffüslerin çoðunda da gene beraberdik. Arkadaþým çok para harcýyordu, teneffüslerde kantinden yiyecek içecek alýyor, bazen bana da veriyordu. Benim cebimde param olduðu zaman ise çok azdý. Bir gün arkadaþýma: -Ailen sana ne kadar çok harçlýk veriyor, babanýn maaþý yüksek olmalý. Dedim. -Ne harçlýk vermesi? Arada sýrada verirler. Bak, kimseye anlatmayacaðýna yemin edersen sana bir sýrrýmý söyleyeceðim. Dedi. Ben de yemin ettim. -Babamýn cebinden aþýrýyorum, azar azar. Hiç anlamýyor böyle çalýnca. Birkaç gün sonra annemle konuþurken, konu hýrsýzlýktan açýldý. Annem, hýrsýzlýðýn çok kötü bir davranýþ olduðunu, günah sayýldýðýný söyledi. Ben de aðzýmdan arkadaþýmýn sýrrýný kaçýrdým. Annem benden duyduðunu arkadaþýmýn annesine yetiþtirmiþ. Ertesi gün okula gitmek için arkadaþýmý evlerinin önünde beklerken annesi, pencereden bana onun az önce gittiðini, boþuna beklememi söyledi. Bir anlam veremedim bensiz gidiþine, ama okulda da suratý asýk bir þekilde karþýma çýkýnca ve bana: -Sen bir yýlansýn, yýlan! Deyince neler olduðunu anladým. Evet, ben bir yýlaným. Bir eve bir yýlan yeteceðine karar vermiþ olmalý ki, ben bunlarý düþünürken halýnýn üzerindeki yýlan da çekip gitmiþ! Devam edecek...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |