Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
İki saatee yakın bir süre kitap okudum. Hava karardı, perdeyi çekip ışığı açtım. Misafir odasına gidip annemin sandığından siyah bir bez aldım. Nereden aklıma geldiyse, odanın içinde körebe oynamak istiyordum. Bu oyun tek kişiyele belki de ilk defa oynanacaktı. Aslında, insan olmasa da odadaki eşyaları oyuncu olarak kabul edecektim. Odanın ışığını kapattım, loş bir karanlık oluştu; cisimler az da olsa fark ediliyordu. Odanın tam ortasına gelip gözlerimi bu bezle bağladım. Zifiri karanlık oluştu, en ufak bir ışık belirtisi yok. Her taraf kapkaranlık... Bana mutluluk veren, rahatlatan bir karanlık, koyu karanlık. Çok hoşuma gitti. Eğer körlerin içinde bulunduğu karanlık da böyleyse, onlar gerçekten çok şanslı insanlarmış. Bulunduğum yerde kendi etrafımda döndüm, döndüm; yorulunca durdum. Böylece yönleri de karıştırmış oldum. Masa neredeydi, dolap ve kapı nerde? Ya yatağım? Ellerimle sağı solu yoklayarak küçük adımlarla yürümeye başladım. Ayağım bir cisime dokundu, yere düşmüş bir kitap olabilir. Hatırlamaya çalıştım, yerde düşmüş kitap görmüş müydüm diye. Hatırıma bir şey gelmedi. Kitap buradaysa kütüphane yakınımda demektir. Birkaç adım daha attım, önce ileri doğru uzanmış olan ellerimi bu sırada aşağıya indirdim. Kafam bir yere çarptı; neyse ki hafif bir çarpışma oldu. Bu cismi elimle yokladım, odanın kapısıydı. Onu hemen ebeledim. Sevindim bu ebelemeye, sanki çok büyük bir iş başarmıştım! Birkaç adım geri gidip, sağa döndüm. İki üç adım sonra yatağımı ebeledim, devam ettim, elim perdeye dokundu; çekildim ve bir şangırtı koptu, ayağımın üzerine korniş düştü; ama acımadı. Olsun, işte perdeyi ve pencereyi de ebeledim. Yüz seksen derece döndüm, yürüdüm, elbise dolabını ebeleyip dolabın yan tarafına dokunup seslendim: -Aynadaki! Aynadaki seni de ebeledim. Boğuk bir sesten cevap geldi: -Çapulcu manyak! Onunla dalaşmaya niyetim yoktu. Kütüphanemi, masamı, bilgisayarı ve sandalyeyi de ebeleyip, geri döndüm; yatağımın yanına gidip üzerine uzandım. Oyun bitti. Yattığım yerden gözümdeki bezi çözdüm. Gözlerim bir müddet hiç bir şeyi göremedi, sonra alıştı. Hayal meyal cisimleri seçer hale gelince yataktan kalkıp ışığı açtım. Odanın hali iyi görünmüyordu. Olsun... (Devam edecek...)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |