..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Ahmet Zeytinci




18 Eylül 2018
Sabah Sabah Onaltı Tane Leşim Var  
Ahmet Zeytinci
Mahallenin koca koca iki tane çöp bidonu gelip de tam bizim dükkânın karşısına alınınca, ilaçlamada yapılmayınca, sinek vatandaşlara gün doğdu, hayır sevmem de kerataları, fazla muhabbetimde yoktur, olmasalar da olur, olsalar da olmaz, illa da olmazları oldurmamalı aslında. Ne dedim ben yahu, nasıl cümlelerdi böyle. Sabah sabah bunların saldırılarından kafam karıştı haliyle kusura bakmayın...


:IEA:
Elimi kana bulamayayım diyordum sabah sabah. Gidin başımdan ben daha şimdiye kadar karıncayı bile incitmedim diyordum ki başa bela oldular bunlar. Bundan sonra mücadelemiz daha da sertleşecek korkun artık benden. Barış çubuklarını depoya kaldırıp ''En iyi savunma hücumdur.'' düsturunu uygulamaya koyuyorum...



Mahallenin koca koca iki tane çöp bidonu gelip de tam bizim dükkânın karşısına alınınca, ilaçlamada yapılmayınca, sinek vatandaşlara gün doğdu, hayır sevmem de kerataları, fazla muhabbetimde yoktur, olmasalar da olur, olsalar da olmaz, illa da olmazları oldurmamalı aslında. Ne dedim ben yahu, nasıl cümlelerdi böyle. Sabah sabah bunların saldırılarından kafam karıştı haliyle kusura bakmayın...



Sivrisinekleri hiç kimsenin sevmediği gibi, karasinekleri de sevmiyorum, her ne kadar onlar ısırmasalarda rahat verip yemek yedirmiyorlar. İlaç sıksam sabah sabah olmayacak kahvaltı ediyoruz birader ile... En iyisi alırsın sinekliği eline Ahmet ha babam de babam girişirsin sineklere. Hayır, üzülüyorum da kan çıkıyor can çıkıyor yani... Sabaha sabah elimi kana buladım on altı tane yere sermişim...



Meretler öyle çabuk çoğalıyorlar ki mitoz mu bölünüyorlar mayoz mu bölünüyorlar yoksa yıldırım hızıyla mı bölünüyorlar anlamış değilim. Sinek dedik de araya bir de sinek fıkrası sıkıştıralım bari hemen aklıma geliveren. ''Temel eczacı kalfası, adamın biri giriyor içeriye soruyor, sinek ilacınız var mı? Temel gayet sakin var tabi sineğinizin nesi var ona göre ilaç vereyim.'' bu da geçmişten akılda kalmış sinekli bir fıkra, bir anekdot olsun.



Eskiden çocukken bizim sobalı evlerde de çok sinek olurdu yaz aylarında. Rahmetli babam bir gün bunalmış olacak ki bu sineklerin inekliklerinden döndü bize ''Ben uyuyacağım ev de ne kadar sinek varsa öldürün size sinek başına on kuruş, hem de para peşin kırmızı meşin.'' Ooo ne güzel sinek öldür para kazan daha küçüğüz, otuz sinek öldürsek üç lira para cepte, kısa günün karı iyi alışveriş... Baban para verecek oğlum pazarlık yap şunu yirmi ya da yirmi beş kuruşa yükseltsin Ahmet toriği çalıştır. ''Tamam baba ama on kuruş az şunu yirmi beş kuruş yapsak nasıl olur?'' baba da baba adam zaten adı üstünde ''Tamam lan keratalar siz öldürün ben yirmi beş kuruş vereceğim söz uyanınca.'' dalarız birader ile elde sineklikler, en büyük silahlarımız ve de aynı zamanda ekmek kapılarımız. Bir o girişir bir ben. Atarız kibrit kutusuna sinekleri. Say bakalım kardeş şunları bir de sonra yirmi beş kuruş ile çarpı ver. Üç beş sekiz, on iki on dokuz, yirmi altı... Az be Mahmut bunlar iki kola bile alamayız. Ne yapmalı ki? Ahmet de akıllar müthiş ''Gel babam uyuyorken dışarı çıkalım çöpün civarında bir dolu sinek var oğlum onları da vurup vurup kutuya koyalım aha da bu kadar yakaladık baba deriz paramızı da tıko alırız.'' Olur mu olur vallahi...



O gün alnımızdan ve ...çımızdan bayağı ter gelmişti sinek yakalamak için ve gün sonunda tamı tamına kırk altı sineği babamın göz önünde saydık. Saydık saymasına da babam uyanık adam bize döndü ''Sanki ev de bu kadar çok sinek yok gibiydi siz yoksa bu sinekleri başka başka yerlerde öldürüp de bunun içine mi koydunuz?'' deyince foyamız çıkar gibi olmuşsa da yine de babam sesini çıkarmayıp, elimize yakaladığımız sineğin tam adedi çarpı yirmi beş kuruş yani on bir lira elli kuruş ödeme yapmıştı... Durur mu Ahmet ile kardeşi. Silahlarımızı bir daha ki sürek avına kadar doğru depoya ve aynen hızlı adımlar ile mahallemizin bakkalı Gavur Ali lakaplı sevimli mi sevimli bakkal amcamızın yanına. Offf! Bu yaz bitmese de hep sinek öldürsek ya...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın gülmece (mizah) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonra Bir Gün
Nenişti O Bizim Gözümüzde Senelerce
Gece Kuşu
Sam Amca Hayırsız Yeğenine Neden Yahu Diyemiyor
Kitaplarımı Ararken
Böyle İdam Görülmedi
İtinayla Kahve Falına Bakılmaz
Patlıcan Oturtma
Muz Kabuğu ve Merdiven
Geel Geel Geel

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir İki Gazete
Yedi Paket Birinci
Ay Em Ef Biraderler
Karınca Kararınca
Biri Baharat mı Dedi
Çay Kaşıkları
Güzel Bir İnsan Patates Kızartması ve Gazoz
Ben de Saadet Zinciri Kuruyorum
Limited Şirket Ortağı Bile Değiliz Abi Ne Stratejik Ortağı
Maaşını Soruyorum Söylemiyor

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bağışlayın Bizi [Şiir]
Bir Papatyaya [Şiir]
Babam Eve Her Döndüğünde [Şiir]
O Zamanda Bir Leştiniz [Şiir]
İlahi Adalet Bu Mutlak Gerçekleşecek [Şiir]
Gökyüzü [Şiir]
Hiç Tanımadığım Çocuklar [Şiir]
Bu Kadar mı [Şiir]
Melek Halamın Evi [Şiir]
Ben Uyurken Oldu Bunlar [Şiir]


Ahmet Zeytinci kimdir?

1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.