İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Hayır, şimdi ben seneler sonra rakı içmeye kalksam, balık ile içer miyim, içmez miyim? Bunu iyice düşünmem gerek... Sonra hangi balık ile içeceksin rakıyı? Lüfer ile mi, Kefal ile mi, ya da Girida ile mi? Kalkan da olabilir mi? Kalamara ne dersiniz? Balina ile bir de Köpek Balığı ile zaten çok zor olur, onları hiç katmıyorum hesaba... Balığı karşıma alsam, şöyle birilikte kadeh tokuştursak, şerefe desek, balık da bana ''Şeref de kim?'' demeyecek... Anlamaz bu balıklar espriden mespriden... Bilemiyorum ki bunlarında hangisi en güzel içici? İçtikten sonra sapıtırlar mı? Küfelik olurlar mı? Sonrasında al başına belayı, acil servis, acil servis gez dur... ''Çok kafamı bozma seni rakıma meze yaparım bak.'' desem acaba bana bozulur mu? Bozulmakla da kalmaz sofradan kalkar gider mi? Balık ile rakı içerken çok da fazla balığın moralini bozmamak lazım. Yani ona şöyle ''Sudan çıkmış balığa dönmüşsün.'' gibi bir cümle kurmayın kesinlikle... (Nereden çıkacaktı ki, çok saçma oldu bu) Sudan çıktığı belli zaten... Alınır sonra bak diyeyim size, zamane balıkları bunlar... Eski balıklar olsa neyse... ''Amma balık hafızalı imişsin sen.'' diye de bir cümle kurmayın sakın, belli zaten balık oldukları için, balık hafızalı oldukları... Önemli bir hususta sakın ama sakın balık ile rakı içtikten sonra hesabı ona ödetmeye kalkmayın. Delikanlı gibi çatır çatır hesabı siz ödeyin, delikanlılık siz de kalsın... Arkasından da dedikodusunu yapmayın sakın, hangi balık ile içiyorsanız için, alınır balıklar, dedikodularını yaptınız mı? Bir önemli hususta balığın rakısına su katmayın, bütün balıklar rakıyı susuz içer... Rakı şişesinde bir zamanlar balık olmayı isteyen şairlerimiz bile çıkmıştır geçmişte... Şöyle de bir durum var ki rakıcıların buna da azami derecede dikkat etmesi gerekir. Rakı içerken kavun ve beyaz peyniri de es geçerseniz onlarda alınabilirler fazlasıyla... Hatta ''Şu küçücük hamsi kadar bile değerimiz yok mu bu sofrada.'' deyip de gönül koyabilirler... Bir de balığın dişisine, erkeğine bakmayın, balık ile içerken, ağzınıza verdiği tada bakın derim... Siz yine de çok fazla sudan çıkartmayın balıkları. Her şey yerinde güzel, ha yiyecekseniz o ayrı. Allah'da zaten bizim için yaratmış... Bir düşünürde ''Balık sudan, insan insanlıktan çıkınca ölür.'' demiş... Bir de hep derler ya ''Büyük balık küçük balığı yutar.'' diye, dikkat etmek lazım, büyük balıklar tarafından yutulmamak için... ''İnsanın iyisi sözünden, balığın iyisi gözünden belli olur.'' demişler... Yemek, pişirmek için eve getirdiğiniz o balıkların gözünün içine içine bir bakın, mutlaka o gözlerinin içinde, bir işe yaramanın mutlu ifadesini göreceksiniz...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |