Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Bu ilhamlar ile esin hanımlarda her ne hikmetse orada da bir geliyor, pir geliyor... Rahmetli babam gazete bile okurdu alafranga diye tabir edilen tuvaletlerde, ben onu yapmasam da, defter kalem hep yanımda olduğu için, geldi mi açıyorum defteri, kalem elimde karalıyorum bir şeyler kendimce... Ha o arada dışarıda benim çıkmamı da bekleyen vatandaşlar varsa, onların yandığının resmidir. Tak tak tak kapıyı da vurdular mı kaçıyor gidiyor dakkasına ilhamlar... Hani o meşhur laf var ya bilirsiniz ''Türkün aklı ya ....rken ya da kaçarken.'' derler... O cümlenin birebir yaşanmışlığı benim başımda her zaman. Hayır elimde kalem kağıt olmasa, üç beş saniye de uçuyor hafızaya gelen şiir ya da nesir ne varsa... Yazmaya başladık mı WC de kalma süremiz de uzuyor, o uzayınca dışarıdakileri de bir öksürük tutuyor bir öksürük, sormayın gitsin... Canım tabi ki ilham beyler ile esin hanımlar sadece tuvalet denen daracık yerde gelmiyor. Onların yeri ve zamanı yok. Yedi gün yirmidört saat farklı zamanlarda haber vermeden gelir giderler... Kapıyı hiç çalmazlar çoğu zaman... En kötü bir durum, tam bir şeyler karalayacak iken, kaleminizin yazmıyor olmasıdır... Bir şair ve yazar için, bundan daha kötü bir durum yoktur. Hatta bir de ora da küfrü basarsınız içinizden kaleme... ''Hay ben senin kalem gibi, şimdi bitecek zaman mıydı, harika bir şiir gelmişti kafama.'' sitemlerinizi boca edersiniz... En iyisi iki üç kalem ile gezmek belki de... Biri yazmıyor olursa, diğerini devreye sokarsınız... Hele de büyük alış veriş merkezlerinde bir de müzik çalıyor siz şeyderken... Zamanı da unutup, yirmi yirmibeş dakika içeride kaldınız mı, dışarıdakiler de isyan edebilir... Şiir yine bir dereceye kadar, yazılır çizilir de roman ya da hikaye yazmaya kalktınız mı bir saat çıkamazsınız. Ufak bir tavsiye de diyelim buna, olur ki kalem var da kağıdınız yok, ne yapmalı? Yan tarafta duran tuvalet kağıtları ne güne duruyor. Başlayın döşenmeye tuvalet kağıdına... Tuvalet Kağıdı da bundan gurur duyacaktır inanın ki... ...ıçlardan başka bir şeye de faydamız oldu diye... Geçen gün aklımın köşesinde bir geçirdim, tuvaletlerde neler karalamışım diye, epey var ortaya çıkan şiirlerden... Tabi düzeltmelerini sonradan dışarıda yapıp, üç dört gün üzerinde çalışmak da gerekiyor yazılan dizelerin. Çıkarken de alkış almamak olur mu hiç? ''Şaka yapıyorsun tuvalette kim alkışlayacak seni?'' diye hemen aklınıza bir soru geldiğini duyar gibi oluyorum. Yok canım, yok bizim ki teşbih, teşbihte hata olmaz, sadece, sifonu çekiyoruz ya, alkış dediğim onlar işte...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |