Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Tam evden çıkarken bütün komşular açık otoparkta bizi yolcu etmek için sıraya dizilmişlerdi. Hepsiyle tokalaşmadan yumruklarımızı birbirine değdirerek selamlaştık. ''Hakkınızı helal edin.'' cümleleri havada uçuşuyordu tabi ki... Aşı da olsak yine hastalığa yakalanma riskimiz az da olsa vardı, bunu da unutmamak lazımdı... Bu arada müzik dershanesi de olan apartman komşumuz Bilal Bey ve oğlu Nejat da elinde klarnet ve darbukayla inceden inceden döktürüyorlardı. Oysa ki böyle gösterişli davranışlara hiç gerek yoktu. Alt tarafı bir aşı olup sağlığımızı garanti altına alacak ve bulaş riskini de ortadan büyük ölçüde kaldıracaktık... Sokağa çıkma yasağının da başladığı ilk gündü. On yedi gün evlere kapanacak ve bu melanet Kovid - 19 mu yirmi mi, işte her neyse bu illeti de inşallah kısa bir zaman sonra alt edecektik... Arabamızla hareket ettik Ankara Şehir Hastanesine doğru. Bir kaç kilometre gitmiş ya da gitmemiştik ki hemen polis çevirmesine denk geldik. Memur bey sakin bir şekilde yanımıza gelip nereye gittiğimizi sordu. Biz de aşı için Ankara Şehir Hastanesine gittiğimizi söyleyince tamam dedi... Tam hareket edecektik ki polis memuru ''Bir dakika ben sizi tanıyorum bir yerlerden galiba dedi, sizin yazılarınızı ben hep okuyorum İnternet sitelerinin bir çoklarında Ahmet bey.'' deyince, koltuklarım kabardı da kabardı tabi ki doğal olarak. Yıllardır yazı yazarım bir çok edebiyat sitesinde de hiç böyle bir ortamda da tanınacağım aklıma gelmemişti... Polis arkadaş ''Kitabınız var mı varsa nereden alabilirim?'' deyince, şimdiye kadar henüz bir kitabım olmadı, kitapsızın birisiyim deyince, güldü polis memuru ''Olsun yine de şiir ve gülmece öyküleriniz bir harika ben de sıkı takipçinizim Ahmet Hocam.'' dedi... Estağfurullah ben Hoca filan değilim, İnternette Bir Ahmet Zeytinci daha var, odur Hoca, Profesör olan, ama O da Amerika'da makine profesörü İTÜ mezunu bir hoca... Benimle bir alakası yok yani... Neyse polis memuru arkadaş ile epey sohbet ettikten sonra, eliyle de bizi selamlayıp gitmemize izin verdi ve Ankara Şehir Hastanesine vardık. Arabamızı park ettikten sonra aşı olacağımız yeri sorduk hanımla ve ikinci katta olduğunu öğrendik ilgili bölümde. Hızlı adımlarla çıktık ve odayı bulduk. ''Önce ben olayım hanım sonra sen ol.'' dedim hanıma... Girdim odaya hemşire hanım ''Sol kolunuzu sıyırın lütfen.'' dedi. Sıyırdım ve elinde ki iğneyi koluma batırınca ''Aaaaaaaah!'' diye benden bir ses çıktı, sonrasında kan ter içinde uyanmışım. Hanımı da kaldırdım tabi ''Hadi hatun kalk bu gün sokağa çıkma yasağının ilk günü bizim de şehir hastanesinde saat 10.00 da randevumuz var, demin rüyama bile girdi aşı olayı.'' Hanım da ''Yapma yahu, akşam çok yemek yedinde ondandır!'' dedi... Aslan gibi ikinci aşımızı da olduk sonunda...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |