Malum, günlerimiz ha içeride ha dýþarý da geçip gidiyor küresel salgýnýn gölgesinde. Herkes gibi biz de maaile sýkýlýyoruz, sýkýlmakla da kalmýyor sýkýntýdan patlýyoruz, patlamakla da kalmýyor çevremizi de patlatýyoruz, çevremizi de patlatmakla kalmýyor... Yeter artýk daha neler daha neler, nereye varacak bu sitemler, dediðinizi duyar gibi de oluyorum hatta duydum duydum...

Nasýl çýkarýz dýþarý, derken, komþulardan Hidayet bey apartmanýn bahçesinde hepimize bir teklif getirdi... Neymiþ neymiþ, dediniz? Durun caným, hemen panik yapmayýn anlatacaðým az biraz sabýrlý olun... Yavaþ yavaþ geleceðim sadede...

Hidayet Bey, benim köpeklerin ev de bir çuval mamasý var, atalým arabaya, sonrada köpek besliyoruz biz, nasýlsa, diyerek her yeri, dere tepe gezeriz. Ne dersiniz komþular? Ne diyelim ’’Körün istediði bir göz Allah verdi iki göz.’’ durumlarý resmen bu...

Hidayet bey evden bir iki poþet mamayý getirdi sað olsun. Arabaya koyduk. Direksiyonda Hidayet Bey, ön koltukta Dursun Bey, alt kat komþum. Arka koltukta bendeniz, benim yanýmda Bican Bey, onun sol tarafýnda Faruk bey, hep beraber itleri, pardon sokak köpeklerini besleyeceðiz. O arada da gezmelerimizi hava almalarýmýzý yapacaðýz... Polis de görürsek ’’Sokak köpeklerini besliyoruz var mý ötesi berisi.’’ deyip yýrtarýz, diye düþünüyoruz, hep beraber...

Bir saat kadar dað tepe dolaþtýktan sonra, nereden çýktýysa çýktý az ötede polis çevirmesi var, anam ki anam yandýk mý ne? Yok, be niye yanalým, yýrtarýz gibime geliyor. Biz gezmiyoruz ki sokak köpeklerini besliyoruz, bir yerde amme hizmeti... Ýnsanlýk hizmeti. Hayvan haklarý diye de bir þey var deðil mi? Bir þey demezler bize. Yok yahu! Bir de derlerse, dünya kadar para cezasý, iþin yoksa bir de ceza öde... Olmaz olmaz bir þey demezler yahu! Ya derlerse, ya bizi yaka paça göz altýna alýrlarsa... Bunlarý hep içimden sesli sesli düþündüm.

Neyse durduk, önde arabalar var biz de sýraya geçtik. Neyse halýmýz çýksýn falýmýz diyerek, bekliyoruz. Ýçimizden de dua üstüne dua... Ulan burada eskiden hiç çevirme olmazdý yahu! Nereden çýktý þimdi bu iþ?

Ýlerleyince pencereyi açtý Hidayet bey, polis arkadaþ da yanaþtý yanýmýza ’’Hayýrdýr beyler böyle beþ kiþi nereye gidiyorsunuz?’’ Hidayet bey hem direksiyonda hem de yaþça en büyük en tecrübelimiz olaný... Döndü memura ’’Memur bey biz sokak köpeklerini besliyoruz her gün, aç kalmasýn yavrucaklar, ölmesinler yemeksiz kalýp, analarý aðlamasýn arkasýndan.’’ Hidayet bey emekli edebiyat öðretmeni, cümleleri süsleyip boca ediyor memur arkadaþa... Memur da saf deðil o kadar. ’’Tamam anladýk da hepiniz mi besleyeceksiniz bu böyle olmaz ki.’’ Nasýl olur da yýrtarýz diye de torik çalýþýyor. ’’Tamam sen þoförsün, hadi biri de köpekleri besleyecek, diyelim, arkada ki üç kiþi ne poh yiyecek, deyin bakalým?’’ Kafayý çalýþtýr bakalým dedim kendi kendime... Döndüm memura ’’Memur bey hepimizin ayrý ayrý görevleri var mesela ben köpeklerin diþlerinin bakýmýný yaparým, beni hiç ýsýrmazlar, baþka arkadaþým yapsa, onlarý ýsýrýyorlar ama beni ýsýrmýyorlar. Yanýmda ki arkadaþ da cebinde ki köpek taraðý ile köpeklerin tüylerini tarar.’’ Memur da yer gibi ama yemeyecek gibi de duruyor. ’’Hadi iki tane palavra buldun beyim, beþinci arkadaþa bakalým ne sallayacaksýn?’’ Dur bakalým dur... Ne sallasam ki? ’’Ya memur bey o arkadaþ bu iþlerde çok yeni, biz de ona bu iþleri yani köpeklerin diþlerini fýrçalama ve tüylerini tarama iþleri nasýl olur, onu öðretmeye, yetiþtirmeye çalýþýyoruz.’’

Ne olmuþtur sizce? Buraya kadar anlattýklarýmdan ne çýkardýnýz? Ýnanýn öyle oldu bir kiþiyi hadi köpeklere yiyecek veriyor diye afetti amirim, sonrasýnda da dördümüze yüklü bir para cezasý yazdý. Babalara geldik ki hem de ne babalar... Bayram ikramiyesini de yeni almýþtýk tüh ki tüh! Yandý keten helva yine...