İçine koyabileceğin bir karanlığın olmadan, bir ışığın olamaz. -Arlo Guthrie |
|
||||||||||
|
Utangaç çocuklar gibi, bir ayağımı öbür ayağımın üzerine getirsem, o da olmayacak. Ev sahipleri, başka başka misafirlerde tam karşımda oturuyorlar... Yok yok, en iyisi ben yine bir ayağımla öbür ayağımın üstünü kapatayım bakayım, onlar çakana kadar, çakarlar ise koca başparmak yırtık dondan çıkar gibi çıkacak ve ben nakavt olacağım misafirlikte... En iyisi laf açayım da dikkat dağıtayım. Sonra konu konuyu açınca onlarda yere, ayağıma bakmak yerine, yüzüme yüzüme bakarlar bu arada başparmağımın ısrar ile firarı da göz önüne gelmez... Bir müddet ayağımı öbür ayağımın üstüne getirsem, ama devamlı da olmuyor, çok dikkat çekecek bu seferde... En iyisi evin hanımından çaktırmadan terlik istemek. Çok kalabalığız, bir de benim ayağıma verecek terlikleri kalmadıysa yandığımızın resmidir... Vardır canım herhalde, kocaman ev de üç beş terlik ile de misafir karşılamazlar arkadaşlarım... Bir bardak su ile beraber terlik de isteyeyim su gelirken terlik de arada kaynar gider, gitmesine de kapıdan çıkarken ne yapacağız, illaki ayağım terlikten çıkacak, o zaman da bizim firar etmiş baş parmak kabak gibi ortaya çıkacak. Soğuk terler döküyorum ben burada, ama benim bu durumum da kimsenin umurunda değil gibi görünüyor... Terliği ayağa geçirdik geçirmesine de, kapıdan uğurlanırken ne yapacağız, nasıl edeceğiz de o çoraptan fırtmış ayak baş parmağını evin sahiplerine göstermeyeceğiz... Hah buldum galiba! Kapıya kadar terlikle giderim, tam da terliği çıkartıp ayakkabıyı giyeceğim zaman ''Aaaa bakın kuş.'' desem, dikkati başka yöne çeksem, yerler mi acaba? Yemezler mi? Bence de yemezler. O zaman başka bir şey bulmak lazım. Evin küçük kızına zor bir bilmece ya da matematik sorusu sorayım. Dikkatler onun üzerinde toplandı mı ben de hemen terliği çıkartıp ayakkabımı giyeyim. Amaaaan neler düşünüyorum yahu bir yırtık çorap yüzünden. Görürler ise görsünler. Evdeyken sağlamdı, buraya gelirken ayakkabının içinde taş varmış, herhalde o yırttı derim, sıyrılırım işin içinden... Bak aklıma takıldı şimdi nereden takıldıysa... İlk defa bu yırtık çorap muhabbeti geçmişte hangi tarihte başladı, çok merak ettim... Neyse o gün bir şekilde çıktık o evden çorap yırtık da olsa pırtık da olsa... Yırtık dan kazasız belasız yırttık... Hanım da bir daha iyi bakar inşallah benim çorapların yırtığına... Ya da yedek çorap mı bulundursak sürekli çantada bilmem ki...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |