Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Kod. X şansız biriydi. En azından başka bir insan bedeniyle tekrar dünyaya geldiğinde öyleydi. 2123 yılında uyandırıldığında yapabileceği tek şey vardı; hayatta kalabilmek. Yargı sistemi onu geçmişte yaptığı ve cezasını çekmediği şeyler için hayata döndürmüştü. Evet, artık geçmişe dönük infazların yaşandığı bir çağ başlamıştı. Kod. X geçmişte işlediği suçların cezasını çekmek için özgür kalabileceği ya da ölebileceği bir infaz programına katılacaktı. Kod. X şimdi merakla ve beğeniyle takip edilen bir infaz programındaydı. Benliği bir insan bedeninde tekrar uyandırılmıştı. Ensesinde diyez ve bemollerden oluşan bir kodlama vardı. İnfaz programı bitmeden suçsuz olduğunu kanıtlamak zorundaydı. Ya da İnfaz Programı onu öldürene ve belki özgürlüğünü hak edene kadar saklanmak ve kaçmak zorundaydı. Si… Adam gözlerini ağır ağır açıp kapamaya başladı. İçeri süzülen güneş ışığı gözlerini yakıyordu. Göz kapakları istemsizce kısılıyor, derin derin nefesler alıyordu. Bir bebeğin ilk nefesleri gibi. Gözlerini büyük bir gayretle açmayı denedi. Her şey bulanık görünüyordu. Kolundaki seruma baktı. Görüntü şimdi biraz olsun netleşmeye başlamıştı. Pencereden, ince ince yağan yağmurun sesini yavaş yavaş duymaya başladı. Uyuşan ve acı veren bir uzva kanın yavaş yavaş ulaşmasıyla uyuşmanın ve acının geçmesi gibi bir an yaşıyordu. Pencereden görebildiği kadarıyla her şey daha önce görmediği kadar düzenliydi. Yüksek binalar muhteşem görünüyordu. Hayretle gözlerini açarak dışarıyı izlemeye koyuldu. Odada bulunan görevli, adama baktı. Görevli, gözlerini kırpmadan yatakta bulunan adama bakmaya devam ediyor ve milim hareket etmeden mum gibi duruyordu. Bulundukları odada masa ya da sandalye yoktu. Adam gözlerini o müthiş dış dünyadan bulunduğu yere çevirdi. Gözlerini, günlerdir oradaymış ve ona yardım ediyormuş gibi görünen görevliye çevirdi. Gözleri yine hayretle açılmıştı. ‘Tuhaf bir şey gördüğünde bunu hep yapacak mıyım?’ diye geçirdi içinden. Adam, ne olup bittiğini anlamak istiyordu. Gözleriyle bir saat aradı ama duvarlarda bir şey yoktu. ‘Burada neler oluyor?’ diye sordu. Sesi cılız ve güçsüz çıkıyordu. Görevli yine hareket etmiyordu. Metalik bir sesle konuşmaya başladı. ‘İnfaz Programı gereğince uyandırıldınız.’ Dedi. Adam görevliye ‘Ne saçmalıyorsun?’ diye bağırmaya çalıştı ama buna takati yoktu. Yerinden kalkmaya çabaladı ama bunu da yapamadı. Kendini zorladığı için kalbi hızla atmaya başlamıştı. Gözlerinin karardığını hissetti. Görevli ona bakmaya devam ederek ‘Henüz değil.’ Dedi ve arkasını dönerek dışarı yöneldi. Adam son bir gayretle ‘Saat kaç?’ diye sordu. Sesinde öfke vardı. Metalik sesli görevli ‘Saat 14:33 19.02.2123’ Adam duyduklarına inanamamıştı. ‘Kaç dedin sen?’ diye sordu. Görevli tekrarladı ‘Saat 14:33 19.02.2123 Cuma’ dedi ve odadan çıktı. Adam yaşadığı şokun ve uyandırıldığı bedeninin güçsüz olmasının etkisiyle bayıldı. La… Adam tekrar gözlerini açtığında teknolojik bir sedyenin üzerinde bir yere taşındığını hemen anladı. İçgüdüsü gereği hemen elleriyle sedyeye tutunup kalkmaya çalıştı. Yanı başında yine onunla ilgilendiğini düşündüğü görevli bulunuyordu. ‘Henüz değil.’ Dedi. Sesinde yine o metalik ton vardı. Görevli onu barkod numaralı yazılı olan bir alana götürdü. Burada adları X, Y ve Z ile başlayan başka insanlar da vardı. Tuhaf ve tiz sesler çıkaran bir makinenin önünde beklemeye başladılar. Adama eşlik eden görevli onu kollarından tutarak başını öne eğdi. Adam henüz bedenine hükmedemediği için başı bir koyun başı gibi önüne doğru düştü. Görevli ‘Kod. X’ dedi. Makine tiz sesler eşliğinde söylenen harfleri ensesine yazmaya başladı. Sonra görevli Notaları okumaya başladı ‘Si, La, Sol diyez, La, Do, Re, Do, Si, Do, Mi, Fa, Mi, Re diyez, Mi, Si, La, Sol diyez, La, Si, La, Sol diyez, La…’ diye devam etti. Makine söylenen notaları ensesine yazmaya devam etti. Adam, makine çalışırken çıkan notaları anımsadığını düşündü. Çünkü makine ensesine notaları yazarken notaları da çalıyordu. Bu Mozart’ın Rondo Alla Turca’sıydı. Görevli, Kod.X’e yine boş gözlerle bakıyor ve adamın ensesine yazılan kodlamanın bitmesini bekliyordu. Barkod numaralarının yazıldığı yer notaların yankılandığı devasa bir alandı. Başka başka bir sürü nota iç içe geçmişti. Bu müzikal sesler, aynı anda çalan senfoni orkestralarının sesleri gibiydi. Bu alana, görevliler iştirak ettikleri insanlarla geliyor, sedyeyle getirdikleri insanlara kod veriyor ve enselerine bir müzikalin notalarını barkod şeklinde yazdırıyordu. Hemen diğer alanda ise başka insanlar sedyelerle bekliyorlardı. Fakat o alanlar biraz daha farklıydı. Üç bölüme ayrılmış olan alanda; suçluların enselerine müzikal kodlamalar, resim kodlamaları ve edebi kodlamalar yapılıyordu. Görevli, adamın başını düzeltti ve sedyeye yavaşça koydu. Adam, yeni adının Kod. X olduğunu anlamıştı. Diğer taraflardan itiraz eden insanların sesleri geliyordu. Ağlamalar ve haykırmalar duyuluyordu. Tıpkı bir mahkeme salonunda idama mahkûm edilmiş insanların acı ve son çığlıkları duyuluyor gibiydi. Barkodlama işlemleri bittikten sonra görevli ‘İşlediği suçlar.’ Dedi ve saymaya başladı. ‘Sebepsiz yere masum insanları öldürmek.’ Makine bu suçları internete bağlı olan başka bir bilgisayara aktardı. Kod. X haykırmaya başladı ‘Ben masunun. Saydığınız suçları işlemedim. Bir yanlışlık var.’ Sesinde biraz olsun güç belirmişti ama yeni bedeni henüz kontrol edemediği et ve kemikten başka bir şey değildi. Makinanın bağlı olduğu bilgisayar kaydettiği suç bilgilerini görevlinin ve Kod. X’in zihnine aktarım yoluyla gönderdi. Bu bilgiler görsel hafızalarında beliriyordu. Kod. X şu an için hem şaşkınlığını yaşarken diğer taraftan yapılan işin yanlış olduğunu anlatmak için uğraşıyordu. Görevli onu yukarı çıkaracağı asansörün önüne kadar iştirak etti. Kod. X ağlıyordu. Yapılan işlemlerin yanlış olduğunu haykırıyordu. Sol… Asansör 155. Kata geldiğinde frenleyerek durdu. Kod.X asansörün konuşan ve canlı bir makine olduğunu büyük bir korkuyla anladı. Gözlerini açtığı andan beri anladığı temel şey; öldüğü günün üzerinden yüz yıldan fazla zaman geçtiği ve dünyanın çok değiştiğiydi. Görevli, sedyeyle yürürken içe ve dışa kapanabilen insan derisiyle kaplı elini Kod.X’in göğsüne götürdü ve ince bir kâğıt parçasını andıran çipi yapıştırdı. ‘’Sana ait tüm bilgilerin olduğu çip.’ Dedi. ‘Birazdan derinin altına inecektir.’ Kod.X çipin ince ve gri bir kâğıt parçasından başka bir şey olmadığını düşündü. ‘Bu kadar teknolojiye rağmen hala çipler mi kullanılıyor?’ Görevli cevap fırsatı bulamamıştı ki Kod.X ‘Bir adın var mı?’ diye sordu. Görevli metalik sesiyle ‘Bir adımız yok ve bir ada ihtiyacımız da yok.’ Dedi. Kod.X hafif bir kahkaha eşliğinde sordu ‘Peki birbirinizi nasıl tanıyorsunuz?’ Görevli cevap verdi ‘Bizler karbon ve silikon temelli yaşamın birleştirildiği canlılarız. Sizin neslinize nasıl İnsan denildiyse, bizlere de Solo deniyor. Eğer infaz programında ölmezsen bu yeni dünyayı sen de yavaş yavaş anlayabilirsin.’ Kod.X gülümsedi. ‘Beni nasıl bir manyaklığın içerisine sokacağınızı bilmiyorum ama hiçbir şey yapmayacağım.’ O an yarı insan yarı robot diye tahmin ettiği görevlini ona zarar vereceğini sandı. Ama öyle olmadı, ‘Geçmişte yaptığın cezaları çekeceksin. Hiçbir şey yapamayacağın bir durumda değilsin.’ Diye metalik ses tonuyla konuştu. ‘Bu infaz programı insanların besin zincirindeki yerinin değiştiği günden beri böyle. Her suçlu cezasını çekecek.’ Görevli, robotu andırmayan serilikte yürüdü ve yeni getirilen suçluların yanına doğru gitti ve onların da göğsüne çip yerleştirdi. Kod.X’in yanında duran diğer suçlu ona bakıyordu. Onun da yüzünde ‘Burada neler oluyor?’ sorusunu soran bir ifade vardı. Kod.X adamın agresif ve mutsuz biri olduğunu düşündü. Dağınık saçları alnına düşmüştü. ‘İşlediğimiz suçların hesabını soracaklarmış. Ölürüm daha iyi.’ Kod.X adama doğru döndü. ‘Ne yapmayı düşünüyorsun?’ Adam bir seri katili andıran donuk ve keskin bakışlarla Kod.X’e döndü. O sırada asansörün kapıları açıldı. Başka bir Solo asansörden çıktı. ‘Herkes asansörlere binsin.’ Diye konuştu. Sesi diğer görevlinin sesinden farksızdı. Metalik ses boşlukta yankılandı. Suçlular guruplar halinde asansörlere yerleştirildi. 160. Kata çıktılar. Bir çeşit canlıyı andıran asansörün kapıları açıldı. Burası büyük bir toplanma alnıydı. Suçlulara asansörlerden indirilmeye başlandı. Tam karşıda duran başka bir yarı makine suçluların enselerindeki kodları tek tek taradı. Toplantı alanında on tane daha Solo vardı. Kod.X bu Solo’ların suçluları belli kategorilere göre ayrılmasında görevli olabileceklerini düşünüyordu. Kod.X, agresif ve mutsuz görüne suçluyla göz göze geldi. Aklındaki düşünceleri onunla paylaşmak istedi. ‘Hepimizi aynı tip cezaya çaptıracak değiller her halde!’ Adam, ona doğru döndü. ‘Bu tam bir saçmalık.’ Diye söylendi. Enselerine diyez ve bemollerle kod verilen fiziksel ve ruhsal muayene için çağrıldılar. Tam yirmi beş kişi muayene için özel ve son derece teknolojik görünen koltuklara oturtuldu. Kod.X kafasına doğru kapanan şerit halinde bir nesneye korkuyla bakıyordu. Diğer suçluların da başına bu şeritler geçirildi. Kod.X huzursuzca yapılan işlemin bitmesini bekledi. Ruhsal ve fiziksel muayenesi bitenler başka bir alanda beklemeye koyuldular. Pencerelerden gün ışığının yavaş yavaş kaybolduğunu görebiliyordu. Dışarıda uçan Solo’lara bakıp, nasıl bir dünyaya uyandırıldığını tekrar düşünmeye başladı. En başından beri onunla ilgilenen Solo’yu aradı ama hepsi birbirine benzediği için onu bulamadı. İçinde müthiş bir karamsarlık belirmişti. Geçmiş yaşantısındaki anılarını düşündü. Sevdikleri çoktan ölmüştü. Çocukları ve onların çocukları…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Timur KOHEN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |