"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Adý Uslu kendisi deli olan bu adam birdenbire baygýn numarasý yapmayý býrakmýþtý. Doktor Ercan’ýn bir tespih gibi salladýðý stetoskopuna bir þey sýçratmýþtý. Boktu bu. Uslu, bir psikopat gibi sýrýtarak, donuna pislediði bokunu avuçladýkça Doktor Ercan’ fýrlatýyordu. Doktor Ercan girdiði þok yüzünden ne yapacaðýný bilemez bir haldeydi. Üzerine bulaþan boku temizlemek istiyordu fakat boka dokunmayý midesi kaldýrmýyordu. Doktor Ercan daha sonra (Temizlendikten çok sonra) delirmiþ bir halde ‘O adi adam eminim on gündür tuvalete gitmemiþtir.’ Demiþti. O gün gerçekten rezil bir gündü. Hasta bakýcý Burhan Kýlýç ve Hatice Hemþire Uslu Han’ý temizlemek için hazýrlýk yapýyordu. Ben Hatice hemþireye gelmemesini söyledim. O sýrada hastane yoðundu ve bir bayanýn bu iþe bulaþmasýný istemiyordum. Uslu Han Akýn’a refakat eden iki askerle birlikte hastaneden daha az kullanýlan ikinci kattaki tuvaletteydik. Burhan bir hortum bularak musluða baðladý. Sýcak suyu açtý ve hortumun baþýný sýkarak Uslu Han’a doðru tuttu. Uslu ‘Yandým ulan!’ diye feryat etmeye baþladý. Ona uslu durmasýný söyledim. O sýrada ilgilenmemiz gereken bir sürü hasta vardý. Gündüz gurubu üç doktor üç hemþire, iki temizlik görevlisi ve bir hasta bakýcýdan oluþuyordu. Gece gurubunda baþka görevliler vardý. Zamanýn þartlarýna göre kötü bir çalýþma sistemimiz yoktu. Burhan ‘Kýpýrdamadan dur.’ Diye baðýrarak elindeki fýrçayla öðüre öðüre Uslu Han’ý yýkýyordu. Bizler de üzerimize pis suyun sýçramamasý için elimizden geleni yapýyorduk. Ýþin açýðý hastabakýcýya bir katkýmýz yoktu. Uslu Han küfürler ediyor ve debelenip kendi bokuna basýp kayýyor, yýkama iþlemi içinden çýkýlmaz bir hal alýyordu. Neyse ki Burhan Beyin gayretiyle bu iðrenç adamý herhangi bir yara bere almadan yýkamayý baþarmýþtýk! Askerler onu giydirdiler ve bu defa kelepçeleyip muayene odasýna götürdüler. Uslu Han Akýn’ýn hiçbir þeyinin olmadýðý raporunu verdikten sonra askerlere ‘Allah yardýmcýnýz olsun.’ Dedim. Gerçekten iþleri çok zordu. Böyle bir psikopatla meslek hayatým boyunca bir daha karþýlaþmadým. Onun, onca yýkamaya raðmen bok kokan bedenini muayene etmek hayatým boyunca yaptýðým en kötü deneyimlerden biriydi. Biraz dinlenmek için odama doðru yöneldim. Yoðun bakým ünitesinden geçerken Melek Bilen’le göz göze geldik. Yüzünde tatlý bir tebessüm vardý. Sanki o da bana ‘Allah kolaylýk versin.’ Der gibi bakýyordu. Sonra Doktor Ercan ile karþýlaþtýk. O tuhaf bakýþlarýyla bana bakýyordu. ‘O pis adam, sýcak suyun þokuyla kalp krizi geçirip ölseydi zerre kadar üzülmezdim.’ Dedi. Ona dostane bir gülümsemeyle karþýlýk verdim önce. Sonra da ‘Bir sürü soruþturma, ifade… Uðraþýr dururduk.’ Diye konuþtum. ‘Haklýsýn.’ Dedi Stetoskopu boynunda olmadýðý için elini sanki oradaymýþ gibi tutmaya çalýþtýðý attýðý anda hemen geri indirdi. ‘Ýþimizi bile kaybedebiliriz. Sen dediklerime aldýrma.’ ‘Neyse ki vücudunda kýzarýklýk falan oluþmadý.’ Dedim. ‘Bir þeyler uydururduk.’ Dedi. Bu son sözünün üzerine düþünmem gerekiyordu. Çünkü ‘Bir þeyler uydururduk.’ Derken beni iþlediði bir suça hem ortak ediyordu hem de bir takým iþi yapmýþýz gibi bir ifade vermiþ oluyordu. Onun hangi maksatla bu sözü söylediðini sormadým. Belki de soramadým. O hafta Almila’nýn yoðum baký ünitesinde geçirdiði son günleri yaþýyorduk. Çünkü durumu tamda tahmin ettiðim gibi iyiye gitmiyordu. Ailesiyle yaptýðým görüþme biraz olsun onlarý saracak olan kötü günlere hazýrlamýþtý. Ama ben hazýr deðildim. Hüzünlüydüm de... Ýçten içe yanýyor gibi hissediyordum. Size üzen kötü bir olayý yaþadýðýnýz zamanlarda karnýnýzýn tam orta yerine oturan hissiyat vardýr ya iþte o his bir insanýn ölüm fermanýný her imzaladýðýmda karnýmýn orta yerine otururdu. Almila ile bu hissi tekrar yaþamaktan korkuyordum. Bir doktor olarak her türden kesik, yara, kan, irin, ölüm vs… görmüþ olsam da bir çocuk ölümü beni hep derinden sarsardý. Barýþ Manço’nun bir þarkýsýnda dediðinin tam zýttý þeyler olmak üzereydi. Uzaklarda bir yerlerde güneþler batýyordu. Gök bir üvey baba misali gök gürlüyordu. Þimþekler bir korku filmini andýran derinlikte ve þiddette çakýyordu. Gerçekten de bu havalardan hiç haz almýyordum. Karanlýk bir sokakta yürürken hep kötü bir þeyler olacakmýþ gibi hisseder ve korkardým. Ayný korkuyu kapalý ve yaðmurlu havalarda da hissederdim. Hislerimde yanýlmamýþtým. O gün korkunç bir þeyin olacaðýný önceden anlamýþtým. Olmuþtu da… O gün Doktor Ercan Karaca, belki de Almila’yý hayatta tutan tek varlýðýn, Mýrnav’ýn ölmesine sebep oldu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Timur KOHEN, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |