..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Konuþ ki seni göreyim. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > LOKMAN ZOR




2 Haziran 2004
Çobanýn Büyüsü  
Masal

LOKMAN ZOR


Bir varmýþ bir yokmuþ...


:DAII:
ÇOBANIN BÜYÜSÜ


Bir varmýþ bir yokmuþ... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamýn beþiðini týngýr mýngýr sallar iken yanýmda bir arkadaþla bu masalýn geçtiði, adý bilinmeyen bir yere doðru yola çýktýk. Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik. Bir de dönüp baktýk ki, bir arpa boyu yol gittik. Oradan saptýk bir yola, yolda girdik hamama. Hamamýn tasý var kurnasý yok, suyu akar sabun yok. Peþtemalý var nalýn yok, dört duvar saðlam damý yok. Þýngýr mýngýr yýkanýrýz hamamda, kirimiz pasýmýz yalancýnýn boynuna...
Vakti zamanýnda, tarihler henüz icat edilmeden evvel; topraklarý bereketli, insanlarý mutlu, yarýnlarý umut dolu bir ülke varmýþ. Herkesin huzurlu, herkesin güler yüzlü, herkesin barýþ içinde yaþadýðý bu ülkede, geçimini koyun otlatarak kazanan kimsesiz bir çoban yaþarmýþ. Her sabah erkenden koyunlarýný önüne katar kýr, dað, bayýr gezip akþama tekrar köye dönermiþ. Bir gittiði yere bir daha gitmez, koyunlarýný bir kere götürdüðü otlaða bir daha asla götürmez, her gün baþka yerde otlatýrmýþ. Böylece hem yaþadýðý yerin güzelliklerini keþfeder, hem de koyunlarýnýn en çok doyabileceði otlaðý ararmýþ.
Günlerden bir gün yine koyunlarýný önüne katýp bilmediði bir yere gitmek üzere yola çýkmýþ. Az gitmiþ uz gitmiþ, dere tepe düz gitmiþ. Ne kadar uzaða gittiðini, gide gide nereye vardýðýný kendi de bilmemiþ, biz de bilmiyoruz. Yeþilin her tonuna sahip, söðütten kavaða, selviden çýnara,çamdan kayýna kadar her türlü aðacýn bulunduðu, çeþit çeþit çiçeklerin, rengarenk güllerin süslediði cennetten kalma bir yere gelmiþ sonunda. Koyunlarýný diz boyu yükselen otlarýn arasýna salýp, içinde bulunduðu bu cenneti dolaþmaya baþlamýþ hayran hayran. Ben diyeyim bir saat, siz diyin iki saat, þurasý benim, burasý senin dolaþýp durmuþ... Çiçek toplamýþ, koþup zýplamýþ,yatýp yuvarlanmýþ, en son yorulup bir aðacýn gölgesine oturup uyuya kalmýþ. Orada, o aðacýn dibinde uyuduðu kýsacýk süre içerisinde, ömründe daha önce görmediði kadar çok ve birbirinden güzel rüyalar görmüþ. Bir süre sonra uyanýp, henüz uyku mahmurluðunu üzerinden atamamýþken arý výzýltýlarý, kuþ cývýltýlarý ve su þýrýltýlarýndan baþka sesin duyulmadýðý bu yalancý cennette konuþma ve gülüþme sesleri gelmiþ kulaðýna. Ýlk önce umursamamýþ, gördüðü güzel rüyalarýn etkisinden kurtulamadýðýný düþünmüþ. Hatta hala uykuda olduðunu bile sanmýþ. Ancak sesler gittikçe çoðalýp yaklaþýnca, hemen kalkýp, kýyafetine çeki düzen vererek seslerin geldiði tarafa yönelmiþ. Yönelmiþ yönelmesine ya bir adým bile atamadan çakýlmýþ gibi kalývermiþ olduðu yerde. Altýn sarýsý saçlarý beline uzanan, ay yüzlü bir güzelin yosun yeþili gözlerle kendine baktýðýný görünce ne yapacaðýný þaþýrmýþ bir anda. Eli ayaðýna dolaþmýþ dili damaðýna, rüyada olduðunu düþünmüþ yeniden. Þimdiye kadar gördüðü rüyalarýn en güzelini görmekte olduðunu, karþýsýnda ki bu güzelinde rüyasýný süsleyen peri kýzý olduðunu düþünmüþ. Öyle ya ancak bir peri kýzý bu kadar güzel olabilirmiþ, o da sadece rüyalarda görülürmüþ. Çoban bunlarý düþünüp dururken kýz gülümseyivermiþ. Aydan aydýnlýk yüzü, güneþin çehresine dönmüþ sanki, ýsýtmýþ çobanýmýzýn yüreðini yakýp kavurmuþ bir anda. Ýþte o zaman anlamýþ çoban, karþýsýndakinin bir peri olmadýðýný ve rüya görmediðini... koþa zýplaya, güle oynaya baþkalarý gelmiþ kýzýn yanýna ve “gidelim prensesim, geç kalýyoruz” diyerek alýp götürmüþler kýzý. Meðerse çobanýn gördüðü kýz, kralýn biricik kýzý, yanýndakiler de onun nedimeleriymiþ. Çoban, bir süre durmuþ öylece,yaþadýðý bu kýsa anýn gerçek olup olmadýðýný anlamaya çalýþmýþ, becerememiþ.
Hava kararmak üzereymiþ, güneþ parlaklýðýný yitirip, daðlarýn arkasýna çekilmeye baþladýðýnda çoban, sürüsünü önüne katýp köye geri dönmüþ. Yol boyunca prensesin ay yüzünü, yosun yeþili gözlerini, altýn sarýsý saçlarýný ve gülümseyiþini düþünmüþ.
Ertesi gün, hiç yapmadýðý bir þeyi yapýp yine ayný yere götürmüþ sürüsünü. Sonraki gün, daha sonraki gün, ondan sonraki her gün... Oraya gittiði her gün biraz daha artmýþ yüreðindeki ateþ. Her gittiðinde, prensesi ilk gördüðü o aðacýn altýnda beklermiþ. Bir süre sonra prenses gelir onu görür, birbirlerine uzun uzun iç geçirerek bakarlar, sonra da prenses, nedimeleriyle uzaklaþýp gidermiþ.
Günleri haftalar, haftalarý aylar kovalamýþ ve geçen her gün, çobanýn yüreðindeki ateþi büyütüp aþka çevirmiþ. Aþk ateþi dayanýlmaz bir hal almýþ zamanla. Çoban, artýk bir þey yapmasý gerektiðini düþünüyormuþ ama ne yapacaðýný bir türlü bilmiyormuþ. Yemeyip, içmeyip , uyumayýp saatlerce prensesi ve ne yapacaðýný düþünüyormuþ. Prensesle konuþup, onu ilk gördüðü andan beri yüreðinin nasýl yanýp kavrulduðunu, onu ne çok sevdiðini anlatýp, evlenmek istediðini söylemeyi düþünüyormuþ ama hemen karþýsýndakinin prenses, kendinin de çoban olduðunu hatýrlayýnca bu düþüncesinden vazgeçiyormuþ. Öyle ya davul bile dengi dengine çalarmýþ. Böyle düþündüðü zamanlarda oraya bir daha gitmemeye, içindeki ateþi daha fazla büyütmemeye karar veriyormuþ ama yapamýyormuþ. Kafasýndaki bu düþünceler, büyüyüp çoðalarak içinden çýkýlmaz bir hal almaya baþlamýþ.
Günlerden bir gün, bu derdini birisine açýp yardým istemeye karar vermiþ ve köyün en yaþlý, en saygýn ve en bilge kiþisine gitmiþ. Ne bir eksik ne bir fazla, her þeyi ilk günden itibaren, olduðu gibi anlatmýþ. Adam sessiz bir þekilde çobaný dinledikten sonra uzun beyaz sakalýný sývazlayarak “sana senden baþka kimse yardým edemez. Önce prensesle, sonra da babasýyla konuþup istediðini açýkça söylemelisin, olmazsa bu sevdadan vazgeçmelisin” demiþ. Çoban, böyle bir þeyin olamayacaðýný, ne prensesin, ne de kralýn kendisini dinlemeyeceðini hatta belki cezalandýrabileceklerini söylemiþ. Haksýzda sayýlmazmýþ hani; duyulup görülmüþ þey midir bir prensesin çulsuz bir çobanla evlendiði? Ama gel gör ki, bu isteðinden de bir türlü vazgeçemiyormuþ bizim çoban. Yaþlý adama yalvarýp yakarmýþ, eline ayaðýna kapanmýþ, “bana yardým edersen bir tek sen edersin” demiþ, aðlayýp sýzlamýþ. Akýl verip yol göstermesini, hatta daha ileri giderek, dua edip büyü yapmasýný istemiþ. Adam, laf anlatamayacaðýný anlayýnca kabul edip, bir kaðýda bir þeyler yazarak çobana vermiþ. Sýký sýký da tembih etmiþ: “bu kaðýda yazdýðým dua sayesinde iþin kolaylaþacak ve isteðine ulaþacaksýn. Ancak eðer isteðin gerçekleþmeden açýp okumaya kalkarsan tüm büyü bozulur. Muradýn gerçek olup, isteðine kavuþtuktan sonra okumalýsýn. Sakýn söylediklerimi unutma.”
Çoban, o gece sevincinden uyuyamamýþ, sabaha kadar dönüp durmuþ yataðýn içinde. Sabah olunca da sürüsünü katmýþ önüne gitmiþ ayný yere. Bir süre prenses de çýkýp gelmiþ. Her zamanki gibi uzun uzun bakmýþlar birbirlerine. Tam o sýrada çobanýn aklýna yaþlý adamýn yazýp verdiði kaðýt gelmiþ ve heyecanýný yenerek konuþmaya baþlamýþ. Kendini prensese tanýtýp, onu sevdiðini evlenmek istediðini anlatmýþ. Prenses, yosun yeþili gülen gözlerle çobaný dinlemiþ sessizce, hiçbir þey söylememiþ. Çoban sözünü bitirince, “bunu ben de isterim ama babam izin verirse evlenebiliriz, saraya gidip onunla konuþ” demiþ. Meðer, prenseste bizim çobana aþýkmýþ. Onu ilk gördüðü günden sonra her gün buraya gelmesinin sebebi buymuþ. Çoban o an eþi benzeri görülmemiþ bir mutluluk ve sevinç yaþýyormuþ. Öyle ki, nedimelerin prensesi alýp götürdüðünü bile fark edememiþ. Sevinçten çýðlýklar atýp, koþup zýplamýþ, yatýp yuvarlanmýþ. Durulup sakinleþince yaþlý adamýn yazdýðý duanýn iþe yaradýðýný düþünmüþ ve zaman kaybetmeden saraya gitmeye karar vermiþ.
Koyunlarýný önüne katýp erkenden köye dönmüþ. Böyle bir þeyle ilk defa karþýlaþan köylüler, þaþýrmýþ bir þey anlamamýþlar, çoban da kimseye bir þey söylememiþ. Çabucak hazýrlanýp saraya doðru yola çýkmýþ. Yol boyunca baþýndan geçenleri düþünmüþ kendisi bile inanamamýþ olup bitenlere. Saraya varýnca, heyecanlanýp çekinmiþ biraz ama elindeki büyülü kaðýdýn týpký prensesle konuþurken olduðu gibi burada da iþini kolaylaþtýrýp isteðine kavuþturacaðýna inanýyormuþ. Bir süre bekledikten sonra kralýn huzuruna almýþlar çobaný. Kral ne istediðin sormuþ, o da “kýzýnýzý” diyerek baþlamýþ anlatmaya... Neyse ki kral anlayýþlý ve hoþgörülü biriymiþ de kýzýp cezalandýrmamýþ çobaný. O an yapýlabilecek en doðru þeyi yapmýþ, prensesi çaðýrýp fikrini sormuþ. O da evlenmek istediðini söyleyince, “sevginin önüne set kurmak insan iþi deðildir, madem siz istiyorsunuz bize de birleþtirmek düþer” diyerek geciktirmeden düðün emrini vermiþ.
Masal bu ya, hemen ertesi gün ülkenin dört bir yanýnda þölenler tertip edilip sofralar kurulmuþ. Açlar doyurulmuþ, çýplaklar giydirilmiþ. Kýrk gün kýrk gece düðün yapýlmýþ, eðlenceler düzenlenmiþ. Çoban isteðine kavuþmanýn mutluluðunu yaþarken bir yandan da kaðýtta yazýlanlarý merak ediyormuþ. Ýsteðinin gerçekleþtiðini, artýk kaðýdý okumasýnýn sakýncasý kalmadýðýný düþünerek, muradýný gerçek kýlan bu etkili büyünün ne olduðunu anlamak üzere kaðýdý açtýðýnda gözlerine inanamamýþ. Büyülü sandýðý kaðýtta: “bir þeyi yeterince istiyorsan yapacaðýn tek þey cesaretle üzerine gitmektir. Unutma ki, dua da büyü de yüreðinde...” yazýyormuþ. O zaman anlamýþ yaþlý adamýn, “sana senden baþka kimse yardým edemez” derken neyi kastettiðini. O günden sonra, neyi istemiþse elde etmek için çaba göstermiþ ve her zaman yüreðinin büyüsüne inanmýþ.
Gökten üç elma düþmüþ, biri onlarýn, biri anlatanýn, diðeri de dinleyenlerin baþýna... Onlar ermiþ muradýna, biz çýkalým kerevetine.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnsanýn Serveti

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yalnýz Balýkçý
Yaþamýn Aydýnlýk Yüzü
Kaçtýðým Yer: Kendim
Vapur Hikayeleri I
Bir Mum Daha Söndü Özgürlüðe; Yanarak ve Eriyerek
Kýyamet Mektubu
Önemsiz Bir Soru Ya da Ölmek
Sipil Üçlemesi II
Vapur Hikayeleri II
Sipil Üçlemesi I

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Son Baharým Sensin [Deneme]
Tiyatro Oyunu Eleþtirisi [Eleþtiri]
Su Damlasý ve Çocuk [Eleþtiri]
Eleþtiri [Eleþtiri]
Makale [Ýnceleme]
Söyleþi [Ýnceleme]


LOKMAN ZOR kimdir?

ÜÇÜNÜ TEKÝL KÝÞÝNÝN ÝÇ DÜNYASININ YAZARI

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © LOKMAN ZOR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.