..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilge kiþi her þeye þaþan kiþidir. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > LOKMAN ZOR




19 Nisan 2004
Bir Mum Daha Söndü Özgürlüðe; Yanarak ve Eriyerek  
LOKMAN ZOR
Göller Bölgesi Þairler ve Yazarlar Derneði Öykü Yarýþmasý Türkiye Birinciliði


:DJBE:

BÝR MUM DAHA SÖNDÜ ÖZGÜRLÜÐE; YANARAK VE ERÝYEREK...


Akþam kýzýllýðý, ayak sürüyerek çekilip gitmiþti. Karanlýða sinmiþ korku dolu bir endiþe sarmýþtý Kerkük sokaklarýný...
     Çalýnan kapý sesi, yüreðini aðzýna getirdi Zehra’nýn. Hepsi ayný anda ve ayný heyecanla ayaklandýlar ancak Zehra, annesinden de ablasýndan da hýzlý davranýp kapýya koþtu. Elini kapý sürgüsüne uzattýðýnda sabahtan beri bir kurt gibi içini kemiren endiþe ve korkunun daðýlýp yok olduðunu, yerini garip bir sevinç ve mutluluða býraktýðýný hissetti. O kýsacýk an öylesine tatlý ve doyurucuydu ki, hiçbir þey düþünmeden sürgüyü çekip kapýyý açtý.
     Karþýsýnda benzi sapsarý kesilmiþ babasýný görünce donup kaldý olduðu yerde. Akþamýn karanlýðýnda dahi kolayca fark edilebilen bu solgunluk, Zehra’nýn iri, siyah gözlerinden yansýyan mutluluk ýþýltýsýný silip götürdü bir anda. Ve Kerkük’ü saran karanlýk, Zehra’nýn gözlerine dolup yüreðine aktý. Kapý önünde duran Bektaþ Ali’nin bitap ve solgun yüzü,Zehra’ya, yaþanacak kara günlerin haberini veriyor gibiydi. “Ne oldu baba, ne bu hal?” diyecek oldu, diyemedi korkudan. Mutlaka kötü bir þey olmuþtu. Öyle olmasa babasý bu halde olmaz, Zehra’nýn içine sadece en kötü durumlarda düþen bu korku ve çaresizlik düþmezdi. Bütün gün gönlünü ferah tutmaya çalýþsa da, daha sabah babasýný emniyet müdürlüðüne götürmek üzere gelen o iki polise kapýyý açtýðýnda hissetmiþti kötü þeylerin olacaðýný.
     Taþ katýlýðýnda, mermer beyazlýðýnda ve ürkek ceylan titremesindeki babasýnýn, yaþlý, çaresiz ve güçsüz parmaklarý arasýnda bir kaðýt fark etti Zehra. Babasýný bu hale sokan, onu böyle zavallý ve acýnasý kýlan, Zehra’nýn içini saran korku ve çaresizliðin, belki daha bir çok þeyin sebebi bu kaðýt olmalýydý. Nedense o an, Ýran-Irak Savaþý”nda esir düþen abisi geldi aklýna. Yýllardýr haber alamadýklarý abisini düþündü ve ayný anda bir ölüm haberinin insan yüreðine verdiði o onulmaz acýyý hissetti iliklerine kadar.
     Bektaþ Ali düþmek üzereydi. Ne iliklerinde ne de yüreðinde, bir adým daha atacak güç yoktu. Cansýz bir et parçasý, kaskatý bir külçe gibi yýðýlýp kalacaktý neredeyse. Buraya kadar nasýl geldiðini, görevlinin verdiði bu kahrolasý kaðýdý okuduðunda nasýl ölmediðini, bu haberi evdekilere nasýl vereceðini, ne yapacaðýný düþündü bir an. Okuduðu an içine girdiði zifiri bir karanlýðýn kör çaresizliðinde titreyen eliyle, kaðýdý kýzýna uzattý. Bu sýkýntýyý atacaðýný, bu zifiri karanlýktan, bu kör çaresizlikten kurtulacaðýný sandý. Ýlk defa kafasýný kaldýrýp, “kaðýdý al” dercesine yalvaran gözlerle kýzýna baktý.
     Zehra, bedeninin aðýrlaþtýðýný hissetti. Kaðýdý alýp babasýnýn acýsýna son vermeyi, onu tüm sýkýntýlardan kurtarmayý istedi. Daha þimdiden kalp atýþlarý hýzlanmýþ, gözleri kararmaya, baþý dönüp vücudu titremeye baþlamýþtý. Babasýnýn elindeki kaðýda uzandý alamadý. Gönlü varmadý almaya. Ne yazdýðýný biliyordu sanki, her kelimesinden haberdarmýþçasýna ve yazýlanlarýn nelere sebep olacaðýný tahmin ediyormuþçasýna kaçýndý kaðýdý almaktan. Elini uzattý ama kaðýdý deðil, babasýnýn kolunu tuttu. Bektaþ Ali biraz kýzýndan, biraz da kapýnýn kenarýndan destek alarak içeri girdi. Zehra’nýn hemen arkasýnda karýsýný sonra da büyük kýzýný gördü. Baþý önüne düþtü. Zehra kapýyý kapattýðýnda, Kerkük, yeni bir aðýdýn sözlerini yazmaya hazýrlanýyordu. Dolunay, utancýný yüzüne çektiði bir bulutla gizlemeye çalýþýrken, gökyüzü karanlýða gömülüyor, Kerkük sokaklarý eþi benzeri görülmemiþ bir sessizliðe bürünüyordu.
     Hiçbiri soru sormuyor, hiç kimse söyleþmiyor, Bektaþ Ali konuþmuyordu. Kerkük sokaklarýný bürüyen sessizlik, burada ölümcül bir hal alýp herkesi esir etmiþ, Bektaþ Ali’yi kývrandýrýr olmuþtu. Ýki kýzýnýn desteðine raðmen odaya sürünerek girdiðini hissetti. Hanýmýnýn ve kýzlarýnýn ne olduðunu anlamaya çalýþan bakýþlarý arasýnda yýðýlýrcasýna oturdu bir köþeye. Bakýþlar çoðaldý, yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca bakýþa dönüþtü ve Bektaþ Ali, ezilip küçüldü bu bakýþlar altýnda. Kaðýdý Zehra’nýn eline tutuþturdu. Ayný anda omuzlarýný çökertip, gücünü tüketen aðýr bir yükten kurtulduðunu, gönlünün rahatladýðýný fark etti. Kahredici bir kabus terlemesinden sonra ferahlatýcý bir meltem serinliðinin tüm bedenini kuþattýðýný sandý. Ancak Zehra, titreyen elindeki kaðýdý ölüm fermaný ürkekliðiyle açarken, Bektaþ Ali’nin yüreðini günah dolu bir rahatlamanýn huzursuzluðu sardý. Zehra, bir zulmü, kara bir yazgýyý yahut ölüm emrini okurcasýna okudu kaðýdý. Ýlk önce titrek ve ürkek sonra buruk ve aðlamaklý: “ Irak Hükümeti’nin Kerkük’te yaþayan Türkler’in daðýtýlmasýna yönelik aldýðý karar doðrultusunda yirmi dört saat içerisinde ailenizle birlikte, Kerkük’ü terk edip Erbil’de hükümetin uygun gördüðü bir yere yerleþmeniz gerekmektedir. Size ve ailenize tanýnan bu süre içerisinde emri yerine getirmemeniz halinde güvenlik güçleri vasýtasýyla Erbil’e götürüleceðinizi, ayrýca Irak Hükümeti’ni tanýmama ve Irak Hükümeti’nin kararlarýna isyan suçuyla yargýlanacaðýnýzý bildiririz. Kerkük Emniyet Müdürlüðü.”
     Kerkük’ün hatta dünyanýn tüm sessizliði çöktü odaya. Ölüm sessizliðini aratacak, kýyamet sessizliði gibi bir sessizlik. Sesin unutulduðu, sesin bilinmeyeceði, bir daha hiç duyulmayacaðý bir sessizlik. Sessizlikten baþka hiçbir þeyin olmadýðý, olmayacaðý bir sessizlik. Ve bu sessizliðin yüreðini yakýp erittiðini hissetti Zehra. Daðlanmýþçasýna, göz göz ve köz köz... vücudunu ter bastý. Göz pýnarlarýnda biriken yaþ, yürek yangýnýný söndürmek istercesine kopup, tere bulanarak süzülüp düþtü pembe yanaklarýndan. Sanki ölümüne akýyordu, ardarda ve kederli...
     Ay, biraz daha kapattý yüzünü, gökyüzü biraz daha gömüldü karanlýða. Artýk yalnýzca karanlýk , sessizlik ve utanç vardý yaþayýp nefes alan, bir de Zehra’nýn yürek yangýný...
     Bektaþ Ali, mahzun, çaresiz ve baþý önünde, çöktüðü köþede ölmediðine kahredip aczin utancýyla kývranýrken hanýmý, sessizliði, karanlýðý, utancý ve yürek yangýnýný daðýtýp parçalarcasýna mýrýldandý: “Tisin’den sonra burayý da mý çok gördüler.” O an milyonlarca ok, milyonlarca delik açtý Bektaþ Ali’nin yüreðinde. Ýnce bir sýzý beyninde toplanýp bütün vücuduna yayýldý. Ölmüþ olmayý diledi. Yüreðine saplanan her okla milyonlarca defa ölmeyi istedi ve bir daha kahretti ölmediðine.
     Zehra, bir þey söyleme zorunluluðu hissetti. Konuþarak bu girdaptan çýkacaðýný, rahatlayýp her þeye son vereceðini ve sanki bütün bunlarýn o an son bulup düzeleceðini düþündü. Aðzýný açtý; yüreði burkuldu, boðazý sýkýlýp sesi kesildi. Dili dönmedi bir türlü, umarsýzca sustu. Ancak o zaman anlayabildi babasýnýn geldiðinden beri konuþmayýþýnýn sebebini. Pembe yanaklarýndan dökülen yaþlar çoðalýp hiç kesilmeyecekmiþ gibi akmaya baþladý yüreðinin içine. Sonra çöküverdi bir köþeye Bektaþ Ali çaresizliðinde...
     
*********
     Bir daha kimse konuþmadý. Odanýn içini gittikçe büyüyen girift bir düþünce yumaðý ve ölümcül bir kahýr bürüdü. Bir de belirli belirsiz hýçkýrýk ve iç çekmeler... geçen her saniyede çaresizlik telaþla yoðrulup doldurdu odanýn her köþesini. Ýlk önce kararttý her yaný, ardýndan terlemeyle karýþýk baþ dönmesi olup boðazýna çöktü odadakilerin. Zehra, boðazýnda düðümlenen çaresizliðe inat baþýný kaldýrýp ýslak kömür karasý gözlerle önce abisinin sonra Ata Hayrullah’ýn fotoðrafýna baktý. Abisinde esareti, Hayrullah’ta ölümü gördü. Kendini onun yerine koydu: Ayný onun gibi, öldürüldükten sonra ayaklarýna baðlanan iple sokaklarda sürüklendiðini düþündü. Ardýndan sýrayla bütün yakýnlarý; annesi, babasý, abisi, ablasý, akrabalarý, komþularý, bütün Türkmen halký ayaklarýndan baðlanmýþ iplerle sokaklarda sürüklendi bir bir... Sokaklarýn Türkmen kanýyla sulandýðýný, Türkmen canýyla dolduðunu gördü bir an. Kulaklarýnda içli bir ezan sesi çýnladý. Sokaklarý dolduran Türkmen canlarýný diriltecek kadar içli bir ezan sesi. Bu kabustan kurtulduðunda bütün vücudunu kaplayan ter, yüzünde boncuk boncuk olmuþ, korku ve endiþeyi resmediyordu yeniden.
     Saatler dakika, dakikalar saniye hýzýnda ilerliyor, Kerkük’ü aydýnlatmaya yemin etmiþçesine inat dolu bir alev kýzýllýðý, karanlýðýn göbeðini yýrtýp gökyüzüne yükseliyordu. Ama bu yükseliþ yas dolu, keder dolu, ölüm doluydu sanki. Sanki istemeyerek doðuyordu gün. Sessiz ve sonsuz bir teslimiyetle uzaklardan gelip odanýn içini dolduran sabah ezaný, garip bir matem serinliði sardý yüreklere. Sabahlarýn o kendine has huzur dolu tadý, bu sabah öldürücü bir dinginliðe sahipti. Ve sabahýn neþe dolu gülen gözleri, kaygý ile karýþýk soðuk bir tedirginliði saklamaya çalýþýyordu bu defa. Her þey durgun, herkes bir heykel katýlýðýnda donuk ve hareketsizdi. Gece boyu uyku yoktu, söz yoktu, hareket yoktu. Sanki gece, yaþamý öldürmüþ yok etmiþti. Ve sabah... Her þeyi doðuran, yaþamý yaratan sabah, bu kez sadece kasveti doðurup yasý yaratmýþtý...
     Birkaç saat geçmiþti ki kapý sert bir þekilde vurulmaya baþladý. Hepsinin içinden taþarak odayý dolduran tedirginlik bir kat daha artmýþ, kalp atýþlarý sýklaþýp korku çoðalarak çekilmez bir hal almýþtý. O an, ölümü anýmsatan ve yalnýz ölümü düþündürten bir hareketlilik sardý odanýn her köþesini. Tüm heykeller, tüm cansýz bedenler hareketlendi ve bakýþlar gizlediði tedirginliði kustu ayný anda. Bütün adýmlar kapýya yönelirken, Zehra’nýnkiler yanýp kahrolmuþlukla ölüme gidiyordu adeta. Bektaþ Ali kapýyý açtý. Karþýsýnda bir sivil diðerleri resmi kýyafetli dört polis duruyordu. Polislerin, “siz hâlâ burada mýsýnýz?” dercesine sorgulayan bakýþlarý, Bektaþ Ali’yi sonsuz ve acý dolu bir karanlýðýn içine itip kývrandýrdý kýsa bir an. Bacaklarýnýn halsizleþtiðini, gözlerinin kararýp baþýnýn döndüðünü hissetti. Sivil memur; “Irak Hükümeti’nin emri doðrultusunda Kerkük’ü terk etmeniz gerekiyor. Sizi yeni ikametinize götüreceðiz.” Dediðinde tuhaf bir güç Bektaþ Ali’nin güçsüz bedenini yere doðru çekmeye baþladý. Ýnce, acý dolu ve titrek bir sesle kekeleyerek “tamam” dedi. Sivil memur, “Kerkük’ü terk etmeniz için tanýnan süre doldu. Emniyet Müdürlüðü, eþyanýzý taþýmanýz için bir araç tahsis etti. Hemen yükleyin.” diyerek askeri kamyonun yanýna doðru yürüdü. Polislerin ve askeri kamyonun varlýðý, neler olduðunu anlamaya çalýþan Kerkük halkýný Bektaþ Ali’nin evi önüne toplamaya baþlamýþtý.
     Babasýnýn arka tarafýnda konuþulanlarý dinleyen Zehra, göklerin kafasýna çöktüðünü, hayatýn bitip kýyametin koptuðunu sandý. Güçsüzleþtiðini ve durduðu yere yýkýlmak üzere olduðunu fark edince annesine tutunarak kalabildi ayakta. Anne kýz birbirlerine sarýlmýþken bir süredir kesilmiþ olan hýçkýrýk sesi, ablasýnýn yüreðine sinmiþ gizli bir aðlamayla yeniden vücut buldu. Bektaþ Ali’nin gözlerinden süzülen yaþlar, Zehra’nýn boðazýnda düðümlenen isyan dolu bir haykýrýþa dönüþtü. Dýþarýdaki herkesin rahatça duyabileceði bir þekilde “Kerkük’ü terk etmeyeceðiz, hiçbir güç bunu yaptýramayacak” diye baðýrdý. Zehra’nýn sesi, bütün bakýþlarý üzerine çekti, Bektaþ Ali’yi kendine getirdi. Herkes, beklemediði bu çýkýþla karþýlaþmanýn þaþkýnlýðýndayken Zehra, kapýnýn dibindeki gaz bidonunu kapýp ani bir hareketle sokaða çýktý. Kalabalýk gittikçe artýyor ancak kimse Zehra’ya yaklaþamýyor, durdurup susturamýyordu. Bir elinde gaz bidonu, diðer elinde kibrit, etrafýný çepeçevre saran insanlara doðru, delirmiþçesine yürüyüp hep ayný þeyleri söylüyordu: “Kerkük bize ait. Buradan hiçbir yere gitmeyeceðiz.” diye. Aðzýndan çýkan her kelimede hýrsý biraz daha artýyor, sesi biraz daha yükseliyordu. Sesini tüm Kerkük’e, Baðdat’a hatta dünyaya duyurmanýn kararlýðýyla haykýrýyor, kimseyi yanýna yaklaþtýrmýyordu. Bektaþ Ali’nin bacaklarý, vücudunu taþýyamadý daha fazla, kapý önünde yýðýlýp kaldý. Karýsý ve büyük kýzý, gözyaþlarý arasýnda bir yandan Zehra’yý durdurmaya çalýþýrken bir yandan da onunla ilgileniyorlardý. Komþulardan birkaç kiþi Bektaþ Ali’ye müdahale ederken Zehra, etrafýnda bir çember oluþturanlarýn korku, endiþe ve merak dolu bakýþlarý arsýnda gaz bidonunu baþýndan aþaðý boþaltarak konuþmasýný sürdürdü: “Ben Kerkük’ün kýzýyým. Bu þehirde doðdum, bu þehirde öleceðim. Buradan hiçbir yere gitmeyeceðim. Bu zulmü protesto etmek için kendimi yakacaðým. Kerkük bizimdir, katillere ve zalimlere kalmayacaktýr.” Zehra’nýn sözleri bitmiþti, alacaðý nefes de...
     Seyredenler, Zehra’nýn gözlerindeki kararlýlýðý fark ettiðinde o, elindeki kibriti yakmýþtý bile. Bir anda tüm vücudunu saran alevler, Zehra’yý, hiç sönmeyecek bir özgürlük meþalesine çevirdi. Toplanan kalabalýk, çevresini aydýnlatmak için debelenerek yanan bu meþaleyi seyrediyor, hiç kimse bir þey yapamýyordu. Yapýlan tek þey; annesi, ablasý ve yarý baygýn babasýný engellemekten ibaretti.
     Zehra’nýn acý dolu kývranýþý, yerini ateþ topunun korlaþmasýna býrakýrken, Kerkük semasý, özgürlük ateþinin mide bulandýran kokusuna bulanýyor, seyreden biçarelerin haykýrýþlarý acý bir inlemeye dönüþüyordu. Ve dünya, oraya toplanmýþ kalabalýðýn gözlerinde, bir mumu daha seyrediyordu; Kerkük’ün sýcak kollarýnda yanan ve eriyen bir mumu...

LOKMAN ZOR



Bu öykü Göller Bölgesi Þairler ve Yazarlar Derneði Öykü Yarýþmasý Türkiye Birinciliði ödülü almýþtýr.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: düþündürdükleri
Gönderen: Kenan Ýçoðlu / ankara
3 Haziran 2004
öykü gerçekten güzel bir öykü. çok zengin ve kendine has bir ifade tarzýna sahip. garip bir atmosfer yaratarak okuyucuyu içine çekiyor ancak okurken zaman zaman daha uzun anlatýlmasý gereken kýsýmlar olduðunu düþündüm. bazý yerlerde yazar sanki bir an önce bitireyim diye yüzeysel geçmiþ.ama bütün bunlara raðmen gerçekten güzel bir öykü olmuþ... elinize ve yüreðinize saðlýk...

:: Tebrikler...
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
3 Haziran 2004
Merhaba Sevgili Lokman Zor; Sizi yürekten kutluyorum....Yazdýklarýnýz onlarca ödülü hak edecek düzeyde.Baþarýlý çalýþmalarýnýzýn devamýný dilerim...Sevgiler.....Kâmuran Esen

:: Birgün..
Gönderen: ÖRSAN BAYDAR / ÝSTANBUL
20 Nisan 2004
Yanan tek Zehra deðildi.. Yanan bir milletin diriliþinin ýþýltýsýydý.. Duymazlýktan gelenlere raðmen.. Raðmen yaþayanlara kibritler olsun.. gecenin buðusu...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yaþamýn Aydýnlýk Yüzü
Vapur Hikayeleri I
Vapur Hikayeleri II

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yalnýz Balýkçý
Çobanýn Büyüsü
Ýnsanýn Serveti
Kaçtýðým Yer: Kendim
Kýyamet Mektubu
Önemsiz Bir Soru Ya da Ölmek
Sipil Üçlemesi II
Sipil Üçlemesi I
Sipil Üçlemesi III

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Son Baharým Sensin [Deneme]
Tiyatro Oyunu Eleþtirisi [Eleþtiri]
Su Damlasý ve Çocuk [Eleþtiri]
Eleþtiri [Eleþtiri]
Makale [Ýnceleme]
Söyleþi [Ýnceleme]


LOKMAN ZOR kimdir?

ÜÇÜNÜ TEKÝL KÝÞÝNÝN ÝÇ DÜNYASININ YAZARI

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © LOKMAN ZOR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.