..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsandaki gerçek güzelliği ancak yaşlandıkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Çağdaş Sanat > LOKMAN ZOR




10 Mayıs 2004
Su Damlası ve Çocuk  
İNSANIN DOYUMSUZLUĞU VE BİR SİMURG HİKAYESİ

LOKMAN ZOR


İnsanoğlunun en belirgin özelliklerinden birisi doyumsuzluğudur. Aklı sayesinde diğer tüm varlıklardan ayrılan insan, yaratıkların en doyumsuzu olma konumuna da yine aklı sayesinde ulaşmıştır.


:DBIH:
İNSANIN DOYUMSUZLUĞU VE BİR SİMURG HİKAYESİ
“SU DAMLASI VE ÇOCUK”

İnsanoğlunun en belirgin özelliklerinden birisi doyumsuzluğudur. Aklı sayesinde diğer tüm varlıklardan ayrılan insan, yaratıkların en doyumsuzu olma konumuna da yine aklı sayesinde ulaşmıştır. İnsanlık tarihini süsleyen başarılar, bu doyumsuzluğun bir sonucu olduğu gibi, savaş ve mücadele yoluyla insanlık tarihine sürülen kara lekeler de aynı açgözlülükten kaynaklanmaktadır. Uzay teknolojisinin kullanıldığı bugünün modern dünyasında, insanın benliğinde yer alan bu doyumsuzluk son derece tehlikeli boyutlara varmış bulunmaktadır. Elindekinin kıymetini ve onunla yetinmeyi bilmeyen insanoğlu, doyumsuzluğu sayesinde kronik bir mutsuzluk yaşamaktadır.
Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen “Su Damlası ve Çocuk” adlı çocuk oyunu, modern insanın yaşadığı bu kronik mutsuzluğu ele alıyor. Aile içerisinde sorunsuz bir yaşam süren Çocuk, hepimizin içinde varolan o doyumsuzlukla, suni sorunlar yaratıp mutsuzluk yaşıyor ve sürekli durumundan şikayet ediyor. Bir rastlantı sonucu karşısına çıkan Su Damlası, Çocuk’un bu durumunu fark edip ona bir ders vermek için yanına alarak önce saraya, ardından yemyeşil bir dağa, bir savaş alanına ve en son da bir sirke götürüp diğer çocukların hangi şartlar altında yaşadığını görmesini ve sahip olduğu şeylerin değerini anlamasını sağlıyor.
Çocuk, prens olmanın ve sarayda yaşamanın getirdiği sorumluluğu, sarayda tanıştığı prensten, yemyeşil bir dağda yaşamanın zorluk ve sıkıntılarını Çoban’la kardeşinden, savaşın filmlerdeki gibi heyecan verici olmadığını ve sirklerdeki herkesin sanıldığı kadar mutlu yaşamadığını buralardaki çocuklardan öğrenip, mutsuz olduğu yaşamın aslında ne büyük mutluluk taşıdığını fark ediyor. Özde varolanın değerini anlatıp, eldekine sahip çıkmanın önemine işaret eden “Su Damlası ve Çocuk”, verdiği mesaj itibariyle modern bir simurg hikayesi niteliği taşıyor. İnsanın henüz çocuklukta başlayan memnuniyetsizliği sonucu giriştiği arayışta yine kendine ulaşmasını oldukça etkili bir yolla anlatıyor.
Başarılı bir akademisyen ve eğitmen olan Aslıhan Ünlü’nün yazdığı “Su Damlası ve Çocuk”, kalıplaşmış belli başlı konuları ele alan, alışılmış çocuk oyunlarından farklı çizgisiyle dikkat çekici bir oyun. Gelişen teknolojinin, insan yaşamına sağladığı rahatlığın yanı sıra ona verdiği mutsuzluğu, çocuğun dünyası içerisinde başarılı bir şekilde yansıtıyor. Oyun birbirinden bağımsız dört sahne, ön oyun ve son oyundan oluşuyor. Sahneler, metin üzerinde her türlü değişikliğe imkan tanıyacak şekilde kurulmuş.
Oyun genel olarak belirgin bir akıcılığa sahip ancak ön oyunda Çocuk ile Kardeş arasında geçen tartışma, oyuna yönelik olumsuz bir önyargı yaratacak niteliğe sahip. Çocuk’un yaşamına yönelik memnuniyetsizliğini vermeyi amaçlayan ön oyunda, iki kardeş arasında amaca pekte hizmet etmeyen tartışma, sıkıcı bir atmosfer yaratıyor. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu bölümün kısa olması ve sonrasındaki hızlı ilerleme, bu düşüncenin değişmesini sağlayabiliyor.
“Su Damlası ve Çocuk”un yönetmeni de eski bir akademisyen olan M. Sadık Yağcı. Bir eğitmenin kaleminden çıkmış oyunu, eski bir eğitmenin sahneye taşıması başarıyı da beraberinde getiriyor. Reji anlayışını “çocuğun dünyasına girmek” üzerine oturtan yönetmen, bu alanda yakaladığı ip uçlarını başarılı bir şekilde kullanmış. Çocukların her an uyanık olan bilinç ve algılarına hitap edecek mizansen, hareket ve mimiklerle hem dikkatin dağılmasına engel olmayı hem de mizahi bir atmosfer yaratmayı başarmış. Bu yolla eylemi sözün önüne geçirerek çocuğun dünyasına hitap edecek görselliği yakalamanın yanı sıra, Su Damlası’nın varlığıyla ortaya çıkan büyüselliği de ışık, dekor ve kostümle destekleyerek çocuğun imgelem gücünü harekete geçirecek şekilde sunmuş. Bu noktada zayıf kalan tek şey; Su Damlası’nın sadece çocuk tarafından görülebildiğinin seyirciye yeterince aktarılamaması. Bu durum birkaç yerde sözle vurgulanmasına rağmen, hareketle desteklenmediği için –dış aksiyonun sözden daha etkili olduğu çocuk tiyatrosunda- algılamada çelişki yaratabiliyor. Ancak genel olarak yönetmenin, oyunda dingin ama sıkmayan, hareketli fakat yormayan dengeli bir yapı kurarak, ortaya başarılı bir çalışma çıkardığını söylemek gerek.
Oyunun en çok dikkat çeken yönlerinden biri de müzikleri. Çocuğun hareketli dünyasını yansıtıp yine o dünyaya hitap edecek tarzda hazırlanmış müzikler, özellikle ritmiyle seyirciyi kısa sürede etki altına alabiliyor. Ancak bu noktada müziğin güzelliğini gölgeleyen iki önemli unsuru da göz ardı etmemek gerek. Müzikologlar, gitar, bas gitar,bateri, org gibi metalik sesler çıkaran ensturmanların, çocuğun müzik kulağını olumsuz yönde etkileyip zarar verdiği konusunda ortak fikre sahiptirler. Ne yazık ki, “Su Damlası ve Çocuk”ta, bu bilimsel gerçek gözden kaçmış ve oyun müzikleri tamamen bu tür ensturmanlarla yapılmış. Sanırım bunun doğal sonucu olarakta müzik, çok önemli mesajlar içeren sözlerin anlaşılmasını engelleyecek kadar yüksek sese sahip. Öyle ki, şarkıları söyleyen oyuncuların büyük gayretleri bile bu durumu değiştirmeye yetmiyor. Yine de bütün bunların, oyunun genelinde belirgin bir şekilde öne çıkan başarıyı gölgeleyemediğini ifade etmek gerekiyor. Zira, “Su Damlası ve Çocuk”, yazarı, yönetmeni, oyuncusu, dekor-kostüm ve ışık tasarımcıları, müzik ve dans düzenleyicilerinin uyumlu bir şekilde çalışarak son derece ciddi gayret ve performans sergiledikleri başarılı bir ekip çalışması olmuş.

LOKMAN ZOR



SU DAMLASI VE ÇOCUK
Yazan          : Aslıhan Ünlü
Yönetmen          : M.Sadık Yağcı
Dekor Tasarımı     : Selda Kulluk Yerdelen
Işık Tasarımı     : Duran Güngör
Müzik Tasarımı     : Sema Erkan
Dans Düzeni     : Tarkan Erkan
Yön. Yardımcıları     : Serhat M. Kılıç, Berrak Aydaş, Yeşim Madırlı

Oynayanlar          :

Özlem Gündoğdu- Sema Öner
Fulya Koçak
Ahmet Burak Bacınoğlu
Cengiz Uzun
Burak Altay
Sezai Yılmaz
Fatih Topçuoğlu
Mehmet Yıldız

Orkestra          :

Tuğrul Topçuoğlu
Emrah Lehimler
Özer Akçay
Gökalp Gültekin
Sahne Amiri     : Özge Ayık
Kondüvit          : Çiğdem Kaplan
Işık Kumanda     : Eser Dursun
Suflör          : Serkan Ay



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çağdaş sanat kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tiyatro Oyunu Eleştirisi
Eleştiri

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yalnız Balıkçı [Öykü]
Yaşamın Aydınlık Yüzü [Öykü]
Çobanın Büyüsü [Öykü]
İnsanın Serveti [Öykü]
Kaçtığım Yer: Kendim [Öykü]
Vapur Hikayeleri I [Öykü]
Bir Mum Daha Söndü Özgürlüğe; Yanarak ve Eriyerek [Öykü]
Kıyamet Mektubu [Öykü]
Önemsiz Bir Soru Ya da Ölmek [Öykü]
Sipil Üçlemesi II [Öykü]


LOKMAN ZOR kimdir?

ÜÇÜNÜ TEKİL KİŞİNİN İÇ DÜNYASININ YAZARI

Etkilendiği Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © LOKMAN ZOR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.