..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Hata! Klavye baðlý deðil. Devam etmek için F11'e basýn...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý > Burak Mollamehmetoðlu




7 Mart 2005
Geçit  
Burak Mollamehmetoðlu
Hiçbir insan, hiçbir geçidi isteyerek bulamaz. Eðer bulursa, bu kesinlikle þansýn büyüsüdür, yada geçitte bekleyen melunlar vardýr...


:BCFC:
Hiçbir insan, hiçbir geçidi isteyerek bulamaz. Eðer bulursa, bu kesinlikle þansýn büyüsüdür, yada geçitte bekleyen melunlar vardýr...

“Çünkü çok azdýr insanýn bilerek bir geçidi adýmlamasý. Korkunç bir deneyimdir bu, ruh paramparça olup yýrtýlýr ve kimse aksini iddia edemediðinden deðil de, bu her zaman böyle oluðu için söylenir ki, insanýn damarlarýnda akan kana misafir bir musibet göç eder bir yerlerden. Siz oraya cehennem dersiniz...”

---------------------------------------------------------------------

Ali bir iki aydýr garip davranýyordu. Kendi baþýna sokaklarda dolaþýyor, tanýdýklarýyla çok az konuþuyordu. Hatta yakýnlarýnýn çekingen bir yaklaþým takýnmalarýný gerektiren kibirli ve soðuk bakýþlarý, çoðu zaman artýk onun ergenlik ile yetiþkinlik arasýnda bir noktada kývrandýðýna yoruluyordu.
Böylece, elbet bir gün hissedilen sýkýntýlarýn geride kalacaðý ve hep beraber oturulup gülüneceðine büyük bir istekle inanýlýyordu.
Bu, Ali’ye belirsiz bir esneklik sýnýrý saðlamýþtý. Düzelmesi umulan halini devam ettirirken, tedirgin bekleyiþin þiþirilmiþ yüzeyine yaslanýyordu. Eve gelip doðrudan odasýna gittiðinde, ‘kendi haline býrakýn, düzelir bir gün. Bizimkine de bir haller oldu bugünlerde...’ diye anlatýlan laflara dalan ve inanmayý dört gözle bekleyen ebeveynlerinin boþ vermiþliðini bir güzel sömürüyordu. Çünkü eve her geliþinde, paltosunun içinde, gazete kaðýtlarýyla sarmalayýp sakladýðý þeyi annesi görse, bir çýldýrma buhranýna kapýlacaðýný kötücül bir zevkle fark ediyordu.
Ama ifþa edilmesi ve edilmemesi gereken þeyler vardýr, belki de hangi ifþanýn hangi zamanda yapýlacaðýný bilmek gerekir. Açýklanmasý gereken hususlardan biri de, Ali’nin bu hale nasýl geldiðidir.
Ali günahkarlýða kendi isteðiyle bürünmedi hiçbir zaman; ilk olarak bu bilinmeli. Öte yandan, yaratýlýþ gereði doðru yolu kendi yolu sanan sayýsýz faninin iflah olmaz tutkularýnýn bile çok azýný barýndýrýrdý. Kimsenin kötülüðünü istemeyi beceremezdi. Hatta kiþisel çýkarlarý, baþkalarýnýn haklarýný belirleyen alana dalýnca bir adým geri çekilir ve fedakarlýðý sürekli benliðinde feryat eden nefsinden verirdi. Herhalde toplum içinde silik ama iradesinin kuvvetli olmasýný böyle açýklamak yetecektir.
Yine de iradeyi veya soðukkanlýlýðý önemsemeyen ufacýk bir bölge bulunur insanýn ruhunda. O bölgeyi ne kabullenebilir, ne de ayýrt edebilirsiniz kendinizden. Ýçinde küçücük bir tohum vardýr mutlaka, ve insanoðlu o yüzden dünyanýn zamana baðýmlý topraklarýnda sürünür gider, der bilenler. Bilenleri dinleyenler, ismine þeytanýn iþi derler bazen. Ýnkar edenler de çýkar þüphesiz... onlar inkara devam edebilirler. Bir gün bir geçit onlarý da bulur muhakkak.
Ýþte o tohum býkmaksýzýn deliðinde uygun zamaný bekler; olasýlýklarý ve mesajý. Doðru an olunca bir ürperti olur derideki tüylerde. Büyük ihtimalle yakýnlarda bir geçit yoktur ve ürperdiðinizle kalýrsýnýz. Ve tasvirsiz, mekansýz yankýlarýn ortasýnda bekleyen ise, umduðunu yutar bir kere daha.
Doðru âný bilir misiniz?
Çok basit ve çok can sýkýcýdýr. Þimdi, bilmek istemeyenlerin masadan kalkma vaktidir. Meraklý ve hayret etmeyi sevenler ise beklesinler biraz daha... Bakalým Ali ne yapmýþ ta geçit ve tohum, akýl almaz olasýlýkta bir araya gelmiþ:
Ali, öðlenin o bezdiren sýcaðýnda, bir Tanrýça’nýn parmaðýndaki yüzüðün tek taþý misali yükselen Valide Camii’nin maðrurca dikildiði köþeden dönerek Yusuf Paþa’ ya doðru yürümeye devam etti. Ter içindeydi; o kadar sýcak bir günde ne diye dýþarý çýktýðýný düþünüp hayýflanýyordu. Eve gidip soðuk bir duþ almayý ve ardýndan boðazýndan akýtacaðý, bardaðýn dýþýný ýslatan buz gibi kolanýn hayaliyle ruhunu serinletmeye çalýþýyordu. Yaz mevsiminin lapa kývamýnda, stajýn bitmesinden bir gün sonra hevesle, özgürlük gibi göründüðünden, kendini hemen dýþarýya atmýþ ve iþte, piþmanlýk içinde geriye dönüyordu.
Aklý kesinlikle, içsel bir havalandýrma etkisi gösteren duþ ve kolanýn imgeleriyle üflenip duruyordu. Valide Camii’nin gösteriþli giriþinin önünde biraz yavaþladý. Vücudu öylesine çok su kaybederken, avlunun içindeki aðaçlarýn serin gölgeleri ve abdest alan adamlarýn baþýnda toplandýðý þadýrvan gözüne takýlýverdi. Ýstanbul çöl ise, burasý vaha deðil de, neydi?
Fýndýkzade’ ye kadar yürüyecekti daha üstelik; elini yüzünü yýkamayý ve kana kana su içmeyi arzuladý anýnda. Hayal ettiði þey, duþu da kolayý da elinin tersiyle bir kenara fýrlattý. Ve evet, yüzünü o hafif kararmýþ mermerden ve aþýrý süslü avlu giriþine yöneltti; su istiyordu, su...
Avlu giriþine bir iki adým kala, camiinden çýkan kalýn, göbekli, muhakkak výcýk výcýk terli, göz kapaklarý yarý kapalý ve gözleri de biraz kanlý, býyýklý bir herifle omuz omuza çarpýþtý.
Adam adeta herkesle omuzlarýný çarpýþtýrmaya hazýr bir asker gibi taþlaþmýþ omzunu hiç sarsmadý bile, olan Ali’ye oldu tabii ki. Ali, hala insanýn insaný fark ettiði, saygýn bir Ýstanbul düþünmekte ýsrar edenlerdendi. Hatta bu yüzden o omzunu çarpýþmadan evvel yana çekmiþ, ama adamýn omzu sanki geniþleyerek gelip Ali’nin omzunu buluvermiþti.
Ali dönüp, yürümesine þaþýlacak bir kayýtsýzlýkla devam eden adama bakacaktý, vazgeçti. Yoluna devam etti; ama her gün binlerce kez baþýna geldiði için artýk onun bir uzvunu andýran ‘çarpýþma öfkesi’ ortaya çýkmýþtý. Ýnsanlarý düþünüyordu þimdi, kayýtsýzlýklarýný ve saygýsýzlýklarýný.
Burnundan soludu bir iki adým atarken. Böyle adamlar hep ‘kendim’ diyen, ‘þaným yürüsün’cüler ve erkekliklerini müsamaha göstermemekle yaþatabilen çarpýk tiplerdi. Düþünceleri öfkesini körükledi, körükledi, körükledi...
Tüyleri ürperiyordu; belki öfkeden, belki de o minicik tohumdan. Zaten tohumu sulayan öfkeydi. Böylece ikisi bir oldu ve Ali’nin aklýna, minicik, önemsenmeyecek, hatta bir adýmý ardýndan daha diðerini atmaya baþlamadan ‘o adamý evirip çevirip, omuz attýðýna piþman edecek kadar dövmek’ fikri yerleþti. Þüphesiz bu þiddet dürtüsü Ali’nin deðildi. Tohum, günler, yada yýllar evvel –zamanýn etkisi yok denecek kadar azdýr çünkü- bir çaðrý almýþtý. Günlerdir genç adam her öfkelendiðinde harekete geçiyor, tüylerini dikiyor, lakin geçitle buluþamadýðýndan sönüyordu.
Beklenmedik bir olasýlýk saðlanmak üzereydi. Ali avlunun giriþine bir adým daha yaklaþtý. Öfkesi kuvvetlendikçe, baðlantý daha da kudretli olacaktý;tohum –ki artýk kapkaranlýk bir orman fýþkýrmýþtý Ali’nin ruhunda- bunun için uðraþýyordu.
Ali suya doðru ilerledi...
Ali avlu giriþinin eþiðine adým attý...
Ve yine umulmadýk miktarda az bir vakitte, Ali zamansýzlýk ve ýþýksýzlýk içinde, en metruk ateþlerin içinde yanarcasýna kavruldu. Tam da o heybetli mermer giriþin eþiðindeydi. Her yönden çekiþtirildiðini hissetti, pek çok noktada acý çekerek koptu ve ýstýrap çýðlýklarýný can evinde atarken, tam avlu giriþinin eþiðinde diz üstü kaldý. Avlunun giriþ kapýsýndaki sayýsýz oyma ve iþleme, genç adamýn nefeslerine dadanan dikenler gibi üþüþüyorlardý üzerine, ve kimse bunun farkýnda deðildi. Akýp giden binlerce imge ruhunu sýyýrýp geçiyordu. Betimsiz yokluklardan bir þey, Ona yaklaþýyordu.
Ali dizleri üstünde inledi...
Çok uzaklardan, hatta uzaklýðýn da uzaðýndan içine çekilen aðrýya odaklanýyordu durmadan. Çünkü bunu hissetmesi emrediliyordu.
Ali’nin gözleri kocaman açýldý ve son kez ‘hayýr!!’ diye irkilten bir çýðlýk attý.
Yeniden gözlerini açtýðýnda kendini mutlu hissetti elinde olmadan. Ama kim bilir, belki de o mutluluk o kadar sapkýn olmasaydý, onu Ali’nin sayabilirdik doðruca. Lakin mutluluk, yeni canlar alacak akýlsýz ama görkemli ‘Bedensiz’indi.
Ayrýca Ali, nereden hortladýðý belirsiz bir kuvvetle sarmalandý. Çevresine toplanan kalabalýðýn meraklý ve þaþkýn bakýþlarýný üstünden püskürterek, geldiði tarafa döndü. Þimdi Fýndýkzade’ye deðil, Beyazýt yönüne yürüyordu. Aklýný sýcak yada bunalmýþlýk kurcalamýyordu. Kafasýnýn içinde bir ses vardý. Kendini zorla kabul ettiriyordu, kavgayý hep o kazanýyordu. Kýyýma ve dünyaya doyamayan bir sesti o.
Ali o gün Beyazýt Meydaný civarýndan aþaðýya, Kumkapý’ya doðru indi ve Sarayburnu’nu kendine hedef belirledi.
Orada bir mahzen vardý: geçitler, eðer uðursuz bir örümcek aðýnýn ilmekleriyse, mahzen o aðýn merkezinde, örümceðin sabýrla kurbanýný beklediði yerdi.
Ses Ali’ yi mahzene götürdü, fiziksel olmayan bir kapýdan içeriye girdi, ki sur kalýntýlarýnýn üzerindeydi.
Islak ve karanlýk koridorlarý adýmlarken, meçhul olan yere yaklaþtýkça, benliðinin ilk defa tanýk olduðu kudurgan bir tutkuya kapýlýyordu. Ve bunu sevmeye teþvik ediliyordu; daha evvel düþüncesinin sýnýrýna dahi gelse kendinden utandýðý, dahasý insanlýðýndan þüphe ettiði, apaçýk bir günahkarlýk, vahþet ve cinnet buhranýnýn, ruhundan kalanlar etrafýnda doyumsuzca birikmesini þevkle hissediyordu artýk.
Kapýsýz bir mahzene ulaþtý dehlizleri aþtýktan sonra. Kapýsýzlýk þüphesiz oraya girmeye mani olmazdý. Yýllar, hatta asýrlar boyunca mahzenin tek kapýsý, mahzenin var olduðu bilgisiydi. Mahzeni bilen, kapýyý bulurdu.
Ýçeride buldu kendini, eski ahþap bir masaya oturdu. Duvarlarda zayýf zayýf yanýp duran mumlar vardý. Bu kadim þeytan icatlarý hiç tükenmezdi. Hatta enerjiyi hissedince, onu, enerjinin aþaðýlýk sahibini karþýlamak için kendi kendilerine alev alýrlardý. çirkin ve oynaþan gölgelerle doldururlardý mahzeni… habisliði uyandýrýrlardý.
Mat duvarlarýn etrafýnda, nereden geldiði belirsiz bir þýpýrtý sesi hakimdi. Ýnsaný ince bir üþümüþlük alýyordu ister istemez.
Ve masada açýlan kitap çok kötü kokuyordu. En zifiri karanlýklarýn çöreklendiði derin ve çürümüþ diyarlardan çýkarýlmýþtý sanki. Buna raðmen Ali, sayfalar kendi kendilerine açýlýrlarken sessizce ve merakla seyretti. Keskin bulantýsýný umursamadý. Kusmuþ ta olsa, teninden boþalan soðuk teri deðil, içindeki sesin aradýðý sayfaya odaklanmýþtý.
Sayfalar büyük bir hýzla ardý ardýna çevrilirken, birbirine karýþan hýþýrtýlar, Ali’nin beyninde výzýldayan güveler gibiydiler.
Çok þey gizliydi bu kitabýn içinde. Fani beyinlerin bilmemesi öngörülmüþ, insansý özler saklýydý lanetli satýrlarý arasýnda. Anlamsýz görünen sayýsýz duygunun, hareketin, isteðin, hýrsýn, acýnýn, öfkenin anahtarlarý ve asýllarý anlatýlýyordu içinde.
Bana kulak verin! Çünkü size hikaye anlatmýyorum…
Bunlarý kavrayabilen akýllar, kendileri dahil herkese zarar getirir. Kýyým arayanlarýn iksiridir sayfalarý –ki onlar ölümlülerden Ammansýzca nefret eden, ölüm ve günah sunan, tapýnýlan ve tapan, hem göðün her katýndan, hem de yerin her kat dibinden hortlayan, adý olmayan, çoðunlukla imgelerin vücut verdiði çaresizlerdir…
En son açýlan sayfa, Ali’nin kulaklarýnda acý bir basýnç yaratan sapkýn bir huþu ile karþýlandý. Loþ mahzende kötücül böðürtüler ve tüyler ürperten çýðlýklar patladý; Ali’nin bedenine geçitte hakim olan Bedensiz, o anda dünyanýn maddi topraklarýna tüm týrnaklarýyla yapýþýyor olmanýn sevincini yaþýyordu. Kim bilir, belki de binlerce yýldýr bekliyordu mesajla ile geçidin çakýþmasýný.
Dikkatli olun! Geçit yan yana duran iki aðacýn arasý olabilir, aynen iki insanýn arasýndaki boþluðun da bir geçit olabileceði gibi. Bir kapý yada bir su yolunu taþýyan ve artýk altýndan araçlar geçen kemerlerden biri de olabilir.
Geçitler deðiþkendir; sayýlarý sabit, yerleri hareketlidir. Böyle yaratýlmýþlardýr, çünkü insanlarýn arzularý bellidir. Þeytana tapar, þeytandan bile korkunç olurlar bazen. Bunu Oda bilir, ki geçitleri insanlarýn eline býrakmamýþtýr.
Lakin bedensizlere güveni sonsuzdur; onlarý geçitte bekletir sürekli. Ýnsanlarý saptýrmak için kullanýr onlarý-yani Bedensizleri, güç ve ihtiþam verir ellerine; bazen de iðrenç bir kudret, canilik ve kan arzusu… Çünkü bir anlaþmasý vardýr ezelden ebede dek süren ve inanýn hiçbir þeyden kaçýnmaz çoðu zaman. Anlayan anlar kimden söz ettiðimi… ben sevmem onun ismini…
Ali aradýðýný bulunca çok beklemedi mahzende. Ne yapmasý gerektiðini bildiði an surlarýn dibinde yoktan var oldu. Evine gidip dinlendi. Çünkü hayatýnýn son aylarý, akýl almaz rezilliklere sahne olacaktý. Buna hazýrlanmak için yataðýna uzandý ve iki gün boyunca gözlerini hiç açmadý. Bedensiz’le bütünleþiyorlardý sonunda; onun garezi Ali’nin deliliði, ahlaksýzlýðý Ali’nin coþkusu, önemsemeden canlara kýymasý ise genç adamýn tükeniþi olacaktý.
Yeni bir baþlangýç noktasýydý gelmesini bekledikleri. Katýlanlarý çekip çevirecek ve her saniye karanlýðý ilmek ilmek köreltecek. Ali bunu hayal edip, öyle bir haz alýyordu ki, dinlencesinde inlemeden edemiyordu bazen. Yada bedensizdi inleyen, genç adam son kez vah ediyordu kaybolan ruhuna.
Sabýrsýzlýðý almýþ baþýný giderken, uðursuz bir gece yarýsý, en kesif hinlik hezeyanlarý büyük büyük karanlýklar halini almýþken gözlerini sessizce açtý. Sanki bir þeyleri dinliyor gibiydi, hiçbir heceyi kaçýrmak istemiyordu adeta. O artýk zincirlenmesi zor bir vahþetin açlýðý içinde sýzlanýyordu. Elleri terliyor, vücudu titriyordu. Gözlerinde sabit bir bakýþ kalmýþtý ve göz bebeklerindeki fer çoktan sönmüþtü. Teni ayýn gümüþ ýþýðý kadar solgun, mat ve soðuktu.
Kalkýp daha fazla zaman kaybetmeden iþe koyulmalýydý. Evden sessizce sývýþmak sorun deðildi. Genç adam gitmesi gereken yere o gece yarýsýnda nasýl gideceðini düþünüyordu. Zira Heybeliada’ya eðer þimdi gitmek istiyorsa ancak yüzmesi gerekecekti. Fakat o denli gözü dönmüþtü ki, akýl almaz bir çýlgýnlýkla yanýp sönen beyni bunu yapmayý sorun olarak kabul etmiyordu. lakin siz bilmeseniz de, genç adamýn yüzmesine gerek kalmadý.
Ýþte o gece yedi hafta süren sona yaklaþma baþlamýþ oldu. Þimdi ise, yedinci haftanýn son gecesi, Ali gerçekten yanýmda… yerin dibinde, telaþ ve korku içinde saatlerdir topraðý kazýyor. Düþünmeden, düþünecek aklý zaten yenmiþken, týrnaklarýna bulaþan çamuru umursamadan, nefes nefese iniyor dipsiz karanlýklara.
Onu bulacak: Bedensizin asýrlar evvel kullandýðý vücudu. Çünkü Ali artýk içi boþalmýþ bir meyve kadar zayýf ve bedensizin gücünü, zalimliðini ve hatta olasý insanlýðýný taþýyabilecek denli kuvvetli deðil. O asýrlýk çürük kemik ve et yýðýnýyla yer deðiþtirerek onun mezarýna sýðýþacak ve talihsiz ömrü gayesiz ve bir boþluk parçasý misali son bulacak.
Tam yedi kiþiyi, gözlerindeki ilkel ve duygusuz bakýþlarda en ufak bir deðiþiklik olmadan öldürdü. Hepsinin gözlerinin ta içine baktý, ama içlerinde alevlenen ölüm korkusuna kanmadý. Eli hiç titremedi, kuvveti bir nebze de olsa kesilmedi. Bir an dahi, yaptýðý caniliðin korkunçluðunu düþünmedi. Hepsinin canýný acelesi varmýþçasýna aldý. Ve yedisine de ayný çileden çýkarýcý zulmü ve gaddarlýðý uyguladý; beþikteki zavallý bebekten, adadaki konaðýnda yalnýz baþýna ölümü bekleyen bunak ihtiyar kadýna kadar.
Yedisini de öldürürken ayný þeyi hýrýldadý suratlarýna: ‘Senin yüzünden…’
Tuhaf deðil mi? Ama iþlediði betimlenemez katliamýn yanýnda, yalnýzca sönük bir merak yaratýyor hepinizin içinizde, eminim.
Çünkü ben Kabirci’yim. Bilmediðiniz sizi bilirim. Fani hayatýnýza dört elle sarýlmanýzý gülerek seyrederim. Ve en önemli görevim, size Kabrin kapýlarýný açar ve içeriye kadar eþlik ederim. ‘GERÇEK’ benim gizim ve ancak kapýnýn ardýnda size gösteririm…
Ali daha ölmedi. Çünkü Bedensiz’ in onunla iþi daha bitmedi. Eski, kuvvetli ve Ali’den çok daha derin bir günahkar olan faninin cesedini bulana dek sürecek bu iþkence. Sonra Ali, bu türbe mezarlýðýnda, kendi kazdýðý kuyunun içinde can verecek. Yanýnda getirdiði ve kurbanlarýndan kopardýðý yedi uzvu cesede sunacak.
En acýnasý da, öldüðünü, daha doðrusu ölüyor olduðunu asla anlamayacak. Sizler gibi, ölür ölmez fani hayatýna aðýtlar yakýp, yeniden nefes almaya özlem duymayacak. Benimle doðrudan karþýlaþacak ve sonsuzluk içinde zamansýzlýðý tadacak…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yeraltý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnsan Çiftliði
Garip Bir Buluþma
Mezarýmý Derin Kaz
Oda - - - 1 -
Nokta
400 Küp
Cennet
Dikkat Et! Tavandan Kan Damlýyor.
Ecele Giden Yol
Soysuz Ev

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yol Bitti
Atla!
Beyaz El
Nu'karh Anlatýlarý
Nu'karh Anlatýlarý III
Nu'karh Anlatýlarý II

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanki... [Þiir]
Gidiþim [Þiir]
Ufuktaki Þehir III. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir II. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir [Roman]


Burak Mollamehmetoðlu kimdir?

KiMDir??. . GerÇEkTeN. . KiMDir??

Etkilendiði Yazarlar:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Burak Mollamehmetoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.