..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Yeraltý > Burak Mollamehmetoðlu




30 Kasým 2005
Ecele Giden Yol  
Cinler ve Ýnsanlar

Burak Mollamehmetoðlu


...Ne melun bir oyunun içinde olduðunu endiþeyle düþünerek irkildi. Ve beklenmedik bir zamanda içinde biriken tüm dehþeti geri geldi, resmin cazibesi alevlere teslim olmuþtu. Hemen iþe koyuldu...


:BCGE:
Ecele Giden Yol




Nisan’ýn on üçüydü. Dýþarýsý kuru bir soðukla sarmalanmýþ, bahar gününün sýcaklýðý gece yarýsý olana deðin yitmiþti. Binlerce yýl görmüþ harabe surlarýn içinde hapsolmuþ evler, omuzlarýný birbirlerine vermiþ tir tir titriyordu. Baharýn ortasýnda böyle bir soðuk tuhaftý.

Aksaray’da, Valide Sultan Camii’nin karþýsýndaki hanlarýn birinde, bordum katýnýn acýmasýz ayazýnda biri geceliyordu. Depodan bozma boyalarý dökük odada, çok eski bir masanýn baþýnda oturmuþ istenen teslimatý hazýrlýyordu. Ýri parmaklý ve kýllý elinde tutmaya çabaladýðý kalemi, ince bir kaðýt þeridin üzerinde gezdirdi. Kalýn bileði kývrak olmadýðý için yazýsý oldukça berbattý.

Ne var ki eli, havanýn donduruculuðu sebebiyle titremiyordu. Eli seðiriyordu… Yüreði kýrýlgan bir biçim almýþ, benliði yerle bir olmuþtu. Ruhu kireçleþmiþ, içindeki renkleri irkilerek terk ederken beyaza dönmüþtü. Gerçekte bu aklaþma arýnmanýn yüceliðine ulaþmayla deðil, periþanlýk ve korkunun zifiri aðzýnda bütün manayý kaybetmekle alakalýydý.

Sabahýn alaca karanlýðýna gözlerini açtýðýndan beridir hiçbir nefesini eskisi gibi alamýyordu. Ýnsanlar eskisi gibi görünmüyordu gözüne… Yaþamýn sýcaklýðý soluyor, kalabalýklarýn, var olana kayýtsýz yaþamlarýndan giderek uzaklaþýyordu. Bütün gün o kalabalýklara özenmiþ, hurafelerin ve baðnazlýðýn süreklilik kattýðý hayat döngüsüne geri dönemeyeceðini bilerek kahrolmuþtu. Ýnsanlarý kandýrarak ele geçirdiði payenin cebbarlýkla kazandýrdýklarýný, böylesi açýk bir vicdanla daha fazla isteyemeyeceðini hissetmiþti. Adamýn insanlýðý, gözündeki perde ortadan kalkýnca ah ederek hortlamýþtý.

Yeisi kabararak gönlünü ürpertiyordu. Bundan sonra anlýyordu ki, cehennemin alevlerinden onu kurtaracak hiçbir þey yoktu. Üstelik muskalar hazýrlayarak emrine çaðýrdýðýný iddia ettiði cinlerin varlýðýna dair en ufak bir bilgisi bile yokken atýp tuttuðu günleri, piþmanlýkla ve tövbelerle hatýrlýyordu. Þimdi insanlarýn arasýna karýþýp telaþla ‘vallahi bunlarýn hepsi gerçekmiþ!’ dese garip kaçmaz mýydý? Þahit olduðu bilgiyi kiminle nasýl paylaþacaktý? Sýrlarýný birilerine açma hevesini doyurmazsa ne melun bir felaketin ruhunu kaplayacaðýndan neredeyse emindi ama çaresizdi. Bu çýlgýna çeviren gerçek ve yýllardýr inançlarý istismar ettiði sömürücü faaliyetleri onu yapayalnýz býrakmýþtý. Ölüp gitse kimse ne yüzünden olduðunu bilmeyecekti..

Bu sabah uyandýðýnda, ‘tik taklarý’ odayý boðan kurmalý masa saati henüz zýrýldamamýþtý. Saat adeta, sessizlikte uðursuzluk peydahlýyordu. Sabah namazýna daha bir saat vardý. Kan ter içinde yataktan çýkýp, yorganýn altýndaki sýcak mahmurluðu geride býraktýðýnda derin bir nefes almýþtý. Bir kabustan uyandýðýný anlayýp þükretmiþti, çünkü bal gibi farkýnda olduðu yobazlýðýnýn cezalandýrýldýðýný düþünüp ödü kopmuþtu. Ne melun bir rüyaydý!

Cami, üç katlý evinin hemen karþýsýnda, yüksek kavak aðaçlarýyla karartýlmýþ mütevazý bir bahçenin ortasýndaydý. Bahçesinde, nice muhterem Zat’ýn kavuklu mermer taþlara dayanmýþ mezarlarý vardý. Tek þerefeli minaresi apartmanlarýn arasýnda zorlukla yükselen bir kazýðý andýrýyordu; geceye yöneltilmiþ bir mýzraðý…
Camiye gitmeden evvel abdestini almýþ, kýyafetlerini giymiþti. Kabusunda onu ürperten ve feci bir tehdit misali yüreðine çöken olayý çarçabuk unutmuþtu. Yobazlýðýndan ve istismar kabiliyetinden, sýrf bir rüya gördü diye vazgeçecek deðildi.

Sabah ezanýný, onun o enfes týnýsýný katlederek okuduktan sonra cemaatin baþýna geçip namazý kýldýrdý. Rükular ve secdelerin nihayete erdiði, herkesin dizleri üzerine çöküp Yaradan’a günahlarýný affetmesi için yakardýðý vakitte, en önde ve tek baþýna dua eden hoca efendi þiddetli bir haykýrýþla salavat getirdi. Ardýndan yeniden salavatý haykýrdý.. sonra yeniden ve daha da çýðýrarak.. toplamý on üç kiþi olan cemaat ürpererek sindi ve hocanýn bitmeyen salavatlarýnýn korkusuna kapýlmamak için beraberce salavat getirdiler. Hoca efendi diz üstü çöktüðü yerden sarsýlarak kalktý, titreyen sesinin çaresizce tutunduðu salavatlarý caminin duvarlarýna çarptýrarak dýþarýya çýktý. Ayaklý bir karabasan uyanýkken bile peþindeydi, hoca efendi panikleyerek karnýndaki aðrýlarý hissettiðinde böyle düþünmüþtü… elindeki beyaz kaðýdý sýmsýký tutuyordu; parmak eklemlerini beyazlatacak, yüzündeki tüm kaný kalbine dolduracak denli sýký…

Gece yarýsý yaklaþýyordu..

Þimdi ne olacaktý? Bundan sonra hayatýna nasýl kaldýðý yerden devam edecekti? Ýnsanoðlunun hayatýný sýnýrlandýrmýþ bazý kurallar ve bilinmeyenler vardý. Ve bu olgular insanýn daha öteye gitmemesini saðlayan kalýn, yüksek ve kadim duvarlardý. Duvara týrmanabilir ama ardýný veya ardýndakini göremezdiniz; hatta týrmandýðýnýz duvardan düþer ve hayatýnýzý cesaretiniz gömülmüþ vaziyette kendi kabuðunuz altýnda geçirirdiniz. Böylece meraklý olmaya tövbe etmiþ olurdunuz.

Adam duvara týrmanmýþ, dahasý ardýndakileri görmüþ gibi davranan aþaðýlýk bir sahtekardan fazlasý deðildi. Filhakika hem eðlenip hem de para kazanmasýný ustaca becerebiliyordu.

Lakin artýk onun için ne duvar kalmýþtý, ne de hakikat. Baþýna geleceklerin hesabýný dehþet içinde yaptýðýnda, binlerce yýl piþmanlýk içinde aðlasa bile kurtulamayacaðýný idrak etmiþti. Ýnsanlarý kandýrýp haklarýný gasp ettiðini þimdi kabul etmesinin ve dahi üzüntüden kahrolmasýnýn iþe yaramayacaðý kesindi.

O halde muazzam mahvý adýný seslenmeden evvel bir kurtuluþ planý tasarlamalýydý. Yeterince kesin, oldukça radikal deðiþikliklere kalkýþabilmeliydi. Benliðinin ikileme düþmesine imkan tanýmadan harekete geçmeliydi.

Çýkýþ noktasý seçilmiþliðiydi. Bu alemdeki nice insan arasýndan onu tercih etmiþ, rüyasýnda ona seslenmiþ, bizzat kendi aðzýyla hoca efendiye talimatlarýný bildirmiþlerdi. Niye korkuyordu? Aslýna bakýlýrsa bu ender kazanýlan bir mükafat deðil miydi? Mutlu olmalýydý.. neden mutlu deðildi? Vicdaný ne diye her meþgalesine ve bulduðu mazeretlere kulp takýp duruyordu..

… Bütün gün evinden çýkmaya cesaret edemedi. Hacý misi kokulu yatak odasýnda, yere serdiði seccadenin üzerinde saatlerce dua etti, namaz kýldý. Gözyaþlarý içinde tövbe üstüne tövbe ederken çektiði azabýn þiddeti o denli yakýcýydý ki, bir süre sonra kendisini günahsýz, saf, hak yememiþ ama yine de böylesi bir eleme kurban seçildiði için sabýr dileyen bir inanan olarak görmeye baþlamýþtý. Yazdýðý onca muskanýn, aklýna fitne sokup günah iþlettiði sayýsýz insanýn ve kendi azgýn þehvetine kurban ettiði zavallý kadýnlarýn hesabýný soracak mevkie yalvardýðýnýn ayýrtýna dahi varamayacak oranda mahvolmuþ ve ürkmüþtü. Sabah namazýný kýldýrtýrken ve dizleri üzerinde son dualarýný etmekteyken o kaðýt yoktan var olup önüne düþmüþtü ya, iþte o vakitten beridir üzerine sinmiþ üþümenin devasý yoktu. Caný yüreðinden çekilip geri gelmiþ gibiydi. Kendisini odasýna kilitleyip, seccadeye ikiyüzlü imanýyla zincirlenmiþken, o kaðýdý, gördüðü ilk çöp tenekesine attýðýný sürekli olarak beynine hatýrlatmasý gerekti. Zira seccadenin altýndan duyduðu hýþýrtýlarý hayra yorabilmek için bir nebze dahi dirayeti kalmamýþtý. Seccadenin ucunu yavaþça kaldýrýp altýna baktý. Nefesini asýrlardýr tutuyormuþçasýna gerilen sinirleri, yakýlan kaðýtlarýn kara kalýntýlarý misali ince ve kýrýlgandý. O öðlen vakti hoca efendi, yeniden zývanadan çýkan aklýnýn iþkence çeken kývrýmlarýnda sýkýþmýþ ve haykýrarak salavatlarýný tüketmiþti.

Uyandýðýnda –yada ayýldýðýnda akþam olmak üzereydi. Odasýndaki çek-yatta gözlerini açmýþtý. Çevresinde endiþeli yüzlerinde merak kývrýmlarý þekillenmiþ camii cemaati dikiliyordu. Hepsi geçmiþ olsun dileklerini saygý ve samimiyetle ilettiler ama sabýrlarýna daha fazla gem vuramadýlar.

“Hocam geçmiþ olsun. Öðlen ve ikindiye gelmeyince merak ettik. Sabah camiden alel acele çýkmýþsýn. Merak edip buraya geldik ama seni baygýn halde bulduk. Hayýrdýr inþallah..”

Hoca bozuntuya vermemiþti, hatta daha ileriye giderek mevkiini kuvvetlendirme uðraþýna giriþmiþti:

“Hayýrdýr arkadaþlar. Sizler yabancým deðilsiniz. Cenabý Hakkýn yarattýklarýyla aramda perde olmadýðýný bilirsiniz. Hamdolsun bir cümle mahlukatýn aracýlýðý için seçilmiþiz Yaradan tarafýndan.. çok þükür!

“Lakin bazen faka bastýrýyor mübarekler, namazý kýldýrtmadýlar bana. Eve gelip ibadete vurdum kendimi, aman diledim. Onlar da gelip önümde diz çöktüler ve piþmanýz dediler. Ne diye bana musallat olursunuz dedim bende. Bizi gönderenlere ‘O mübarek bir adam, biz ona bulaþmayýz’ dedik ama dinlemediler. Affetmek büyüklüktendir hoca efendi, sen bizi affet ki bizim de halimiz yaman olmaya..’ dediler.

“E ne yapaydým? Kapandým secdeye ve yalvardým Yaradan’a. O’da –çok þükür- kabul etmiþ olsa gerek ki bende bir vecit hali uyandý ama ben bayýldým.”

Piþkin ve otoriter gülümsemesi odayý doldurdu. Çevresindeki herkesin ona hayranlýkla baktýðýný görünce keyfi palazlandý ve yattýðý yerden kalkýp oturdu. Bayýlmasýnýn sebebini unutmuþtu. Nefsi okþandýkça endiþeleri uzaklaþtý ve yerini doymak bilmez tatminsizliði aldý.

Lakin çevresinde toplanmýþ saygýlý cemaat, hocanýn yüzündeki renk yeniden atýnca suskunlaþmýþtý. Akýllarýna görünmeyen mahlukatlarýn imgeleri yerleþti ve fýsýldayarak salavat getirdiler. Hoca efendi ise sabitlediði gözlerinde bomboþ bir bakýþ yaratmýþtý. Aðzý çarpýlýr gibi açýlmýþ ama ýkýnmaya benzer bir ses çýkarmaktan ötesini becerememiþti. Cemaatten biri tedirgin ama meraklý bir sesle ‘hoca efendi?’ demiþti. Hoca efendi cevap vermedi, hala ileriye bakan donuk gözleri, ruh beyazý bir soðukluða çalan yüzünde giderek derinleþiyordu. Cemaatin arasýnda biri vardý ki ne insandý ne de fani. O doðrudan hoca efendiye bakarken, gözlerindeki ýsrarla hoca efendinin kalbine bastýrýyordu. Hoca efendi cemaatten kimsenin onu görmediðini biliyordu. Dili kurumuþtu; karnýna aðrýlar saplanmýþ, biten salavatlarý yerine daha baþka dualar söyleme aciliyetine sarýlmýþtý ama sadece ýkýnabilmiþ ve ‘Bizi hor görmüþ olman vallahi affedilmeyecek. Çektiðin azabý çok mu sanýyorsun be gafil? Yemin olsun, senin baþýna geleceklere! Ýþkencen en derin cehennem çukuruna sýðmaz olacak. Çünkü sen baðnazlýk ettin ve hak yedin. Þimdi o kaðýdý tut ve sana indirilen yere git. Yemin olsun gelmezsen baþýna geleceklere…’ diyerek onu hiç iþitmediði bir sesle azarlayan sesi dinlemek zorunda býrakýlmýþtý. O, rüyasýndaki varlýktý…

Bütün gün yaþadýklarý þu anda içine týkýldýðý odada aklýna gelenlerden daha katlanýlabilirdi.

Akþam çöktüðünde hanýn bodrum katýna inip bu metruk odayý bulmuþ ve ayný rüyasýndaki gibi onu bekleyen masayý ve yanýna hiç almasa da ondan evvel her yere ulaþan kaðýdý görmüþtü. Masanýn üzerinde bir kandil, muska bezi ve ince bir kaðýt þerit vardý. Kalem tam þeridin yanýna koyulmuþtu. Sandalyeye oturup yazmaya baþladý. Rüyasýnda ona ne denmiþti:

“Bu kaðýda onu çizdik. O ki gözün perdesinde asýlý bir asalaktýr ve hem görünür hem görünmez. Yemin olsun ki bize de fenalýk etmekte! Lakin Yaradan’ýn kurallarý yýkýlmaz; haþa yýkýlamaz.
“Onun içindir ki sen bizi ona musallat edeceksin. O elbet senin alemine sukut edecek ve o zaman sen onun üzerine bizi salacaksýn.”

Eli sinirden seðirirken baþýna gelecekler için tasa etmeden duramýyordu. Masada duran kaðýdý almýþ ve önüne koymuþtu. Üzerine bir resim çizilmiþti. Yere oturmuþ ve bir elinden destek alan güzeller güzeli bir kadýn. Rüyasýnda gördüðü zaman kasýklarýnda bir yanma olmasýna nasýl engel olamadýysa, þimdi de nutkunun tutulduðunu onca korkusu arasýnda zevk alarak hissediyordu. Þehvetin damarlarýnda seraplar oluþturmasýna engel olamadý. Bir anlýðýna etrafýna örülmüþ uðursuzluktan sýyrýldý ve hýrýldadý. Lakin benliði kalbini zehirli iðnelerle uyarmýþ gibi irkildi ve kýzýn aðzýnýn iki kenarýndan akan þeye dikkat etti.. kandý bu.

Ne melun bir oyunun içinde olduðunu endiþeyle düþünerek irkildi. Ve beklenmedik bir zamanda içinde biriken tüm dehþeti geri geldi, resmin cazibesi alevlere teslim olmuþtu. Hemen iþe koyuldu.

Resmin üzerine musallat olunacak canlýnýn adýný yazdý. Rüyasýnda ona söylemiþlerdi, kaðýtta resmi olanýn ismi ‘Lud’assal’ dý.. sanýlanýn aksine tek ve yok olmamak gayreti bahþedilmiþ bir cehennem tohumuydu. Ýnsanlarýn taktýðý ismi vampirdi. Tarihten evvel ve tarihin içinde pek çok kereler baþka baþka yerlerde, çok farklý topluluklar içinde göründüðünden, masallarý çoðaldýkça yarattýðý korku da çoðaldý ve aslýnda hiç olmamýþ türdeþleri için hikayeler ortaya çýktý. Halbuki Lud’assal tekti ve yok olmamak gayretindeydi. Savýlabilirdi o kadar.

Hoca efendi kime yöneldiðini bilmediði koruyucu kelimeleri yazdý. Bu iþlem iki saatini almýþtý. Eli aðrýyordu ama duramazdý. Gece yarýsý yaklaþýyordu.

Resmin altýna kimlerin musallat olacaðýný yazdý, liste hayli kabarýktý. Ardýndan ricalar ve yakarýþlarla korunmasýný saðlayacak koruyucu kelimeler döküldü kaleminden.

Daha evvel haiz olmadýðý bilgeliðin kelamýný yazýp idrak ettikçe hayretler içinde kalýyor, hem üzülüyor hem seviniyordu. Önceden yazdýðý muskalarýn ne kadar yalan ve sahte olduðunu gördükçe kahroluyordu. Þüphesiz kahroluþu, elinden çýkan günahkar ve pislik dolu iþleri yüzünden deðildi. Bu gizleri daha önceden de bilebilir, hatta daha da kudretli, korkulan ve bu yüzden hürmet gören bir zat olabilirdi. Ve þimdi ona öyle geliyordu ki, baþýnýn altýndan çýkan iþler yüzünden kesinlikle yanacaðýný daha iyi anladýðýna göre, kocabaþ hýrsý ve küplere sýðmayan kibrini bir zýrh olarak kullanamazdý.

Kendi yazgýsýnýn basiretsizliði için sessizce aðladý. Yanacaðý sonsuz iþkencelerin hayallerini kurdukça daha çok yakardý içinden ve tövbe etti durmadan.

Fakat belki de bu iþ onun kurtuluþu olurdu. Günahlarýnýn bedelini böyle ödettiriyorlardý muhakkak. Ve doðuþtan gelen ve hep içinde olduðunu bildiði ama bir türlü doðru kullanamadýðý kabiliyetini takdir etmek istiyor olmalýydýlar. Kýsacasý aklýný baþýna getiriyorlardý. Seçilmiþliðinin sebebi baþka ne olabilirdi ki..?

Sonra kaðýt þeridi yazýyla doldurup, beze sararak bir üçgen muska yaptý. Gece yarýsý kapýdaydý; hava çok soðuktu ve bahar için bu pek normal deðildi.

Hoca efendi üzülüp sevinmek arasýnda bocalayarak iþini bitirdi ve üzerine kelimeler iþlediði kaðýdý kandilin alevinde yaktý. Rüyasýnda bildirilen yakma duasýný söyledi. Çok açýktý iþte; sýrlarýný onunla paylaþmýþlardý; ondan gayri hangi ben-i adem bilirdi ki yakma duasýný? Hürmet ettikleri ne kadar da açýktý böyle. Demek gerçekten muhteþem bir kudreti vardý.. kaðýt yanarken kendi kendine hayret etti.

Havaya yanan kaðýdýn kokusu karýþmýþtý. Hoca efendi þimdi daha gururlu ve kibirli oluvermiþti. Ýþe baþlarken ruhuna hayatý zindan eden endiþe ve korku zilletinden eser kalmamýþtý. Zira muskayý üzerine asmasýný ve çaðýrma duasýný okumasýný söylemiþlerdi. Ýþte! Onun çevresinde toplanmak ve onu baþlarý olarak görmek için hocanýn onlarý kendisine çaðýrmasýný istiyorlardý. Ne büyük ihsandý bu Yarabbi!

Göðsü kabararak beklerken artýk mutluydu. Yaradan’ýn oyunlarýndan habersizdi. Üzerine astýðý muskanýn kan emici mahluku kendine çektiðini bir an bile düþünmeyecek kadar gaflet içindeydi. Diðer alemin canlýlarý düzeneklerinin ortasýna eski bir kaþar misali hoca efendiyi koymuþlardý. Görünen ve görünmeyen diyarlar arasýnda gidip gelen kan meraklýsý mahluk muskanýn kokusuna tepki vermeden duramazdý. Ve gözün önündeki perdenin görünen tarafýna geçtiðin de, yanan kaðýdýn dokusuna saldýran alevler nasýl kaðýdý kapkara edip yok etmiþlerse, cinlerde ayný þekilde bu mekruh yaratýða musallat olacak ve varlýðýný bütün alemlerde bir süreliðine zararsýz kýlacaklardý.

Sonu yaklaþtýkça aklýda yiten hoca efendi o denli böbürleniyordu ki kendiyle, akþama doðru odasýnda onu azarlayan varlýklarýn nasýl olup ta kendisini mükafatlandýrmak isteyeceklerini akýl edemiyordu.

Halbuki O, alelade ve ziyan olmasý her alem ve bütün yaratýklar için sorun olmayacak güç meraklýsý, hýrslý ve kibirli fanilerden biriydi. Onun gibi binlercesi her zamanda ve her yurtta olurdu; Arabistan, Moðolistan, Yakutistan, Anadolu, Afrika, Transilvanya ve Acem diyarý, onun gibilerin fenalýklarýna kurban giden günahsýzlarla doluydu. Hepsi, zamaný gelince kullanýlmak üzere bekletiliyor gibiydiler. Ve istisnasýz hepsi, þimdi hoca efendinin düþtüðü yanlýþa mutlaka düþerdi.

Hoca efendi ne ise, sonu da öyle hazýrlanmýþtý. Fakat onun gaflet uykusu bitmemiþ aksine son nefesini harcadýðýnda da onu sersemletmiþti. Ne yazýk ki boynuna saldýran güzel suretli yaratýðýn önüne atýlan bir yemden ve bilinen ve bilinmeyen tüm hayatlarýn toplandýðý kara çukurda bile raðbet görmeyecek bir zavallýdan fazlasý deðildi…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yeraltý kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnsan Çiftliði
Garip Bir Buluþma
Mezarýmý Derin Kaz
Oda - - - 1 -
Nokta
400 Küp
Cennet
Dikkat Et! Tavandan Kan Damlýyor.
Soysuz Ev
Geçit

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yol Bitti
Atla!
Beyaz El
Nu'karh Anlatýlarý
Nu'karh Anlatýlarý III
Nu'karh Anlatýlarý II

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanki... [Þiir]
Gidiþim [Þiir]
Ufuktaki Þehir III. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir II. Bölüm [Roman]
Ufuktaki Þehir [Roman]


Burak Mollamehmetoðlu kimdir?

KiMDir??. . GerÇEkTeN. . KiMDir??

Etkilendiði Yazarlar:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Burak Mollamehmetoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.