Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
En büyük abim saðdaki pencerenin yanýnda duran karyolanýn üzerine oturmuþ orta parmaðýný hararetli biçimde kemirmekte. Kenardan, saðdan, soldan; nerden bulursa ordan bir parça götürüyor ve pýt pýt diye tükürüyor. Pýt pýtlar sinirime dokunmuyor deðil, gücüm yetse kavga edeceðim ama kavgalardan hep ben zararlý çýkýyorum; hem ufaktan stratejik düþünüyorum. “Arayý bozmak iyi olmaz, yarýn bir gün kavga ettiðimde kim benim yanýmda olacak?” bu arada televizyonda kovboy filmi oynuyor, onunla tanýþýklýðýmýz daha yeni… Ara sýra kulaðým annemlerin ne konuþtuðuna gidiyor ama bir türlü ne konuþtuklarýný anlayamýyorum. Aslýnda kafam karmakarýþýk; yemekten kesilen köpeðimiz, bir hafta önce kaçýrýlan iki köpeðimiz, zor gücül yaptýðým göleðin sabaha yýkýlma tehlikesi… Birden annem ve komþusunun sohbeti kesiliyor ve aðabeyime bakýyorlar. “T. Hala týrnaðýný mý yiyor,” diyor. “Hala” kelimesinin temsil ettiði çift anlamlýlýðý o zaman fark etmediðim için bunu bir ilgi yönelmesi olarak kabul ediyorum. Ve týrnak meseli onlarýn eski sohbetini sonlandýrýyor, hakim konu halini alýyor. Varsa yoksa abim ve onun pýt pýt diye tükürdüðü týrnaklarý. “Yav,” diyorum, “bunlar benim hakkýmda neden konuþmuyorlar?” o zaman bana sorsanýz dünyada bir tek ben varým. Diðer canlýlarýn neden olduklarýný henüz çözebilmiþ deðilim. Tanrý erki olarak ufaktan ezber yapýyorum, ama o zamanlar tanrý da beynimde çocukça anlam buluyor. Tanrýyý caminin imamýna benzetiyorum tek farký boyunun devasa olmasý… herkes benim hakkýmda konuþmalý diye aklýmdan geçiriyorum, ben en en en olmak istiyorum. Baskýn olmak, egolarý balon gibi þiþirilmiþ çocuk olmak istiyorum. Balon ne zaman patlar meçhul, patladýðý yere kadar. Bakýyorum bana ilgi yok, aðabeyime bakýp onu taklit etmeye baþlýyorum. Adam formülü bulmuþ, pýt pýt diye merkeze oturuyor. Zavallý orta parmaðýmý kemire kemire kel oðlana benzetiyorum; ama ilgi bana yönelmiyor. Ýþin kötü yaný ertesi gün parmaklarým çok acýyor. Annem fark ediyor, “Bir daha týrnaðýný yeme,” diyor, “o týrnaklar midene gider, orda büyüyüp kemik olur, sen de ölürsün. Ýlgiyi çekmiþim kemik olsa ne olur… Birkaç kere daha çeþitli ziyaretlerde konu olduðum oluyor, onlar benim hakkýmda konuþtukça ben zevkle ve hýþýmla týrnaklarýmý kemiriyorum. Ýþte nerdeyse kabaca on yedi yýldýr kemiriyorum týrnaklarýmý… Þimdi aranýzda “Böððð!” diyen olmuþtur. “O týrnaklarýna kim bilir neler, hangi mikroplar bulaþýyordu ve sen onlarý yiyorsun…” Biliyoruz kardeþim týrnaklarda hangi mikroplarýn olduðunu. Ama týrnak yemek ayrý bir þey, mistik bir havasý var, yerken adeta kendinizden geçiyorsunuz. Bir kaybediþ kendini, kendinize geldiðinizde týrnak denilen bir þey kalmýyor. Ýlk baþlarda parmaklarýnýz acýyor, kývranýyorsunuz ama sonra alýþýyorsunuz. Hatta millet sizin parmaklarýnýza bakýyor nasýl olup da bu kadar dipten kopardýðýnýzý anlayamýyor. Göðsünüzü þiþirerek, “Bu önemli bir mevzu herkesin harcý deðil,” diyorsunuz. Gubar gubar sonu yok bunun… Örneðin ben ilkokuldayken hayatta týrnaklarým ve ellerimden dolayý azar iþitmemiþimdir, neden, her gün özenle yiyip bitirmemden dolayýdýr. Öðretmen bu temizliðime imrenip benim temizlik kolu baþkaný seçilmemde çeþitli ayak oyunlarýna baþvurmuþtur. (Bu arada gururla söylemeliyim ki dördüncü ve beþinci sýnýfta kitaplýk kolu baþkanlýðýný baþarýyla yürütmüþümdür. Hatta okulda, “GÖT”, “KIÇ” gibi argo kelimelerin yerine daha uygun olan “POPO” kelimesinin yaygýnlýk kazanmasýnda büyük çabalarým olmuþtur. Gerçi sýnýf baþkaný olacak kadar HÝT olamadýk ama neyse…) Bazen bu mereti býrakma gibi çabalarým olmuþtur ama nikotin ihtiyacý gibi bir þey olmuþtur kendisi, yenmezse olmuyor. Her çaba baþarýsýzlýkla sonuçlanýyor. Ama en sonunda büyük bir irade göstererek YEMEYECEÐÝM dedim ve yemeyi býraktým. Artýk yemiyorum týrnaklarýmý. On gün geçti ve üç dört milim oldular. Büyüyen týrnak parmaklarýmý farklý hissetmeme yol açtý. Yalnýz þimdi de farklý sorunlarla boðuþmaktayým. Ben de her týrnaðý büyüyen kiþi gibi týrnak makasýný elime gururla alýp týrnaklarýmý kesmek istedim. Ama el týrnaklarýný kesmek ayaklarýnkini kesmeye benzemiyor. Nasýl keseceðimi, nasýl tutacaðýmý bilemiyorum. On yedi yýldýr bu iþi yapmadým, zor geliyor. Týrnak makasýný ha bire elimden düþürüyorum. Ayrýca zýrt býrt týrnak aralarýnýn kirlenmesi de ayrý bir mevzu. O pislikleri gördükçe ve onlarý bir zamanlar öðüttüðümü düþündükçe hafiften midem kalkýyor. Utanýyorum kendimden. (Yalnýz geçen gün rüyamda týrnaðýmý yediðimi gördüm). Öðreneceðim yakýnda bu iþleri… Ýradem var… TIRNAKLARINIZ YEMEYÝN KESÝN! Hem artýk evin orasýndan burasýnda týrnak parçalarý da çýkmaz. Ne güzel… Saygýlarýmla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |