..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk > Mikail Boz




14 Ekim 2009
Utanç  
Mikail Boz
Tecavüz ve onun bir olgu olarak Türkiye'deki görünümlerine dair bir öykü? Utancýn öyküsü


:BFDF:
Önünde boylu boyunca, yarý baygýn yatan kýza bakaraktan, “Meleðe benziyor,” diye düþündü. Yuvarlak yüz hatlarýnda parmak uçlarýný gezdirerekten, iki düðmesi açýlmýþ gömleðinin tüm düðmelerini açýp, kýzýn saklý beyazlýðýný açýða çýkardý. “Ýþte giz,” diye mýrýldandý, “Ýþte gerçekler! Görmek istediðim buydu.”

Kalbindeki dizginlenemez heyecanla kýzýn ellerini ve ayaklarýný yataða baðladý, aðzýna koli bandý çekti. Elini apýþ arasýna götürerekten, “Yavaþ yavaþ,” diye inledi. Ama hayýr; yavaþ yavaþ yapmadý. Ýçinde saklý kalmýþ tüm vahþilik ve azgýnlýkla, kýzýn temizlik ve namusluluk adýna anladýðý ne varsa hepsini iðfal etti. Bunu yaparken bedeninde tek bir hissin kývýlcýmlarý dolanýyordu; “Ulaþýlmaz olana ulaþmak, saklý gerçeði elde etmek!”
Gerçekler derinliðini kavrayamadýðý bir karanlýk gibiydi. Artýk koca bir kamýþtan ibaret olan bedenini bu derinliðin içine ittiriyor, karýþtýrýyor, temas ettiði her duvarda eskilere ve gerçeklere dair o merak ettiði gizi bulmaya uðraþ veriyordu; fakat olmuyordu. Gerçekler her daim ondan kaçýyordu.

Güçten düþmüþ bedeni yataðýn kenarýna yýðýldýðýnda, aslýnda beklentisinin bu anlýk zevkten daha fazla olduðunu fark etti. Kýzýn baygýn hali hoþuna gitmemiþti. “O baygýnken,” düþündü, “bedeni kontrolünde deðilken, yani aslýnda -lanet olsun ki- bedeni onun deðilken… kimin bu beden? Ve benim olmuþken… Ne, ne benim oldu? Bu mu? Gerçeðin varisi giz nasýl açýða çýkar?”

Yatakta doðrulup gardýrobun aynasýnda yansý bulan bedenine baktý. Kendisini tüyleri yolunmuþ bir tavuk gibi görüyordu. Cýlýz, üflesen düþecek bir acziyet bedenini sarmýþtý ve bu adým adým beynine nüfuz ediyordu. Bunu kabullenemezdi, bedensel acziyet düþünsel acziyetle birleþirse ölüp gideceðini çok iyi biliyordu. Külotunu giyinip hemen banyoya koþtu, suyu açýp bedenini buz gibi suyun altýna soktu. Onu görebilecek kimse olmadýðý halde külotunu asla çýkarmadý.

*

Yeliz rüyasýnda bir kalem gördüðünü anýmsayabiliyordu. Bedeninin þu anki çýplaklýðý beyaz kâðýdý benziyordu. Ayak parmaklarýný oynattýkça parmaklarý kýtýrdýyor, kýtýrdama ayak tabanýnda aðrýlara sebep olaraktan önce kalçalarýna ulaþýyor, apýþ arasýnda burkulma acýsýna benzer bir acýyla birleþip, karnýna, ordan göðsünü delerekten dudaðýný pýtýr pýtýr oynatýyordu. Göbeðine dökülmüþ damla damla sývýlar, rüyasýndaki, masanýn üzerine dökülmüþ mürekkebi anýmsatýyordu. Eðer mürekkep dökülmemiþ olsa Son Mektup’unu yazacaktý.

Ölmek istiyordu; zira hayat þimdi ilgi çekici gelmiyor, onu sýkýyordu. Ölmek istiyordu, hayat beþ yýl sonra da ilgi çekici gelmeyecek, onu boðup zaten yaþayamaz hale getirecekti. Birçok genç kýz onun yaþýnda evlenmeyi düþlerdi, o düþlemiyordu. On sekizinde evlilik düþü; düþlerin aralarýna serpilmiþ hayal kýrýklýklarý, yapay aþklarýn hükümranlýðýnda aþka ait olmayan o sahte davranýþlar… Yirmisinde evlilik düþü; bezmiþ olmanýn, “O”nu bulamamanýn getirdiði incinme ve gözlerinde azalan ýþýltý, dudaðýnda burukluðun solgunluðu… Yirmi ikisinde evlilik düþü; sahteliðin her yerini sardýðýný bilse de, “O”nu bulamadýðýný çok iyi bilse de, evde kalmýþ olabilecek olmanýn ve çevreden kendisine yönelmiþ bakýþlarýn etkisi altýnda yalanlarý yüreðine gömme! Yirmi üçünde evlilik; çocuk düþü! Bu dünyaya gelip de bir iz býrakmadan gitmenin, her zaman o aðýr kitaplarýn dizili olduðu heybetli kitaplýðýn üstünde yazýlý –ki aslýnda hepsi çok hafif- “Söz gider yazý kalýr; ya siz, siz ne býrakýp gideceksiniz bu dünyaya?” yazýsýnda hayat bulan o dayanýlmaz sorguculuk. Geçim sýkýntýsý arasýnda bir çocuk; çocuðun ötesinde bir gelecek düþü, benim gibi olmayacak, benim gibi yaþamayacakýn düþü… Yirmi beþinde çocuk, ev iþi, bulaþýk, yalaþýk, yemek, eksiklik, yoksunluk yoksulluk… Yirmi altý, yirmi yedi, yirmi sekiz, otuz, kýrk… Kýrk yaþýnda kýrýk bir kalp, kýrýk bir yaþam; düþlerin gerçekleþmediði bir yaþam. Ellisinde evden uçup giden evlatlarýn sessizliðinde pörsümüþ bir bedenin içine hapsolmak ve düþleyecek hiçbir þey kalmamasýnýn bitkinliði…

Ellerini, göbeðinin üstündeki ýslaklýðýn sebebini öðrenmek için çekiþtirdi. Eli gelmiyordu. Bacaklarýnda zoraki bir açýklýk, her yerini sarmýþ aðrý silsilesi… Kafasýný kaldýrýp göbeðine baktý. Süt beyaz birkaç damla, çamaþýr suyu gibi kokaraktan öylece göbeðinin üstüne yayýlmýþ bekliyordu. Koku onu tiksindiriyordu; tiksinti çýplaklýðýn utancýyla birleþip bir baskýya dönüþüyor, o adýný duyup kendisini bilmediði ama evlilik yüksüðüyle yapýlmadýðý sürece þerefsizlikle adlandýrýlan davranýþýn, o “görev”in bulantýsýný getiriyordu midesine. O an dayanamayýp, kafasýný kaldýraraktan özenle bedenine kustu. Aðlamalý mý gülmeli mi bilmiyordu; son yazýsýna yazacaðý, ölmek için bir tane –hatta iyi- daha sebep edinmiþ, ama bu sebep ömrü boyunca korktuðu yegâne þey halini almýþtý. Yaþamak isteyen bedeni aðlýyor, ruhu ise gülüyordu.
Az sonra Gaspelin yeniden geldi. Odanýn içine girer girmez gözüne çarpan kusmuk ve bunun aðýr kokusu ve komodinin aynasýna yansýyan kýzýn külotu ve yataðýn altýna itilmiþ kendi elbiseleri ve kýzýn o yarý aðlayan, yarý gülen hali… Hiç telaþa düþmeden yataðýn ucuna gitti ve kusmuklarý kýzýn göbeðinden temizleyerekten, ruhunu da iðfal etti. Bunun hazzý bir öncekiyle karþýlaþtýramayacak kadar mükemmeldi. “Gizi” bulmuþtu. Kýzýn yaralý yüreðini biraz daha deþmek, insanlardan çekip sakladýðý þeylere bir çýrpýda ulaþabiliyor olmak istiyordu. Aslýnda hissettiði bir karanlýktý; o bunu kýzýn gizi zannetti.

*

Üç gün sonra elleri baðýndan kurtulduðunda, Yeliz hiçbir tepki vermedi. Gaspelin onu alýp banyoya götürdüðünde ve bir güzel yýkayýp, “Artýk temizsin sevgilim. Þimdi ailene dönüp birleþtiðimizi, birbirimizin olduðunu söylersin,” dediðinde de hiçbir tepki vermedi. Yeliz bir türlü anlayamýyordu; þimdi burdan kalksa ve köþede onu bekleyen herhangi birisiyle yatsa ve bunu tüm âleme duyursa, bu lanet, bu kirlilik timsali adam kendisini yine “temiz” görür müydü? Öyleyken nasýl olur da temizlenirdi; ve þu an üzerine bulaþmýþ atýlamaz kirliliði bir ömür boyu yeniden yeniden üzerine nasýl bulaþtýrýrdý? Gaspelin’e dönüp, “Sen bir mide bulantýsýndan baþka bir þey deðilsin,” dedi. Revasý yüzüne yumruk saðanaðý ve gecenin köründe evinin önüne konulmak oldu.
Üç saat boyunca kapý önünde beklemesine raðmen ne gecekondudan ne de çevreden kimse onu fark etmedi. Kaçýp gidebilirdi, gidip göðe doðru uzanan inþaatlardan birinden atlayýp intihar edebilirdi. Bunu yapmadý. Kalktý, kapýyý týklattý.

Yarý uykulu haliyle annesi kapýyý açtý. Annesi sanki bir þeyler sezmiþçesine –aslýnda üzerinde çamaþýr suyu kokusu hala gitmemiþti- daha kapýdayken kýzýnýn saçlarýný yakaladý ve evin tozlu holü boyunca sürükledi. “Ne yaptýn? Kiminle yattýn? Namusumuzu nasýl kirletirsin?” diyor ve sözleri soba demirinin bedene inen darbeleriyle ahenk içinde Yeliz’e çarpýyordu. Bir halý gibi düþledi kendini Yeliz, insanlar ne garipti, kirliydi ya kendisi, þimdi temizlemek için annesi onu “çýrpýyordu”. Önce annesi, peþi sýra babasý ve en son kardeþleri onu “çýrptýðýnda” ölecek gibiydi.

Sabahýn ilk ýþýklarý odayý aydýnlattýðýnda annesi gelip, onu iðfal edenin kim olduðunu sordu. Ýsmini bilmiyordu; biliyorduysa da artýk unutmuþtu. Cevap vermedi.
Öðlenin sýcaðý ortalýðý kavurduðunda annesi yeniden geldi, onu kirletenin kim olduðunu sordu. “Beni kirleten sizsiniz!” diyemediði için sustu; cevap vermedi. Bunun karþýlýðý kalite kontrolüydü; standartlarý tutup tutturamadýðýna bakmak için test edilmesi gerekiyordu. Bacaklarýný açýp tavana baktýðýnda kendini koca bir vajina gibi zannetti Yeliz. Çýplaktý, herkes içini açýp bakýyor, onun gizlerini teþhir ediyorlardý. Hem o artýk “delinmiþti”, “bozuktu”, “kirliydi”… Delik týkanmýyor, bozukluk giderilemiyor, kirlilik temizlenemiyordu. “Çýrpýyorlardý” ama çýrpmak bir fayda saðlamýyor olsa gerek eskisi neyse yine öyle kalýyordu.

Akþam yine geldi annesi, yanýnda kýz kardeþi de vardý. Bu sefer bir þey demiyorlardý. Sadece onu leðenin içine koyup yýkadýlar, gusül abdesti almasýný söylediler. Abdesti aldý. Bu þekilde de temizlendiðine inanmýyordu.
Gece karalýðýn içine hapisti, yalnýzdý. Ertesi gün aydýnlýktan tecrit, yalnýzdý. Ve öteki günler kendisine tecrit, yalnýzdý.
Odanýn içine güneþin beþ doðuþu, dört batýþý tefriþ etmiþken babasý geldi. Ýðfal edenin kim olduðunu öðrendiklerini, daha doðrusu onun kendi isteðiyle geldiðini söyledi. Yeliz’le evlenmek istiyordu. Bir hafta sonra evlenecekti Yeliz, buna babasý iyice düþünerek karar kýlmýþtý; doðruyu bir tek o bilirdi. Yeliz’in cevabý kýsa ama netti; “Evlenmeyeceðim!” Babasýnýn cevabýysa uzun ve aðýrdý. Güneþin beþinci batýþýnda kan gölünün üstünde yüzüyordu. Kanýný koklayaraktan, “Bu benim gölüm,” dedi, “ne de güzelmiþ…”

Güneþ bir düzine doðup batmýþ, annesi ve babasý onlarca kez gelip gitmiþti; ama fikri deðiþmiyordu. Madem þu an kirliydi, bunu o alçak adam yapmýþtý ve bunu herkes kabul ediyordu… Kirliliði yaratan bir adamla bir ömür boyu birlikte olmak pisliðin içine batmaktan baþka neydi? Anne ve babasý onu temizlemek istemiyordu, toplum da istemiyordu; amaçlarý pisliðin içine hapsetmekti onu. Halýnýn altýna saklanmýþ bir pislik yýðýný muamelesi görmek istemiyordu. Öylece ortada bekleyecekti; görsünlerdi kendisini… Cevabý her zaman hayýrdý.
Güneþin yirmi beþinci doðuþuna bir buçuk saat, sabah ezanýna kýrk beþ dakika kala babasý elinde kasap býçaðýyla girdi. “Gaspiyan’la evlenecek misin?” diye yeniden sordu. Yeliz, “Hayýr!” diye cevapladý. Bu hayýr yüreðini öyle bir þenlendirdi ki, kendisine dair ne kadar giz ve gerçek varsa bunu bu koca harflerle yazýlmýþ, “HAYIR!” kelimesinin ardýna sakladý.

“Bak,” dedi babasý yumruðunu sýkýp býçaðý göstererekten, “beni istemediðim þeyleri yapmaya zorlama.”
Babasýný boylu boyunca süzdü, “Þu ana kadar hep senin istediklerin oldu; böyle oldum. Þimdi de benim istediðim olsun bakalým!”

Erkek kardeþlerinin yardýmýyla, yere boylu boyunca yatýrdýlar. Odanýn ýþýðý gözünü alýyordu. Kendi yazgýsýný düþündü. Tanrýlara kurban ve adaktý o. Sýrf kadýn olduðu için kaç kere diri diri gömülmüþ ve defalarca, inadýna dirilmiþti. Hükümdarlara cariye vermiþlerdi. Erkeklere fahiþe olmuþtu. Birçok kez daha anasýnýn karnýndayken, babasý erkek çocuk istiyor diye “düþürülmüþtü”. Ve þimdi, evet þimdi boðazýnda bir býçak hafiften sürtünerekten onu “temizlemeye” çalýþýyordu. Kadýnlara reva görülmüþ bir yazgýyý yine kabullendiði için kendi kendine kýzdý bir an. Sýrf bu yüzden binlerce yýl yaþamak istedi.

Az sonra býçak hýzlýca boðazýna sürtülüyor, o çýrpýnýyordu. Kan odanýn zeminine aðýr aðýr yayýlýyordu. Her ne kadar ölmüþ olmanýn hafifliðini temizlenmek sansa da, bir daha ki doðduðunda böyle ölmeyeceði konusunda kendisine söz verdi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yeþil Canavar
Günün Sonuna Yolculuk
Dalgakýran
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþka Keþfi (2)
Uyanýþ
Ütopik Sahiller (2)
Ütopik Sahiller (1)
Ütopik Sahiller (3)
Ölüm Döþeðinde Puslu Aþk Keþfi (1)
Ecstasy

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Seni Düþünmek [Þiir]
Yüzyýllýk Yalnýzlýk [Þiir]
Kan (At) Lý Geceler [Þiir]
Hedef [Þiir]
Mahpus [Þiir]
Iþýk Hýzýný Geçmek Mümkün Mü? [Deneme]
Týrnak Yeme Meseli [Deneme]
Kim Ýçin Din ve Vicdan Özgürlüðü? [Deneme]
Yalnýzlýk [Deneme]
Mutlu Bir Evlilik Ýçin 4 Altýn Kural [Deneme]


Mikail Boz kimdir?

Mikail BOZ

Etkilendiði Yazarlar:
N. Gogol, F. Kafka, J. M. Coetzee, L. F. Celine, M. Proust, A. Camus


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mikail Boz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.