İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Evet, ne anlardı bir zamanlar benim kuşak, feminist meminist denince? Suratsız, makyajsız, marjinal davranan, asla kadınlığını ön plana çıkartmayan ve mutlaka çirkin olan bir kadın. Ben bunun neden böyle olduğunu, ya da olması gerektiğini anlamaya çalıştım hep. Üzülüyordum da. Haklı bulduğum, aynı saflarda bir ki laf etmek istediğim ya da yanında durmak istediğim insanlar asla beni ve benim gibileri aralarına kabul etmezdi. Bu çok itici bir durumdu. O dönemlerde kentsoylu isen, solcu da sayılamazdın. İllâ köy kökenli olacaktın. Halbuki kentsoylu köylüden pekalâ da daha iyi bir solcu olabilirdi. Böyle üzüntüler ve sıkıntılı düşünceler içinde, Türkiye’nin de sıkıntılar ve sancılar çektiği dönemlerden birinde birdenbire bir kadın çıktı ortaya, bir kitapla tüm dünyayı karıştırdı neredeyse. Duygu Asena idi bu kadın ve kitabı da malûm, ‘Kadının Adı Yok’. Hemen alındı ve okundu haliyle, daha ilk satırından bir hayat rehberi olacağı bilinciyle. Duygu Asena bence bir köşe yazarının (kendisi Özal devri çocuğudur, 68 ve 78 kuşaklarını ne tanır ne de anlamaya gayret sarf eder) yazdığı gibi onun kuşağına bir şeyler öğretmedi. Onun kuşağı eğitim konusu vs gibi bazı önemli konularda olmasa bile pek çok başka konuda bize göre daha şanslıydı. Duygu Asena öncelikle bizim kuşağa çok güzel hitap etti. Bize yol gösterici oldu. 68 kuşağını da hareketlendirdi, bizden sonra gelen tüm nesillere de bir şeyler öğretti. Hiç unutmam, bir gün Bab-ı Ali’den bir araba çıkıyordu anayola. Benim önümden geçti yavaşça ve içinde gördüğüm şeyi asla unutmam, hâlâ gözümün önünde. Fotoğraflarından da güzel bir kadın, Duygu Asena arabayı kullanıyor, sağ koltukta bazı dergiler, yüzünde hafif ve onu daha da güzel gösteren zarif bir gülümseme. Konuşmalarına ve hareketlerine de yansıyan zarafeti araba kullanışında da görmüştüm. Kıyafetini bile hatırlıyorum. Kısa bir etek vardı üzerinde, bacakları ne kadar muntazam ve ne kadar biçimli bir vücudu var diye düşünmüş ve hayranlıkla arkasından bakakalmıştım. Duygu Asena bir insanın inandığı yolda neler yapabileceğinin göstergesi oldu benim için hep. Bir feministin illâ ki çirkin, sivri dilli, erkek düşmanı olması gerekmediğini, hatta olmaması gerektiğini öğretti benim kuşağıma. Hatta kadınlığın, kadın olmanın gücünü anlamak, kavramak, bunun bilincine varmak ve bunu doğru kullanmak gerektiğini. Yaptığından pişman olmamayı, erkekist dünyada kendi ayakları üstünde durabilmeyi, kendine bir yaşam kurmayı, sevdiğin şeyleri yine sonsuz bir sevgiyle yapmayı ve bunlara dört elle sarılmayı öğretti benim kuşağıma. Bence yalnızca kadınları değil, erkekleri de eğitti. Aslında toplum içinde her iki cinsiyetin birbirini ezmeden, saygı ve sevgi göstererek yaşamasını öğrenmesinin erkeklerin çok daha hayrına olacağını anlattı. Kadınların öncelikle erkeklerin eğitilmesi gerekliliğini öğrenmesini gösterdi. Anlayan anladı. Duygu Asena bu bedeni ve bu dünyayı bırakıp gittiğinde, bana neler katmıştı diye oturdum düşündüm. O kadar çok şey buldum ki, bugün beni ben yapan pek çok şeyin ardında aslında onun verdiği itici güç varmış. Ne mutlu bana. Tipik bir koç kadını. Pek çok konuda liderlik etti, bildiği yolda yürüdü. Koçlar başı idare eder. Her anlamda. Yüzleri ile de öne çıkar, kendilerini belli ederler. O da yüzünün güzelliğiyle, ifadesiyle ‘ben bir koç kadınıyım’ diye bangır bangır bağırıyordu bence. Gene koçlar ne çekerlerse yüzlerinden ya da kafalarından çekerler. Onu da amansız hastalık kafasından, hem de o güzel beyninden vurdu. Gerçi gitme vakti gelince her şey bahane ama, aslan güneşinin altında aslanlar gibi gitti ve aslanlar gibi uğurlandı Duygu Asena. Yolumuza hep ışık tuttun, hep ışık oldun. Senin de yolun ışık olsun!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |