..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Özyaşamöyküsü başka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eşsiz bir araç. -Philip Guedella
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Soyut > Kerem Yüce




5 Haziran 2008
Firarlara Mühür Bastın  
Kerem Yüce

:AFHB:
Eskimiş,sıvaları dökülmüş bir bina,yamacına sokulup duvarlarına dayanmasını beklediği kepçeler...Rüzgarın çatısına indirdiği o sert darbelerle beklenmedik bir anda yıkılma korkusu.O binada oturuyordun,kendini boşluğa bırakmak için sabırsızlanan o dört katlı binada.Kimbilir kaç ayrılığa kaç sevdaya kulak misafiri,kaçgözyaşına kaç mutluluğa şahit olmuştu ama ne de bir başka sevda benim kadar halini sormuştu.Her gece gelir pencerene bakar sonra sessizce giderdim.Ben sevdanı taşırdım taş duvarlara ve o duvarlar dışarıdan beni içeriden seni dinlerdi.Bilirdim oysa her ne kadar aramızda olsa da dayanamazdı halime.Yatağın duvar kenarındaydı ve o bina bir duvarından diğer duvarına benden duyduklarını fısıldardı,yatağının kenarındaki duvarsa senin kulağına.Bir sabah gelirdin rüyanda sizin evin önüne gelip,seni izlediğimi gördüğünü söylerdin.Sen söylerdin ben anlardım ve her gece o duvarlara gülümseyerek bakardım.
Bir gece tüm ışıklar sönüktü,peşine bir gece bir gece daha.Sevdamı sana taşıyan duvarlar bir kez olsun beni uyarmamıştı,taşınmıştın.Boş odalar beni karşıladığında sen çoktan firarlara mühür basmıştın.Ne bir ses ne bir not,tam iki sene.Hangi baharın kırlarında tomurcuk veren çiçeklerin meltemine kanmıştın,peki ya bu kutup soğukları senden mi kalmıştı?iki senedir her gece ziyaret ettiğim o bina bana o gidişi söylememenin pişmanlığındaydı çünkü gördüğü diğer sevdalar gibi unutacağım kanısındaydı.Yanılmıştı;yanılmasının verdiği azap yüzümle her karşılaştığında daha da artıyordu.Çöküşümün tek tanığıydı ve çöküşüme ortak olmak için can atıyordu.Önce bir rüzgara teslim etti çatısını peşine yanaklarımı okşayan yağmurlarla döktü sıvalarını en sonunda ise ıssızlığını bahane ederek çürüttü pervazlarını.Ben çökerken o da devrilmeye hazır ağaçlar gibi çatırdıyordu artık.Bu son geceydi ve farklı olmalıydı.İlk defa senin bir zamanlar her gün inip çıktığın merdivenleri adımladım.Kapılar sonuna kadar açıktı,odana yönelip yıllarca aşağıdan baktığım pencerenden bu sefer aşağı baktım.Kaldırımlarını arşınladığım kırtasiye,ekmek fırını ve berber ne kadar yakındı.Bir zamanlar yüzünle koyun koyuna uyuyan duvarın kenarına eğilip sırtımı yasladım.Oysa sen rüyaların dışında bir gün olsun aşağıda beklediğimin farkında olmadın ve o vurdumduymazlığınla firarlara mühür bastın.Şimdi iki enkaz adayı,birbirlerini görmekten eskimeyen iki yüz ve duvarlara yaslanmasını bekledikleri kepçeler...Biri çatısını uçurdu diğeri umutlarını,biri sıvalarını döktü diğeri yüzünü ve beraber çürüdüler bu ıssızlıkta.Sen korkarken sevdayı hiçe sayıp firarlara mühür bastın ama o mührün boyası bir ömür kalır parmaklarda.Unuturum kanısıyla çıktığın baharların sonunda yanılgıların ve o yanılgılarının verdiği acıyla kandığın rüzgarın meltem değil kar,boran,fırtına olduğunu anlamışlığın var.Artık çok geç;belki dönüp son bir umutla arayacaksın ama döndüğünde geride enkaz içinde enkaz bulunduğunu duyacaksın...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın soyut kümesinde bulunan diğer yazıları...
Adım İhanet Olmuş Anne

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sağır Duvarlarımsın
Deniz Olsun Tüm Sevdiklerimin Adı
Dört Harften Bakardım Sana
Gölgen Gezinmekte Hala İçimde
Kendi Celladım Oluyorum Seni Düşündükçe
Ayrılık Tüm İstasyonları Tek Tek Dolaşmış
Güneş Olup Dokunma Perdelerime
Bir Güneş Yürümekte
Saf Tutuyordu Oda
Fırıncı Çocuk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İstasyon Hikayeleri [Öykü]
Yaralandığını Zanneden Avcı [Öykü]
Ölümün Getirdiği Mektup [Öykü]
Çok Erken Gittin Yüreğimden [Öykü]
Adını Firar Koydum,istanbul İse Senin Yanında... [Öykü]
Bir Hayallik Boşluk Yok [Öykü]
Avuntudur Bu Yazı Tüm Sevenlere [Öykü]
Aslında Hep Ayrıydık [Öykü]
Seni Sevdiğime de Pişman Olmak İstiyorum Sevgili [Öykü]
Yeni Bir Dille Merhaba [Öykü]


Kerem Yüce kimdir?

Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi. Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular. . . Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el. . . Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez. Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar. Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi. Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir. İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar. Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini. Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi. . . Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde. Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kerem Yüce, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.