Kendi iç meselelerimiz kadar bizi dışımızda yaşanan olaylarda ilgilendirmeli diye düşünüyorum. 10 bin Çinlinin saldırdığı Uygur Türklerini öldürüldüğü iddiaları sonunda yaşananları biliyorsunuz. Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Uygur özerk bölgesinde yaşanan olaylardan söz ediyorum. Burası Doğu Türkistan olarak da adlandırılır. Buralar bizim ata yurdumuzdur. Uzun bir zamandır bu topraklar Çin yönetiminin işgal ve baskısı altındadır. Bu topraklar Çinlilerin işgal ettikleri ve baskı uyguladıkları ilk topraklar da değil ama nedense bir Tibet’ in işgalinden ve dini liderlerine yapılan zulümden söz edilirken Doğu Türkistan’da yaşanan olaylar ve insan hakları ihlali bir türlü dünya gündemine düşmüyor. Yerli basında birkaç program dışında ve gazetelere düşen yazı ve görüşler dışında olaylardan biz bile yeterince haberdar değiliz.

Biz hiçbir ülke halkının hele Çin halkının düşmanı değiliz ama tarih boyunca yaşanan olaylar ve en son yaşanan kıyım bizi bu yazıyı yazmaya itti.

Bilindiği gibi Çin ulusunu inşa etme sürecinde asimile olmayı reddeden Uygur Müslümanlarına, Çin yönetimi tarafından uygulanan işgal ve şiddet politikaları hız kazanmıştı. Bir süredir de “işgücü fazlasını başka memleketlerde çalışmaya yönlendirmek” bahanesiyle Uygur Müslümanları tehcire tabi tutulmaktaydı. Çin’in iç bölgelerine zorunlu olarak gönderilenler ise gittikleri yerlerde baskı ve ayrımcılığa maruz bırakılmaktaydı. Son gelişmeler her ne kadar bölgeyle irtibatın koparılması ve katliamın boyutlarının gizlenmesi için çeşitli yollara başvursa da Çin yönetiminin açıktan bir katliama giriştiğinin göstergesidir.

İnsan hakları karnesi kırık notlarla dolu olan Çin hükümeti kendilerince haklı nedenler öne sürerek gözlerini kırpmadan suçlu olanları idam edeceklerini söylüyor. Yaparlarda yıllar önce masum öğrenci hareketini nasıl bastırdıklarını biliyoruz.

Son yıllarda Sosyalist-Kapitalizm kavramını icat edip kurucularının bile ruhlarını sızlatan Çin devleti dünyanın yeni yayılmacı devleti olarak karşımıza çıkarsa hiç şaşırmamak gerek.

Doğu Türkistan’ da yaşanan olayları sadece kınamak yetmez. Artık Doğu Türkistan halkı ile onların bağımsızlık mücadelelerinin tüm dünyaca tanınması için çalışmalıyız. Üyesi olduğumuz tüm uluslar arası kurum ve kuruluşta Doğu Türkistan gerçeğini dile getirmeli onları desteklemeliyiz. Bu bizim ata yurdumuz da kalan insanlarımıza hem vefa hem de insanlık borcumuz olarak karşımızda durmakta.

Dayan Doğu Türkistan…