..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > M.Nazım Güler




27 Ağustos 2009
Demokratik - Kürt Açılımı Nereye Kadar?  
T.C. tarihinde ilk kez teamülleri altüst edecek olan bu açılım, Kürt sorunu odaklı olduğu için de adına Kürt Açılımı da denebiliyor..

M.Nazım Güler


Türkiye Hükümeti, anlaşılan devletin diğer kurumlarının da onayını almış olarak, demokratik bir açılım başlatmayı önlerine koymuştur. Gerçek içeriği ve sınırı belli olmasa da, bu açılımın, ileri bir adım olduğunu kabul etmek lazımdır.


:CAAD:
DEMOKRATİK- KÜRT AÇILIMI NEREYE KADAR?


Türkiye Hükümeti, anlaşılan devletin diğer kurumlarının da onayını almış olarak, demokratik bir açılım başlatmayı önlerine koymuştur. Gerçek içeriği ve sınırı belli olmasa da, bu açılımın, ileri bir adım olduğunu kabul etmek lazımdır.

T.C. tarihinde ilk kez teamülleri altüst edecek olan bu açılım, Kürt sorunu odaklı olduğu için de adına Kürt Açılımı da denebiliyor.. Kürt ulusu, bir ulus olarak kabul ediliyorsa, artık bunun doğal ve uluslar arası literatürlere göre tanınması gereken tüm hakları tanımak ve teslim etmek lazımdır..

İşin başından itibaren, “tabu” diye bir tek konu kalmamalı ve her şey tartışılabilmelidir ki bu açılım sağlıklı olabilsin.. Yani, Kürtler konusunda, resmi tarih konusunda vb. her alanda herkes, tespitlerini, iddialarını ve önerilerini kamuoyuna özgürce sunabilmelidir artık..

Merkezde olan sorun, Kürt sorunudur. Kürt açılımı nasıl olmalıdır; dağdakiler nasıl indirilebilir ve nasıl topluma entegre edilebilirler?!.

Kürtler bir ulus ise, hakları neler olabilir, nereye kadar olmalıdır?!..
Her şeyden önce, açılım, köklü ve kesin bir çözümü beraberinde getirmelidir.

Barışı getirip, herkesi rahatlatıcı bir demokrasiyi şekillendirebilmelidir…
Kürtleri bir daha başka bir silahlı kalkışmaya mecbur bırakmayacak koşullar ve uygun zemin oluşturabilmelidir..

Halklar arasında yaratılmış suni güvensizliği ortadan kaldıracak ve kendine özgüveni pekiştirecek ve karşılıklı güveni sağlayabilecek bir ortam yaratılmalıdır; öyle ki, Kürtler adına birileri, bağımsızlık ve ayrılmadan söz ettiği zaman bile, hiç kimsenin bundan endişe etmeyeceği, halklar arasındaki karşılıklı güven ve gönüllü birliktelik anlayışının bu söylemlere gülüp geçebildiği bir ortam hedeflenip oluşturulmalıdır.

Herkes, özgürce tezler, anti tezler ortaya atabilmeli, çeşitli sentezler ortaya çıkabilmeli ve halkların özgür iradesine işlerlik sağlanmalıdır..

Sivil insiyatif ve fikir jimnastiği kapsamında herkes, özgür ve serbest öneriler, analizler ileri sürebilmelidir; ta ki, halkların ortak iradesi, ortaklaşa yaşanabilir bir geleceği oluşturabilecek yöntem ve esasları özgürce bulup paylaşabilsin...

Şu ana kadar, kimi formül ve örnekler dillendirildi; Bask, İrlanda, Katalonya vb.. Bunların hiç biri bölgemizdeki coğrafyada değildir ve tıpatıp yapımıza uygun gelemezler; ancak yararlanılabilir ve dersler çıkarılabilinecek dünya örnekleri olarak, incelemek üzere ele alınabilir…

Gariptir ki, kimse Federal Irak Devleti ve Federal Kürdistan örneğini dile getirmiyor; bence en fazla incelenecek ve üzerinde durulacak canlı örnek burası olmalıdır. Korkunun ecele faydası yoktur; ancak yapımıza ve kültürümüze bundan daha uygun örnek de yoktur.. Bu örnek, korkularımızı ve endişelerimizi çokça katlayacak, beraberinde artıları ve kazanımları da içinde barındırıyor..

Nasıl mı? Bir kere T.C.’nin Saddam Irak’ına nazaran, ağır aksak da olsa çok daha yönlü demokratik kurumları ; toplumunda da, kimi demokrasi kültürü ve alışkanlıklarının verdiği hoşgörü ortamı ve deneyimi vardır.. Biz, Federal Irak’tan farklı kimi radikal değişimleri yaratırsak yalnız oraya değil, tüm Ortadoğu’nun çekim alanı ve dünya için bir çağdaş örnek bile olabiliriz.. Çevre ülkeler, bizi hedefleyen ülkeler olmak yerine, demokratik açılımımıza özenmeye çalışan ülkeler olmaya sürükleriz onları.. ABD ve AB ülkeleri bile karşımızda hayretler içinde kalacaktır..

Bunun sonucunda oluşacak gönüllü birliğimizi hiçbir dış güç kaşıyamayacak; aksine herkes, bizimle işbirliği yapabilmek ve dayanışmak için sıraya gireceklerdir.. Çünkü gönüllü birliğimizden kuvvet doğacaktır..

Demokratik-Kürt açılımı, basitten karmaşığa hızlı reformlar ile uç noktaya doğru evrilirken, görsel ve yazılı medya ile halklarımızı, değişime daha kolay ve daha hızlı adapte olabilmeleri için hazırlamada üstün çabalar sarf etmek gerekiyor.. Açılımlar ilerledikçe, değişime alışılacak ve demokratik süreçle halklar, birlikte, gönüllü birlik içinde yaşanabilirliği karşılıklı özümseyeceklerdir.. Bundan dolayı korkmamıza gerek olmadığı kısa zamanda görülecektir..

Kürt ulusunun önünde, iç ve dış dinamiklerin belirlemesiyle veya art niyetli mihrakların dayatmasıyla varacağı en son merhale, (şimdilik korkulan iki seçenek) iki yol olabilir. Bunlar, ya ayrılmayı seçen bir Bağımsız Kürdistan veya birlik içinde kalmayı hedefleyen bir Federal Kürdistan hedefi olabilir...

Olumlu ve iyimser bir bakışla baktığımızda, Bağımsız bir Kürdistan’ı bile, ( bir numaralı komşusu ve en güvenli dostu olunca) kendi yararına çevirecek koşullar yine Türkiye’nin elinde olacaktır. Tarihi geçmişleri, karşılıklı güven ve demokratik komşular olması avantajıyla; stratejik çıkarları ve dostlukları çakışan iki kardeş halk olmak sadece onlara kazanç verecektir. Ancak, bunu iki halk, karşılıklı istese dahi dünyanın konjoktürel durumu buna izin vermez ve her iki halkın hayrına olamayacaktır; en azından görünen yakın süreç içinde bu böyledir. Çünkü Kürdistan sadece Türkiye’de var olan bir sorun değildir.. Dört ülkeyi ve dolayısıyla bütün Ortadoğu’yu ilgilendiren ve bütün dünya devi emperyalist ülkeleri etkileyebilecek bir sorundur.

Korkulabilinecek diğer uç seçenek olabilecek “Federalizm”e gelince; birlikteliğin en kötü ihtimalinin nihai hedefi federalizmdir ve şayet uygun görülürse; karşılıklı bu hedefe gidilecek yolda, her iki halkın aydınları, bilim adamları, siyasetçileri, kendi halklarını buna alıştırmak ve yararını izaha çalışarak onları hazırladığı oranda, sorunsuz, acısız ve hızlı bir şekilde ortak hedefe ulaşılabilecektir. Geçiş, sancısız, barışçıl ve sağlıklı gerçekleşebilecektir..

Karşılıklı güvene daha fazla hizmet edecekse; ortaklaşa devletin adı, T.C. yerine, ”Türk-Kürt Federasyonu” veya “Anadolu Federasyonu” vb. gibi ortak adlar da bulunabilinir... Tabii, halkların özgür iradesinin ortak talebiyle olabilecek bir iştir böyle bir seçim.. Önemli olan halklarımızın huzuru, refahı ve karşılıklı güvenidir; tabelanın önemi tali derecede kalır.. Ortak ülkede, barış içinde varlığını en uzun ömürlü sürdürebilme seçeneğini bulabilmektir asıl olan.. Bunun için:

Nihai şekillenmeyi ortaklaşa tayin etmeğe varıncaya kadar, yapılacak bir sürü açılım ve düzenlemelerle, basitten karmaşığa doğru şunlar yapılabilinir;

-Önce, sosyal ve siyasal yapıyı tıkayan; kitle psikolojisini ölüm ve gözyaşlarıyla darbeleyen, ekonomik krizlere sebep olan silahlar susmalıdır.. Operasyonlar sürerken açılımlar inanırlığını yitirebilir; ayrıca iç ve dış provakasyonlara zemin yaratır. Operasyonlar durmalı, silahlar çift taraflı susmalıdır. Barış için illa bir siyasal muhatap aramak gerekmez; sonuçta temel muhatap Kürt halkı değil midir?

Ayrıca yaramız, bu kadar ortadayken, çare olacak merhemi kimden niçin saklayalım?!.. Dünya alem silahların, Kürt sorunu çözümsüz olduğu için patlıyor olduğunu biliyorsa; başımızı kuma gömüp, silahlı güçlerin siyasi iradesiyle konuşmaktan kaçınmak, ne derece inandırıcı olabilir veya gizlilikle kimleri ne kadar kandırabileceğiz?!. Silahlar susacaksa, onları patlatanlarca susturulabilir ve bu karar da onların/tarafların diyalogu sonucu, karşılıklı onay ile mümkün olabilir. Bu görüşmeler, direkt, dolaylı veya çok da gizli yapılsa bile, dünya alem sonuçta, özünde, iki tarafın görüşmesi sonucu gerçekleşmiş olduğunu biliyor olacaktır; bunun için müneccim olmaları gerekmez. Her ülkede bu veya buna benzer sorunlar yaşanmış ve nasıl çözdükleri bizce de malum olup hiç kimseye sır değildir... Benzer sorunlarını çözen devletlerin tümü büyümüş, küçülmemiştir. Açıklık, en dürüst ve en güven verici olan yoldur..Bir ülkede, savaş da olabilir, barış da; dünyadaki emsalleri nasıl olmuşsa, bizde de şu veya bu şekilde benzer ve bize uygun bir çözüm yolunu bulmalıyız. Biz de dünyalıyız sonuçta; neden çekineceğiz veya kimden saklayacak neyimiz olabilir ki? Her şey açık ve aleni olsun da, kimseye oyun ve tezgâh kurma fırsatı bırakmayalım…

-Hatalar karşılıklı olduğuna göre, “af” yerine, “barış, uzlaşma ve topluma kazandırma kanunu” vb. bir şey çıkarılmalıdır. Silahlı militanlar, bölgenin iç savunmasında ve güvenliğinde bile kullanmayı düşünebiliriz. Sonuçta, bunlar uzlaşma ve barış şartlarını kabul ederek ve devlete güvenerek geleceklerdir; devlet, onları, özel bir eğitimden geçirerek rehabilitasyonlarını da sağlayarak, anladıkları işlerde, kendi halkının hizmetinde istihdam edebilir.. Uygun olmayanlar da ayıklanarak, gerekli ve uygun başka alanlarda istihdamları sağlanabilir.. Adaptasyon gerçekleştirilir..

- Başta anayasa olmak üzere, tüm kanun vb. mevzuatlarda Kürtlerin kimliğini inkâr edici düzenlemeler kaldırılır. Kürt kimliği ve ulusal haklarının statüsü anayasal ve yasal güvenceye kavuşturulabilir. Anayasa ve yasalar etnik, kültür, dil ve din farklılığı önündeki tüm engelleri kaldırıp ülkenin etnik ve kültürel çoğulculuğu benimsenebilir.

-Boşalan köylerin imarı, köylülerin köylerine dönüşlerini sağlamakla birlikte, zarar ve ziyanları karşılanarak, ölmüş olan hayvancılık ve tarımsal ekonomiyi yeniden canlandırmak için, ilgili teşvik ve yardım kanunları düzenlenir..

-Köy koruculuğu dağıtılır ve mensupları, kadrolu olarak, yakılan bölge ormanlarının yeniden oluşturulup, inşasında kullanılabilinir.. Böylece, tahribindyie yer aldığı çevrenin tamirinde de görev almakla bir rehabilitasyondan da geçmiş olurlar..

-Değiştirilen şehir, köy ve mezra adları, zaten hala yerel halk tarafından kullanıla gelen eski adlarıyla yeniden değiştirilerek eski isimlerine kavuşturulur... Her halk, kendi çocuklarına kendi dillerinde istedikleri adları koyabilme özgürlüğüne kavuşturulmalıdır. Gittikçe, yeni koşullara ve yeni ihtiyaçlara karşılık gelecek yeni açılımlarla toplumun önü açılabilmelidir.

-Kürt parti, örgüt, dernek vb. çevreci ve siyasal örgütlenmelerin önü açılarak; bağımsızlık, federasyon, otonomi vb. her türlü yapılanmayı özgürce tartışılabilecek yasal düzenlemeler yapılabilinir. Siyaset ve fikirsel bazda kaldıkça, ortaya atılacak hiçbir düşünce ve ifadeden korkmamak lazımdır; sonuçta düşünce, alternatifleriyle tartışılmaya başlanacaktır.. Fikirler, tartışılarak bizi doğrulara ulaştırabilir ancak..

-Anadiller üzerindeki baskılar ve yasaklar tamamen kaldırılır. Başta Kürtçe olmak üzere tüm dillerin özgür gelişmeleri anayasal güvenceye kavuşturulur. Kürtçe, bir ulus dili olarak ikinci resmi dil olarak kabul edilebilinir. Eğitim dili de olabilmesi için, gereken altyapı aşamalarını gerçekleştirmek için hızlı çalışmalar sağlanılır.. Kürtçe’ nin, Doğu ve Güneydoğu (veya uygun görülürse tarihsel coğrafik adıyla “Kürdistan”) bölgesinde eğitim dil olması sağlanabilinir.

Tarihsel olarak Kürtlerin yaşamış oldukları ve halen de yaşamakta oldukları bölgeye “Kürdistan” denilmesinde hiç bir sakınca olmamalıdır. Kürtler kendi aralarında bu coğrafik adı zaten kullanıyorlar. Bölge oranlamasına göre ortak mecliste temsil hakkını elde etmelerinin yanı sıra, Kürt siyasi partilerinin, ayrıca, bölgede bir Kürt parlamentosu yapısında yer alması, Kürtçenin burada bir ikinci resmi dil olarak kullanmaları sağlanabilinir… ( Bu oluşum, ileri süreçte koşullar el verdiğinde de düşünülebilinir)

Sonuçta buda bir fikir jimnastiği sayılmalıdır; ilgili tarafların etkin ve yetkin şahsiyetleri ve işin uzmanları kendi görüşlerini hizmetimize sunmaya devam edeceklerdir. Bizler de acizane şahsi görüşlerimizi sunmaya çalışıyoruz. Önemli olan silahların susmasının yanı sıra barış ve kardeşliğe en uygun demokratik yapılanmaya kavuşmayı hedeflememizdir.

İster adına Demokratik Açılım, ister Kürt Açılımı diyelim; sonuçta bir değişim cephesi oluşmuştur. Herkese düşen, halklara ve topluma bu süreçte olumlu katkılar sağlayabilmek için ön açıcı rol almak; köstek olup yolu tıkamak yerine, açılıma destek olmalıyız ki, sancısız bir barış ve kardeşlik sürecinde birlikte yol alabilelim…

Süreci baltalayıcı söylem ve eylemlerden kaçınmalıyız. Halklarımızın çektiği acılar artık dinmelidir; iç ve dış koşulların çok elverişli olduğu bu zaman ve ortamı kendi kaprislerimize ve parti çıkarlarına veya egomuzu tatmin için heba etmeyelim. Bu ülke hepimizin ve üzerinde yaşayan halklar, bizim halklarımız; ölen çocuklar bizim değerlerimizdir.

Umarım bu açılım, tüm halklarımız için hayırlara vesile olur. Aralarında karşılıklı güvene, özgür birlikteliğe, barışa, huzura ve kardeşleşmeğe hizmet edecektir..
Açılımlar hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.

M.Nazım GÜLER-24 Ağustos 2009
http://www.mnazim.com/showthread.php?tid=592



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bu Ülkede Barışı İsteyen Var Mıdır?
Hatip Dicle Olayı, Açılıma ve Çözüme Çomak Sokmak Mıdır?
Kocaman Bir Asır Heba Edildi; Neden veya Kimler İçin?
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahşetinin Gerçek Sorumluları Kimlerdir?
Seçimin Sonucu, Halklar Arası Barış ve Diyaloğu Dayatıyor
Bölgemizdeki Elektrik Sorunu, Neden Kesin Bir Çözüme Kavuşamıyor?
Yerel Seçim Dersi, Rojava ve Bdp’ Nin Sonu - 2
4+4+4, Bir Gündem Saptırma Mıdır?
Kürd Sorunu Yoksa; Kürdistan Sorunu Olabilir mi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadece Yazmak, Yazarlık Mıdır?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandır!
Kendi İrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarışı Başlayacaktır!..
Yeni Anayasa, Son Anayasamız Olmayacaktır.
Tarihsel Aşklar ve Sevgi Üzerine
Kürt Sorunu ve Yerel Seçimler
Van Depremi, Sosyal Yaralarımızı Sarabilecek Mi?
Erdoğan: "Ben Kabile Reisi Değilim"
Ev Bir Okuldur; Eğitim, Oradan Başlar!.

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yüreğime Lehimliyorum Seni [Şiir]
Veda Edemem! [Şiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Şiir]
Seni Arıyor Gözlerim [Şiir]
Dağlar Yüreğimi, Bu Dağlar! [Şiir]
Esirin Olmuşum [Şiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Şiir]
Sende Buharlaşmaktayım [Şiir]
Ben, Kendim Olmak İstiyorum. [Şiir]
Zor Kabulleniriz [Şiir]


M.Nazım Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Şiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasındadır. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparım. .

Etkilendiği Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahını almayayım.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.Nazım Güler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.