Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
YILDIZCI KARINCA İLE YEŞİL KERTENKELE Bir zamanlar bir Yıldızcı Karınca varmış. O denli çalışkan bir karıncaymış ki, kış gelmeden bütün yiyeceğini toplar, odun deposunu da ağzına kadar doldururmuş. Yıldızcı karınca gökyüzünü, yıldızları seyretmeyi çok severmiş. Akşam yorgun argın işten geldiğinde yemeğini yer, bahçedeki şezlonguna kurulur yıdızları seyredermiş. Hangi yıldızın nerede olduğunu da bir çoğunun adını da bilirmiş. Zaten bundan ötürü Yıldızcı Karınca derlermiş ona. Bir gün evinin yakınında bir yere Yeşil bir kertenkele taşınmış. Yeşil Kertenkele iri mi iriymiş. Kocaman ağzı, çok daha kocaman da karnı varmış. Çok kibar biri olan Yıldızcı Karınca yeni komşusunu ziyaret etmiş, onu da evine davet etmiş. Ne var ki bu ziyaretten sonra başına gelmedik kalmamış. Yıldızcı karıncanın kilerinin, odun deposunun tıkabasa dolu olduğunu gören Yeşil Kertenkele her gün gelmeye başlamış. Yeşil Kertenkelenin ne karnı doymak biliyormuş ne de azbuz odunla ısıtılması mümkünmüş. Yıldızcı Karınca birgün kilere, odunluğa bakmış, daha kışın en soğuk günleri gelmeden yiyecekler yarıya, odunların ondan da aşağıya düştüğünü görmüş. “Bu gidişle çoluk çocuk kış kıyamette aç kalırız, soğuktan da donarız. Karda kışta nereden yiyecek bulur yeriz, odun bulur ısınırız?” diye kara kara düşünmeye başlamış. Ama Yeşil Kertenkele’nin hiç bir şey umrunda değilmiş. O her gün gelmeye, pişkin pişkin de “Be Yıldızcı, sen konuklarına böyle mi davranırsın. Yiyecek bir şey yok mu bu evde? Hem odun at bakayım şu şömineye” diye diye isteklerini sürdürüyormuş. Yıldızcı rahatsız olmasına rahatsızmış ama, korkuyormuş da. Haydi her şeyi yedi bitirdi, odunları yaktı ısındı. Her şey bitince “Sırayla sizi de yiyeceğim. Eşyalarınızı da yakıp ısınacağım” bile dermiş bunun böylesi. Bir gün sabrı iyice taşmış, kardeşlerine bir haber uçurmuş. “Ağabeylerim, kardeşlerim” demiş “Başımız belada. Durum böyleyken böyle !” Şaşkınlık içinde kalan kardeşler, hemen bir çare düşünmüşler. Yüzlercesi binlercesi bir araya gelip Yıldızcı’yı ve ailesini Yeşil Kertenkele’den kurtarmaya karar vermişler. Karıncalar o akşam topluca pusuya yatmışlar. Bakmışlar ki, Yeşil Kertenkele, şarkılar söyleye söyleye, dans ede ede kapıya dayanmış: “Be Yıldızcı, sen ne biçim ev sahibisin, kapını konuklara kapalı mı tutarsın?” diye bağırmaya başlamış ki, yüzlerce binlerce karınca saldırıp, her biri bir yerinden ısırmaya başlamış. Sonra bir de bakmış ki, Yeşil Kertenkele’nin ısırılacak yeri bile kalmamış. Karınları da tıka basa doyan karıncalar, topluca yıldızları seyretmişler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |