Gelişteki "Merhaba" , Gidişteki "Güle Güle"...
...Bir gelişte ki MERHABA deyişle, bir gidişte ki GÜLE GÜLE kadar kısacık zaman diliminde, soluk alışlarını görmek, yüreğinin atışlarına tanık olmak..
"Kitap okumaktan sıkıldıysanız, belki de okuduğunuz kitapların sizi sıkmasından sıkılmışsınızdır." - Terry Pratchett"
"Kitap okumaktan sıkıldıysanız, belki de okuduğunuz kitapların sizi sıkmasından sıkılmışsınızdır." - Terry Pratchett"
...Bir gelişte ki MERHABA deyişle, bir gidişte ki GÜLE GÜLE kadar kısacık zaman diliminde, soluk alışlarını görmek, yüreğinin atışlarına tanık olmak..
Daha ilk günden ısınmıştım sana,sanki gökyüzüm sen,yağmurlarım sendin,düşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.Denizleri senin için renklendirdim ben,bulutları senin için yakaladım. Sanki en ufak bir rüzgarda savrulacak gibi değildim uykusuzluklarına...
En son gözler uyanıyordu değil mi uykudan? Bazen aklıma gelmiyor değil: “Daha mı erken kalkarım acaba gözlerimi aldırsam?”
Çok soyut bir yazı olduğunu biliyorum. Belkide sadece ben ve sevgilim anlayacak bu yazıyı tam olarak. Fareye dikkat edin okuyucular. Ne aldığını bilerek okuyun
Daha çok penceremden sana uzattığım bembeyaz hayallerime. Su kenarına izinsiz düşen kar tanelerinin ayakta kalma çabası yada diğer bir tabirle suyun soğukluğuna karışmaması için verdiği savaşın içine bırakıyorum kendimi....
hani yaşamak dedikleri...
kanatsız bir uçuş gösterisi..
bütün hız sınırlarını aşabilmek en tepeden dibe doğru..
çakıldığın noktadan yükselen dumanı izlemek..
Sen yoksun aslında. Ama ben hep varmışsın gibi yaşıyorum,sanki bana hep gülüyormuşsun gibi içimi açmayan yalnızlığımı terkediyorum aynalarda. Hayat diyorum sana. Anlamıyorum diyorsun bana....
Doğduğum anın ilk bir saatinden sonra uykuya dalmam,
Bir suçsa,
Ve şimdiye kadar yaşadığım her şey
Gördüğüm bir rüya olamaz mı?
Derinlikler
diz boyu, ama gözler direnmiştir hayata. Hüzün taşır kimileri de .
Gülse
Biliyor musunuz filler günde yalnızca iki saat uyurmuş... Geri kalan yirmi iki saatte insanları uyandırmalarına ne dersiniz?? Yoksa biz mi fil olsak...
Çıkmak ben de istiyorum ama kırmızı başlıklı kıza elmayı yediren kötü büyücü beni de feleğin çemberinden geçireceğim diye kandırdı ve bu kuyuya attı “ demiş.
Halının üzerinde bir mavi boncuk... Ne kadar faklı yüzleri var... Yaşadıklarına, yaşadıklarımıza bakarken gördüğün yüz onların tek açıklaması mı?...
Fikret Başkaya