Yine Geç Kaldım...
Yine geç kalmışım...Hep böyle yaparım zaten...Vaktinde hazırlanamam hayata, hep yanlış zamanda yanlış yerde olurum.
"Her yeni gün, tıpkı 1 Mayıs gibi, emekle örülmüş umutların ve yeniden başlamanın sessiz şiiridir."
"Her yeni gün, tıpkı 1 Mayıs gibi, emekle örülmüş umutların ve yeniden başlamanın sessiz şiiridir."
Yine geç kalmışım...Hep böyle yaparım zaten...Vaktinde hazırlanamam hayata, hep yanlış zamanda yanlış yerde olurum.
Bir umutsuz elem kaplamış, karanlık şehrin caddelere saplanan yüreğini. Bulut bulut olmuş, dağlanmış beton-arme vicdanlarda. Tükenmek üzere, tükenmeyi tüketmeden!
son söz hölderlinden:”hiç bir şey insan kadar yükselemez ve onun kadar alçalamaz..”
Her gün biraz daha uzaklaşıyor ve biraz daha yaklaşıyorsun kurtuluşa. Her gün biraz daha ayrılıyor ve biraz daha kavuşuyoruz aşkım. Unut ayrılığı, unut kayboluşu. Geçecek, de; geçmeli, de. Zaman, atın yelelerinde savrulup geçmeli hızla...
“Her sabah aynı adamla uyanmak nasıl bir duygu? Tek düze mi? Keyifli mi? Yoksa güvenli mi? Tek düzelikten de keyif alınabilir mi? “
O an anladım; geride kalmak, yoksullaşmak, kaybetmek kavramlarının üzerimde ne kadar iyi durduğunu...
Sen hiç ateşböceği gördün mü? sorularının dönüp dolaştığı zamanlar ama ben daha henüz kaz hikayesini duymamışım. İlk öpücük manzaraları ancak ama ancak film sahnelerinde canlanıyor benim için.
Mutluluk aranıp da bulunmaz, kendiliğinden de gelip bizi bulmaz. Mutlu olmak için kişinin samimi ve ciddi bir uğraş sergilemesi gerekir.
Her şeyin bu derece tekdüzeliği onun gölgelere hayranlığını daha da pekiştiriyordu. Hayat güzeldi artık onun için.
Gök gözlerini arıyorum, sımsıcak bedenini, derin soluklarını. Gözlerimi açtığımda seni yanımda bulmalıyım. Üşüten gecelerde güneş gibi ısıtmalısın ruhumu. Oysa soğuğum. Güneşsiz kaldık sevgili… Sen soğuk gece vakitlerinde koğuştaki 22 kişiyle uyurke
silebilirim hiç iz bırakmadan bir gölgeyi. Ama ona yapmadım hiç.
Karanlıklarda çaresiz olduğunu hissetmek acıttı beni hep , oysa o hiç hissetmedi. Sokakta yürürken bile çaresiz adımlarını gördüm bazen, acı çeken kıvranan dostum. İçinde öyle fırtınalar
sonsuz zannettiğim ama ansızın son bulan yolculuğum; sana... sonkez
Bir tek kalemim elimde, yazıyorum. Okursan; sana...
Senin şehrini unuttum diye, başka şehirlere göçmedim ben.
Başka dağların yamaçları, başka denizlerin derinliği sen kadar uzak kaldı bana.
Gözlerimi sakınırken uçurumların maviliğinden, zifiri karanlıklarda sen diye boğulmaktı beni mutlu kılan…
Acı çekti diyenlere inat, acı çekmedim ben…
Şükür ettim
şeytanın aklımı en çok avuçladuğı saatlerdeyim yine..
ya sabır la havle vela kuvvete...
neyse...
çizgini çek hadi üstüme ...
susayım.....