On Dokuz Dönüm Yalnızlık
Her nefeste kaburgalarım kalbimi sıkıştırıp eziyor. Gerçekten unutmuş olabilir misin beni? Yoksa bilerek mi hatırlamıyorsun?
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
Her nefeste kaburgalarım kalbimi sıkıştırıp eziyor. Gerçekten unutmuş olabilir misin beni? Yoksa bilerek mi hatırlamıyorsun?
Burada amacım mektubun onemini hatırlatmak vede ona ornek olsun diye yazmıs oldugum mektubu paylasma...
Aşkları yaşamak her zaman çok kolaydır ama o aşkları sonsuza kadar taşıyabilecek bir kalbe sahip olmak her zaman göründüğü kadar kolay olmaz.
İlk bakışta bunca şaşkın ve sakar olabilir mi bir insan? Seni ilk gördüğümde yüzündeki sıra dışı tebessüme, parıltıya takıldı ayaklarım; bir sakarlık yaptım işte, kendimi yere düşürdüm… Yıllar geldi geçti önümden bir kervan misali, yeri böylesi özlemedi dizlerim!
Yine de gülümsüyordu. Yine de gülüyordu karşısında gitmesini talep edene...
AŞK, bazen çok güçlü bazen zayıf, bazen güneş gibi bazen mum ışığı gibi aydınlatan ama hiçbir zaman sönmeyen bir ışık hayatımızda...
Sen de benim nadidem, eşsiz, biricik gülümsün, bir tanem. Seni böyle uzaklardan seveceğim. Erişemeyeceğim uzaklıklardan uzanıp,öpmeye çalışacağım, düşsem bile... Şarkımızı mırıldanacağım uzaklardan.. Ben böyle yanmayı, yanarak uslanmayı seviyorum. Böylece
Her bir martı ona yok olan umudunu getirdi,çıkaramadığı sesini,konuşamadığı cümlelerini ve az evvel kıyıda bıraktığı bir çırpıda silinen yaşanmışlıklarını.
Sahiden...
İnsanın hangi pişmanlığı geçmez, hatta gün geçtikçe artar?
Yaşadıklarınınki mi, yoksa yaşayamadıklarınınki mi?
Bir erkek ve bir kadın…
Nedir onları bir arada tutan, nedir onları hem bu kadar zıt, hem de birbirine bağlı kılan…
Aşk duyarlılık gerektirmez mi?
Bazılarımız AŞKI pazarlık konusu olarak tartıstıklarını cok isittim,oysa AŞK hic bir zaman boyle bir konuya muhatap degildir,edilmemelidir de,iste buna istinaden bu yazıyı yazma ihtiyacını duydum..
İnsanların kendi hayalinde yaratıp taptığı ilk tanrının,dişi olmasından çok daha ilginci,onun aynı zamanda AŞK ve SAVAŞ tanrısı da olması değil mi.Kim bilir belki de aşk,bir büyük teslimiyet,teslim oluş ve teslim alışı,olmazsa olmaz kılmış,insanın “kendi” ne dair en büyük savaştır.Ancak Burada vurgulamamız gereken,yazının bulunuşundan binlerce yıl önce insanın ilk
Sevda bahçemiz gönlümüz, sevda pınarımız yüreğimizdi..Sevdalar ülkesinin göklerinde, ipek kanatlı sevgi melekleriydik biz...
Bir masaldı bizim sevdamız....
Şebnem İşigüzel