. Ve gözlerini kapat eteğinde Fıratın. Ruhunu güneşe emanet ederek dinle. Güneş yaksın, yürek kavrulsun, kulak görev üzere Evet şimdi dinle Fıratın her zerresini. Haykırışlarını duyarsın ehl-i sünnetin. Hüseyin, Hüseyinlerini duyarsın ve dahi Zeynebin.

Gece yorgun, devrildi üstüme. Devrik tümcelerim geldi peşi sıra. Devrik tümcelerimle beraber ben de devrildim sessizce. Şimdi sen de bunu yalnızca oku ve düşün. Sakın ses çıkarma bana. Ben susmayı biliyorsam; artık sen de öğren ve yalnızca işine bak; yapabilirsen…

Onun kisvesine bürünememenin kasveti çöktü gönlüme; omuzlarım biraz daha eğildi. Fakat o da ne? "La Tahzen!" dedi gönlüm ve gözyaşlarım ona eşlik etti. Kısa(!) bir müddet sussa da yüreğim, artık dirilmişti...

Eriyorum...

Anka’nın kanadının sıcaklığında sabahladım bugün. Hayal dünyamın sonu gelmez girdaplarında koşmaktan bitkin düşmüş bir halde; Kaf Dağına sırtımı yaslayarak…

Sanırım kalemim bana küstü...

Üç noktalarım... Leyla'nın gerdanı diye tasvir edebileceğim temiz ve süt beyazı kağıdımın üzerinde gösterişli bir beşi bir yerde gibi süzülüyorlar...

Sermayesi su olanın, zikri duruluk oluyor. Hep onu hatırlatacak bir yol buluyor ve oracıkta sızıp kalıyor yorgun ruhum...

Sevgiliyle buluşurcasına heyecanla ve bir titreyişle alnım secdeye konmadan önce dünyaya sevda vardı içimde. oysa şimdi ben Ali gibi aşık, Fatıma gibi sadık sana.

Ey toprak! Zatında kendimi buldum bu gece. Kucakla beni, ayır hece hece...

Nurullah Genç'in Yağmur isimli güzel şiirinin büyük etkisiyle kaleme alınmış mektup tadında bir deneyiş...