Buluş (Ma) - 2
Çıkarıp attık şaşkınlığımızı üzerimizden.Nasıl da sürpriz olmaktan çıktık birden!Sanki birbirimizi olduğumuz yerlere zaten biz bırakmışız da,bir gün gelip bulacağımızdan eminmişiz gibi..
"Bir yazarın çileli hayatı: Ya eserleri anlaşılmaz, ya da anlaşılır ama kimse okumaz." - Umberto Eco (muhtemelen)"
"Bir yazarın çileli hayatı: Ya eserleri anlaşılmaz, ya da anlaşılır ama kimse okumaz." - Umberto Eco (muhtemelen)"
Çıkarıp attık şaşkınlığımızı üzerimizden.Nasıl da sürpriz olmaktan çıktık birden!Sanki birbirimizi olduğumuz yerlere zaten biz bırakmışız da,bir gün gelip bulacağımızdan eminmişiz gibi..
Şiir yoruldu!
Şimdi saçlarının kokusu yok düşlerimde, paramparça etti beni kimsesizliğime sarıldığım sahilde sensizliği getiren denizin rüzgarı…
Ve titreyen yalnız sesim değil artık!
Kış çok sert geçti!
“Özlediğim...! ” diye haykırırsın rüzgarlara verip sesini. Duyar da belki yüzünü sana çevirir diye. Nafile olduğunu bilsen de sesini rüzgara emanet edip usanmadan seslenirsin. “Özlediğim...!”
Okul sıralarında aşık olan, en iyi arkadaşı tarafından ihanete uğrayan kişinin hikayesi...
Seni seviyorumda çok gizli zarfını yakalamakmış seni sevmek.
“ Farklı açılardan aynı şeye bakmanın diğer adıymış ZAMAN”
Olgular ve kavramlar netleşmiyor bu karanlıkta, kimi zaman yalancı bir dost yüzüyle bakıyorum aydınlığıma karanlık odalardan, ben gecelerime kurban ediliyorum celladım ZAMAN
Hani deniz gözlündüm senin? Hırçın dalgalar dövüyor kıyılarımı...Gittin gideli durulmadı bu sular...Buz tutmuş minik bir göl serinliği süzülüyor dudaklarıma. Hani kıyamazdın bana? Oltanın ucuna takılmış bir balık misali sallanıyorum sensizliğin boşluğunda
Umutsuz bir bekleyişti benim ki.Umut hep vardı aslında ama gün geçtikçe mutsuzluk kök saldı...
Zaman kendini kovaladı. Mevsimler geldi çattı. İklimlerin dengesi bozuldu. Yazları bile üşür oldum. Hoş, gidişinden sonra hep üşüdümya.
Kadın o kadar naif (kırılgan, kolay incinen…) ki; güzel koku ve Arapçası 'salat' olup, çoğulu 'salavat' anlamına gelen “namaz” mefhumu arasında zikredilmiş…
Şimdi durup yüreğime sorduğumda tüm bunları bilseydin yinede atarmıydın o son adımı diye bırakın cevabı sesimin yankısını bile duyamamaktayım; ama adını aşk koydum bu oyunun bir sonraki adımın bana nelere malolacağını peşin bir hükümmüş gibi çakıp alnıma, aldanıyorum birkez daha bu masala...
Gözleri parkın girişinde, düşünceleri çıkmaz sokaklarda dolaşırken, serseri kurşun gibiydi yolunu bulamayan.
Seni beklerken nice deli nehirler doğurdum ben...Sensiz nice sabahları katlettim ben...Sen sandığım yıllar devrildi üzerime...Yanıldım...Kanatıldım....Seni beklerken....Nice kelimeleri susturdum ben...Büyüdüm seni beklerken...Irmaklardan süzdüm geçmisimi...Sonra vurdum alnımdan tüm sözcüklerimi....Uykusuzluğumu uyandırdım kaç kez.. Kaç kez sen sandım “mimsiz karanlığı...Senin gülüşlerin diye kaç kez karların üzerine serdim ateşimi..Üşüdüm...Üşüdüm...Kaç kez sorgulandım Filistin sorgularında...