Elveda
Kendimi uçsuz bucaksız bir yalnızlığın içinde hissettiğim ve yolların çıkmaz olduğunu düşündüğüm bir zamandı.
Kendimi uçsuz bucaksız bir yalnızlığın içinde hissettiğim ve yolların çıkmaz olduğunu düşündüğüm bir zamandı.
Seni seviyorum ama ....... diye başlayan konuşmayı unutmam mümkün mü? O AMA her şeyin sonuydu , gittin ve şimdi başka biri var hayatında. Aşkımız o güller gibi soldu. Ama ben senden kalan o güllerden bir tane sakladım , hep saklayacağım. O gül bana aşkın ne boş, acı veren
Yumdu gözlerini şehir,
bir damlaya, ağlamaya
yüreği temizleyecek,
enkazı dağıtacak fırtınaya sonra.
Her insanın bir parça yalnızlığı vardır. Herkesler bunu göremez. O herkeslere de acır.
umutlarımdın, ufkumdun, şafağımdın her karanlığın arkasından.şimdiyse gece gibisin...yalnız kaldığımdatek düşündüğüm, hem korkup hem muhtaç olduğumm.
meğer ne kadar da küçükmüşüz o sonsuzlukta ne kadar da çaresizmişiz yaşamda bir ömür boyu sevgiye
Böyle olurmuş bazen haddini bilmeksizliğin bildirgeçlere yüklediğimiz bizden olan
kelimelerle oynadıklarımız.Onlarda bir gün gerçeğin ışığına yakalanır gözlerine far tutulmuş tavşanlar gibi.Memleketimin asıl mevsimi; düşen yapraklar gibi aheste aheste geliyor.Kış....
İnanmıyor musun?Gelmiş işte,bak penceresinden el sallıyor demek ki kontörü yok haber veremedi o yüzden cama gelmemi beklemiş;canım benim ne kadar zayıflamış buradan belli oluyor.Halbuki çok iyi bakıyorum kendime,beni merak etme diyordu hep.Benimde en çok yakıştırdığım pembe tişörtünü giyinmiş üstüne.
Her dalında çiçekler açan bir bahar olamadım ömrünün son deminde affet… Lakin yüreğin yüreğime değdiğinde duyamadığın sessiz çığlıklarım karışırdı geceye, hiç bilmedin. Nefesin saçlarıma değdiğinde rüzgarlı bir Eylül gününde buldum kendimi. Gözlerimi çaldı yağmurlar, ufka bakan kirpiklerimden özlemler akıttım sana doğru. Sevdalı bir mektup olup savruldum, ümitsiz bir
Yitik yaşarım eğer sensizde yaşarsam. Tutunurum müziğin acılarınla savaşanlarına. Boşluğun kendinden habersiz yolculuğuna tutmuşum ışığını vuran cennetine, yoksullara selam veririm isyan eden hayatlarında ve ne olur onları ’da tanı ve karış yazarların bize öğrettiği şiirlere.
Dediği gibiydi aslında; "Sadece 'sevilmek' harekete geçiriyordu donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalpti her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalıydı bir insani. Sevdiği kadar sevilmekti zaten bir acının yara bandı."
Belki aşkı utandıramadık ama kendi adıma ispatladım: “seni çok seveceğimi ve asla unutmayacağımı…”
Ben seni unutmak için sevmedim. Şimdi sessizce yaşamalıyım seni. Son kelimelerini suskunluğuna ilmekleyip " gitmeliyim, mecburum" diyorsun. Ne diyebilirim ki haklısın. Yokluğunda da severim seni. Sana söz sevdiğim; seni sensizlikte bile seveceğim.. Bir dakika önce yürüdüğüm yollarda senin ayak izininde karşılaşma ihtimalinde sevdim seni. Unutmadan sana bir teşekkür
Kim hiç balık olmayan bir gölde avlanmak ister? Kim bir su içmek uğruna dudaklarını katleder? Söyle dürüstlükten, adaletten, samimiyetten söz eden. Kim bir çöl olma sevdasıyla yüreğine kaktüs diker.