Kara Yağmur
Nazan Beki̇roğlu Kalemi̇nden Yüreği̇mi̇zdeki̇ Çeli̇şki̇lere Güzel Bi̇r Öykü Dökmüş Paylaşmak İstedi̇m...
Nazan Beki̇roğlu Kalemi̇nden Yüreği̇mi̇zdeki̇ Çeli̇şki̇lere Güzel Bi̇r Öykü Dökmüş Paylaşmak İstedi̇m...
Duvarlara vurdum, düşüncelerimi... Haykırdım içimsizliğimi...
Bakmadın, duymadın, anlayamadın beni...
tahir ile zühre meselesi bu. anlayacaksın, kalışının hududi baklışına secde edecek sevda...
Yeşil gözlerinde kaybolduğun zaman, nice ihaneti koynunda unuttuğun hazan, burada bir yerde olmalı...
Sensiz hayat nasıl yaşanır bir ben bilirim. Bir ben bilirim o acı çığlıklarla dolu hayatın ağır ağır geçişini.
Ben seni sadece kendime yakın hissettiğim için, acılarım acılarına benzediğin için sevdim....Ben sadece öznesi “ senin olduğun cümlelerin yüklemi..Ben sadece sırtına yüklenmiş acıları kendi yüreğinde taşımayı onur sayacak adamın gözyaşına sirayet etmiş solgun resmi....Belki de yüreğindeki mutluluğun ayak uçlarında umutsuzlukla savaşındaki kazanmaya en yakın duran sevginin tek galibiyeti..Olmadı...Kazanamadık;
Sevgiden kaçılmaz, eninde sonunda gönül kapınızı çalacak ve mutlaka kendini hissettirecektir. Belli bir zamanı da yoktur ayrıca, ne zaman ve nerede karşılaşacağınızı bilemezsiniz..
Hapsedilmiş ruhların en özgür anı yaşanıyor. Geçmişle gelecek arasında sıkışmış bütün benliklerin mutluluk nidaları duyduğum.
Efkârlandıkça, dağılan acıların ne menem bir şey olduğunu ilk kez görüyor gözlerimiz. Çalan şarkılar ağlatmıyor bu gece. Gürültü dedikleri; birer beyaz bulut...
Gelin tacımdan önce papatyalar süslemeli kestaneye çalan kızıl saçlarımı
İçimizdeki boşluğu hüzünlerle doldurur sonbahar… Dallarımızdaki son diri yaprakları da döker sert esen rüzgâr… Toprak kokar kınalı ellerimiz… Gözlerden süzülen son damla yaş yerçekimine direnemeyerek çatlamış toprağa düşer upuzunca… Hayata dair gerçekler geçer gözlerimizin önünden. Ömrün de ilkbaharı, yazı, hazanı ve kışı var elbet… Dağların yamaçlarından esen rüzgârlar
Zaman getirmişti farklı saniyeleri gözlerimize bakarken farkedemiyorduk belkide ama...
özgürlük bir kuş gibidir her daim yükseklerde uçmak ister.aşk sınırları yıkmaktır, sınırları yıkıp sonsuzluğa gitmektir.işte tam bu esnada kesişir aşk ile özgürlüğün yolları. işte tam bu esnada çarpışırlar.kimi zaman yere çakılırlar kimi zaman sonzuza uçup giderler.
Hep, yorumlar üzerine yapıcı çalışmalar. Tekrar üzerine tekrar. Yok olmaya yüz tutmuş bir çiçeği, dik dursun diye boynunu iple bağlamak. İşte bunların hepsi, unutulmuş, alışkın sevgiler. Oysa çoktan ölmüş, beni gömün diye haykıran bedenlerin sevgileri.
Şu anda yazılmış birşey.O yüzden çok nitelikli ya da derinlik sahibi değil.
Göğsümüzden içeri sızan o garip duygunun adını koymaktan ödümüz patlar olsa da yinede istedik…
Gitmek
Yarını olmayan o sonsuz ülkeye kanat çırpmak bir başına…
Sonsuz sevgiyi ve sonsuz sevgiliyi aramak..
Demlenmiş duygularım, belki yine uyanırım... Çakılırım en derin boşluğuma, belkide acı tebessümle aynada suretimi izlerken yine yanılırım.
Uyu...
Aşk sizi esir alacak kadar güçlüdür. Duygularınız, dudağınızdan dökülecek sözleriniz, davranışlarınız artık sizin değil onun kontrolü altındadır. Yani Aşkın...Aşık olunca aptallaşır, çocuklaşır, hassas ve kırılgan bir hale gelirsiniz.