Ben Mizanda Hazana Razıyım
Sana varışımda ya hazan ya mizan dersek, ben mizanda hazana razıyım sevdiğim...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Sana varışımda ya hazan ya mizan dersek, ben mizanda hazana razıyım sevdiğim...
Hep hayatımın bir köşesinde durup beni bekleyen bir kara kedi olacaksın. Bütün aşklarımla aramı açan bir kara kedi…
Ağlayan kadınsın sen, /Güldüğünde../ve biriken yağmurla teninde../Avuçlarıma bıraktığın su, /Kenarsız../Kırlangıç kaçıran gecede../Daha soyunuk bir düşle, /Daha giyinik...
Kapatırken gözlerini ölüme sessiz ve kabullenmiş üç
damla yaş indi tenden toprağa.Toprakta üç damla, üç
ayak izi geçmişini yalana kaptırmış adamdan arta
kalan.Yaptığı hiçbirşeyden sorumlu tutamazdı hayat onu
çünkü yok saymıştı doğduğu ilk gün gözlerin
“ Artık aşk pek tutulmuyor. O’nu ozanlar öldürdü. O kadar çok aşktan bahsettiler ki, artık kimse inanmıyor.”
Sahiplerinin sahte eğlencelerini dilleri dışarıda izleyen evcil köpeklerle farkımızı düşünüyorum. Onursuz bir hayatın piyonları, utanma duygusu körelmiş canlı birer kukla..
Seninle sevgiyi arkadaşlık, dostlukla
destekleyerek yaşamak isterken,
gücümüz ne yazık ki
aşka dayanamadı mı sevgili ?
Sen geldiğinde takvimler cemreleri yeni geçmişti. Çiğdemler karlı tepelerin alacasında yeni yeni sararmaya başlamıştı. Kış bitsin artık, pılını, pırtısını toplayım gitsin istiyordum. Çok yalnızdım, çok yorgun ve hatta umutsuzdum. Dallar göversin, ateş
Yasaları çürüten ya-sa'lardır herşeyi mahveden? Aşkı ya ile sa'nın arasına korku yazar. "Beni seviyor" sözünde nasıl bir umut varsa, "Ya sevmiyor sa?" nın sonunda da endişe ve vazgeçiş bitiriyor başlamamışları.
Bir bayanın bayansal yazılar yazması kadar kolay bir hadise yok, aşkı tanımlarken, aşkı özelleyip kendi aşkımızı anlatırken, erkek arkadaşımızın ya da eşimizin tavırlarını bayan bayana çekiştirirken sorun yok pek rahatızdır maşallah..!
Oysa diye başlıyorsa bir yazı, bilmek gerekir ki içinde yaşanan olayların, üzülen ve yanan bir yüreğin, küllenmiş bir sevdanın izleri vardır. Dökülen göz yaşlarının akıp gitmek için kendine yeni bir yol aradığı günlerdir.
Oysa neler yapılmazdı ki yaşan
Alman edebiayatında sevgi, hoşgörü ve insan hakları üzerine bir deneme.
Aşka tutulmaya görün...Hele de kavuşamazsanız sevdiğinize...
Zindanda su damlacıklarının sesinin işkencesi gibidir her an...
Tıpkı bir minyatür sanatçısı misali kelimelerimle donmuş anların tasvirlerini yapardım. Gözlerim anları donuklaştırır ve sonra kelimelerim anların gölgelerini nakşederdi mat bir kağıt yaprağına.