Özlüyorum Aşktakal
Sahiplerinin sahte eğlencelerini dilleri dışarıda izleyen evcil köpeklerle farkımızı düşünüyorum. Onursuz bir hayatın piyonları, utanma duygusu körelmiş canlı birer kukla..
"Bugün Pazartesi mi? Tanrım, henüz cuma gününden kurtulamamıştım ki." - Dorothy Parker (kurgusal)"
"Bugün Pazartesi mi? Tanrım, henüz cuma gününden kurtulamamıştım ki." - Dorothy Parker (kurgusal)"
Sahiplerinin sahte eğlencelerini dilleri dışarıda izleyen evcil köpeklerle farkımızı düşünüyorum. Onursuz bir hayatın piyonları, utanma duygusu körelmiş canlı birer kukla..
Tıpkı bir minyatür sanatçısı misali kelimelerimle donmuş anların tasvirlerini yapardım. Gözlerim anları donuklaştırır ve sonra kelimelerim anların gölgelerini nakşederdi mat bir kağıt yaprağına.
Kapatırken gözlerini ölüme sessiz ve kabullenmiş üç
damla yaş indi tenden toprağa.Toprakta üç damla, üç
ayak izi geçmişini yalana kaptırmış adamdan arta
kalan.Yaptığı hiçbirşeyden sorumlu tutamazdı hayat onu
çünkü yok saymıştı doğduğu ilk gün gözlerin
Alman edebiayatında sevgi, hoşgörü ve insan hakları üzerine bir deneme.
... işte böyle olmalı sevgi aşk... aynı olmadan bir olmayı sağlayan huzuru içinde hissetmeli...
ben siyahın en şehvetli halinde iken kırmızının en karanlık tonajında gözyaşlarımla yıkadım tüm ruhumu...
ben bir parça kırmız ve bir parça siyahla bir tutku yarattım...
Yasaları çürüten ya-sa'lardır herşeyi mahveden? Aşkı ya ile sa'nın arasına korku yazar. "Beni seviyor" sözünde nasıl bir umut varsa, "Ya sevmiyor sa?" nın sonunda da endişe ve vazgeçiş bitiriyor başlamamışları.
Hafta sonu ise; Gittiğimiz Sakarya’da Büyükşehir Belediyesi Türk Müziği topluluğu koro şefi Dr. Ferdi Koç eşliğinde hüzzam makamında bir şarkı. Bu şarkının sözlerini anlamama rağmen beni alıp götürüyor derinlere. Yıldırım Bekçi – ‘’Özlediğim Şarkısın’’ kulaklarımda.
biliyorum aslında asla söyleyemeyeğimi , ama belki biraz cesaret getirir diye de arada fısıldıyorum gönlüme söyle artık diye...
Oysa diye başlıyorsa bir yazı, bilmek gerekir ki içinde yaşanan olayların, üzülen ve yanan bir yüreğin, küllenmiş bir sevdanın izleri vardır. Dökülen göz yaşlarının akıp gitmek için kendine yeni bir yol aradığı günlerdir.
Oysa neler yapılmazdı ki yaşan
“ Artık aşk pek tutulmuyor. O’nu ozanlar öldürdü. O kadar çok aşktan bahsettiler ki, artık kimse inanmıyor.”
Ağlayan kadınsın sen, /Güldüğünde../ve biriken yağmurla teninde../Avuçlarıma bıraktığın su, /Kenarsız../Kırlangıç kaçıran gecede../Daha soyunuk bir düşle, /Daha giyinik...
Seninle sevgiyi arkadaşlık, dostlukla
destekleyerek yaşamak isterken,
gücümüz ne yazık ki
aşka dayanamadı mı sevgili ?
Sen geldiğinde takvimler cemreleri yeni geçmişti. Çiğdemler karlı tepelerin alacasında yeni yeni sararmaya başlamıştı. Kış bitsin artık, pılını, pırtısını toplayım gitsin istiyordum. Çok yalnızdım, çok yorgun ve hatta umutsuzdum. Dallar göversin, ateş
Aşka tutulmaya görün...Hele de kavuşamazsanız sevdiğinize...
Zindanda su damlacıklarının sesinin işkencesi gibidir her an...
Falih Rıfkı Atay