Son Veda
Vuslatı yaşamadı hiç bir gecenin bitiminde bu gönül... Sadece özlemi sevdi, hasreti yudumladı, aşkı tek kişilik yaşadı...
Ve sonunda vuslatın olmadığı özleme son veda busesini verdi.
"Gelecek, sadece bugünü dünden daha çok erteleyebilenlerin hakkıdır." - Oscar Wilde"
"Gelecek, sadece bugünü dünden daha çok erteleyebilenlerin hakkıdır." - Oscar Wilde"
Vuslatı yaşamadı hiç bir gecenin bitiminde bu gönül... Sadece özlemi sevdi, hasreti yudumladı, aşkı tek kişilik yaşadı...
Ve sonunda vuslatın olmadığı özleme son veda busesini verdi.
gitmeseydide olur muydu aynı şey acaba?
Mecali kalmadı kalemimin.Nasıl yazarım gidişini?
Puslu camlar gibi görüyor gözlerim.Hani nerelerdesin benim gökyüzüm???
Aşkın orta yerindeki "şın" düştü kaderime . Gafletler içerisindeyim.Muamma hallerimle masumiyetime gizlendim. Safiyetler içerisinde olan naif yüreğin geldi aklıma ......
Kendimizi yasak aşklara alıştırmaya başlamış. Daha da ötesi onları sahiplenip evlatlarımız gibi kalplere zincirlemeyi ve sımsıkı kelepçelemeyi de unutmamışız.
İstanbul bu kadar darmıydı.Dünya bu kadar küçük. Oysaki senelerdir bildigim şehir bu değildi benim.Mavisine hasret kaldığım beldem.Şehrimde bu kadar yağmur yağmazdı.Sensizlik bu kadar koymazdı bana.
...Bir gün daha erişiyor karanlığa, saat nerede ise beş. Şimdi böyle mi olmalıydım, yalnız mı kalmalıydım, çaresiz mi olmalıydım? / Seni anlayamadıysam, / Sen anlatmadın! Anlatamadın! ANLATMADIN!
Kırık dökük duygularımın cenderesinde bunalmış ruhumla tüm pişmanlığımın prangaları içinde günahkar ellerimi kaldırıyor kırılmış kalbimle huzurunda sımsıkı sarıldığım dua köprüleriyle gecelerime dilşad oluyorum.
...Bir varmış bir yokmuşlar uçuşuyordu bahçede. Asırlar kadar uzaktık birbirimize, masallar kadar yapmacıktı içinde bulunduğumuz durum. Biri küçük, diğeri kocaman iki kağıttan bedendik tahta banklar üzerinde. Rüzgar uçuruyordu saçlarımızı, saçlarımız birbirine değemiyordu ama bir türlü.
...
Sonra yalnızlık gitti, ben kendi düşüncelerimin cesetleri ile
Şimdi durdurulamaz olanın en ayrıntılı tasvirlerinde zamana terkediliyor hayal ötesi yalnızlıklarım. Ve durup dinlenmeden ,koşup düşmeden nasılda çoğalıyor umutlarım....
canımdan çok sevdiğim ama erişmesi zor olan aşkıma olan duygularım bunlar.
...O çocuk bedenin içinde nice ruhsal acılarla kıvranan kadının güvensizliklerini, nevrozlarını, isteri krizlerini, hayallerini, sevgi kırıntılarını, kederini, sonbaharını görebiliyor muydun? Yoksa senin yetişkin bedeninin içindeki çocuk ruhun bunlardan kaçıp kurtulmak için benim sadece çocuk bedenime mi sarılmıştı?...
Önce inkar edersin,hayır dersin sonra kabullenme başlar,Tanrı’ya inanmadığına lanet eder, bunların hiç olmamış olmasını istersin..Artık çok geç der bir taraftan kalbin diğer taraftan bu işin kimyasını bozacak yollar arar aklın...
Mayıs ayı hırsızlık yapılmasını söylüyor diğer aylar ise sadakati emrediyordu.
bir son cümle söylemek zorundaydık değil mi!
kocaman bir aşktan geriye kalmayı bile beceremeyn,yitik,arsız ve sensiz bir cümle...