Anamdan İnciler Mutfak Bezleri
“Anam anam” dedi. “Tüm çocuklarım benim için nasıl birse, bezler de benim için aynıdır… Sınıflandırma yapamam!”
"Kitaplarınızı yakmayın; okuyun. Onları yakmak aptallığın en kötü şeklidir, okumak ise en iyi şeklidir." - Victor Hugo"
"Kitaplarınızı yakmayın; okuyun. Onları yakmak aptallığın en kötü şeklidir, okumak ise en iyi şeklidir." - Victor Hugo"
“Anam anam” dedi. “Tüm çocuklarım benim için nasıl birse, bezler de benim için aynıdır… Sınıflandırma yapamam!”
\- Oğlu, şu birbirini ısırır gibi dua edenlerden biri dediler ama, hangisi acaba?
İkamet ettiğim ilde/Malatya'da meczup bir vatandaşaemniyet müdürlüğü tarafından garip bir ehliyet hikayesi. Sözkonusu hikaye 2007 gazetelere manşetlik haber oldu...
Bu teşkilatta yer almak için yanar döner bir insan olmanız şart. Yağcılık, sahtekarlık vasıfları şansınızı yükseltir. Ayrıca sesinizin gür olması, kuvvetli alkış yeteneği ve slogan atmanız şart. İyi bir insan olmanızın, dürüst olmanızın hiçbir önemi yok. Aksine kapı dışarı edilirsiniz.
"Zeki Müren Dişi" bardaklar. Bu on bir çay bardağı, annemin en değerli eşyalarındandı.
Şoförün arka sırsaında, cam kenarında oturan yaşlı bir yolcu şoförün isyan dolu cümlelerinden az da olsa korkuya kapıldı..Gözlüğü, takma dişleri titremişti.."Ah be evladım biraz sakin olsana gençlik işte sabırsızlar, hey gidi gençlik hey"
Kadın anama dönerek, “He, vallaha haklısın nene!” dedi.
“Doğru söylüyorsun, kusura bakma ben bir cahillik ettim.
Ver öpeyim elini.”
-“Evet, beyler! Ese pınarı dinlenme tesislerine hoş geldiniz! Bugün eşantiyon mönümüzde çay bulunmadığından onun yerine leblebi ile rakı ikramı yapılacaktır! Afiyet olsun efendim!
"Neyse Niyazi benim de aklıma gelmezdi Kıbrıstan sonra İstanbula da çıkartma yapacağımız ama hayatta herşey olurmuş derler neyse Niyazi sen şimdi ne yapıyorsun?"
Üç kadın toplanmışlar havadan sudan konuşmuyorlardı tabi. Onlar için hava gibi, su gibi gerekli olan, vazgeçemedikleri dedikodularını yapıyorlardı.
\- Ya duydunuz mu Ayşe’nin kocası Yeşimle aldatıyormuş,
\- Yok canım yapmaz Ahmet öyle bir şey, bir birlerini çok sever onlar. Ne zorluklarla evlendiler.
Mizah ustası Aziz Nesin' in "FİL HAMDİ" isimli öyküsünün İtalya' da aldığı ALTIN PALMİYE ödülünde, bu öyküyü henüz öğrenci iken büyük bestekâr Cinuçen Tanrıkorur' un yaptığına dair bir anekdot üzerine yazılan deneme...
-Sinan; yakın arkadaşımdı, uzun boylu biri. Sayısal bölüm seçecekti. Aynı sınıfta olmayı hayal ediyorduk. O bana, ben ona kopya verme niyetindeydik. Ama henüz onun bana kopya verdiği bir ders olmamıştı. Pardon müzik dersinde kopya veriyordu, ama yakalanmıştım. Onu ele vermemiştim, ama…--
-Aslında ben de, gözlerinin altında kibritmi var senin?
-Elveda Hulusi.
Bir tesadüf değildi aslında onunla tanışmak. İnternette dolaşırken bir sitede yazdıklarını okurken keşfetmiştim onu. Yazdıkları karma karışık, okuyanın zihninde bir sürü soru işareti bırakan, her ne kadar anlamlı olsada sanki yazının içinde şifrelenmiş bir şeyler var gibiydi. Yazdığı diğer yazılarıda inceledikçe farkına vardım ki bu bir dünyalı olamazdı
Ey ahali! ..Dom! ..Dom! ..Dom! ..
Diğneyvereem! ... Kulak vereem! .. Dom! ..Dom! ..Dom! ..
Şeherde bir iş geedi başımıza handaa! ..
Işıklar kövünden Bıcır İbram 'laa
Domalı kövünden Dom/Bay Mıstıfaa! …Dom!..Dom!..Dom!..
Şehrin gariban kuytuluklarında dolanırken yapayalnız bir kardan adama rastladım. Boynunda ıslak bir atkı, başında palaçor bir şapkayla kaldırıma oturmuş gözyaşı döküyordu. Hayat meşgalesine boyun eğen kılıbık insan ırkı, her zamanki gibi kendi işiyle meşguldü.
İhsan Oktay Anar