Ağabey, Kardeş Olduk
Ülkede bir seçim öncesi yaşanan öykü. Toplumda buna benzerleri çok sık rastlanıyor. Saygılar.
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
"13 Ekim 2025'te uyandım, dünya hala dönüyordu. Sanırım en büyük hayal kırıklığım bu." - Albert Camus (kurgusal)"
Ülkede bir seçim öncesi yaşanan öykü. Toplumda buna benzerleri çok sık rastlanıyor. Saygılar.
bir acaiptir sakaldan damlayan dehşet
Uzaklardan gelen nağmeler kulaklarından ruhunun derinliklerine yayılmıştı, İhtiyar Kaplumbağanın. Yuvasından çıktı. Büyük ve ağır kabuğunu zorlukla sırtında taşıyordu. Ayakları ağrıyordu, ama olsundu. Sıkıntıya katlanacak fakat en güzel öten, en güzel şarkı söyleyen Bülbülün konserini kaçırmayacaktı. O Bülbül ki, aman efendim, bir ses bir nefes! Duyanlar elindeki işini bırakır,
Ahmet Ümit
İncikköyden Eskişehire taşınacaktık, benim için yeniden dünyaya gelmek gibi bir şeydi bu. Eskişehir Sütlüce semtinde ki bir ara cadde üstünde, dört katlı bir kâgir binada ev tuttuk. Köydeki evden eşyaları bir traktör römorkuna doldurduk, yola çıktık. Yolculuk boyunca ben, römorkun arkasında oturdum, gözüm eşyalarda, içlerinden düşen olursa traktör
Panterin biri, bir ovanın ortasına bakkal dükkanı açmış. Özellikle su, sulu gıdalar ve et satışları çok oluyormuş. Panter bire almış, ona satmış. Parasına para katmış, zengin olmuş. Ovada yaşayanların eğitim eksikliği panterin dikkatini çekmiş. Bakkal dükkanının karşısına ticaret okulu yaptırmış. Pek çok yavru hayvan bu okulda okumaya başlamış.
Biz de, 6.Filo Defol! diye sloganlar atarak, Amerikalı askerleri denize döken üniversiteli abilerimiz gibi bir eylem düzenlemiştik işte: İŞÇİ MEMUR ELELE, GENEL GREVDE!
Bir partiden ilçe başkanlığına aday olacağımız tuttu. Kaptık delege listesini, o köy senin bu kasaba benim dolaşıyoruz. Sözümona delege avlıyoruz.
Bir varmış, iki varmış, üç varmış, beş varmış. Bir Keloğlan varmış. Canı çalışmak istemezmiş, bütün gün evde yan gelip yatarmış.
Bir de Don Kişot varmış. Yel değirmenlerine savaş açmış. Nerede bir yel değirmeni görse hücum deyip saldırırmış. Don Kişot'un yolu bir gün Anadolu'ya düşmüş. Anadolu'da çok
Bir hırsızın gözyaşları dökerek, isyan ederek anlattığı bir olaydırVaroşların en sefil mahallerinde işe çıktığı o günü anlatıyordu. Bir gün öğle saatlerinde bir eve girmişti. Bir ev ne kadar eski o kadar döküntü olsa da oradan hiç umulmayacak ölçüde küçük bir hazinenin çıkma ihtimali hep yüksekti. Yastık altında ki
Yol boyunca dalıp dalıp giderdi . Dizlerine, ayakkabısının tokasından vazgeçince pencere dışına . Kızıyordum konuşmamasına. Dikiz aynasına öksürebiliyordum. Kızıla mora bürünürken yüzüme, çizgilerine, egzoz dumanının dağılmasına rağmen bir türlü göremediğim köyün boşluğuna doğru bakabiliyordum.
Bir süre açığa doğru serin suları kulaçladım. Güneşin tenimdeki sıcaklığından şimdi eser yoktu. Yorulana kadar yüzdüm. Arada ayak bileklerimden parmak uçlarıma doğru kasılmalar oluyor, sırt üstü uzanıyordum. Böylelikle kramp oluşmasını engelliyordum.
Ahmet Ümit