Beyazlar İçindeki Kahraman
Önce bir çocuğu ağlattım sebepsiz yere.. Düşlerini kabusa çevirdim, şeker istedi, vermedim. Kötü karakter bulamamıştım o ana kadar, onu da buldum.. Bendim kötü karakter.
Önce bir çocuğu ağlattım sebepsiz yere.. Düşlerini kabusa çevirdim, şeker istedi, vermedim. Kötü karakter bulamamıştım o ana kadar, onu da buldum.. Bendim kötü karakter.
Kimisi gemiden inerken çımacının karadan ona doğru bir ikram gibi sürdüğü köprünün anlamlarında kalakalır, kimisi gemi halatlarının, yüreğin bam telini titreten seslerinde yavaş yavaş çımacılaşır.
Zaman, Korku ve Sevgi her an her yerde. Hangisi ile yaşamaya karar vermek ise kişisel bir tercih.
Göz kapaklarım yavaş yavaş beni kendi karanlığımla beraber bırakmaya başladığında, ilerden cızırtılı bir radyo sesi geliyordu. Radyodaki şarkıya eşlik etmeye çalışan mırıltılı bir ses, dışarıdaki aç kedilerin mırıldanmalarına, arabaların telaşlı homurtularına karışıyordu.
bu yazıyı yzarken o kadar etkilenmiştim ki. önyargıyla bakmaktır insanoğlunun zayıflığı. oysa hiç bilmez en degerli pırlantaların suyun altından çıktıgını... keyifli okumalar
Bütün büyük aşklarda ( Bütün aşklar büyüktür aslında; ve herkesin aşkı da kendisince büyüktür!... Gerçi, Abdülrezzak’ ın içine düştüğü ateş yığınına aşk da denmez ya!... Neyse!..) olduğu gibi bu da karşılıksız bir aşktır aslında… Ve bu aşk yorgun, bitkin, ağır ve can çekişen bir aşktır!... Bütün ağırlığıyla da
Gece var nârda Nur' u görmez gözün hiç sesi!
Gece var gündüzlerin kundakçısı geceler!
Gece var altı şarta tecavüzün iç sesi!
Gece var beş vakitin varakçısı geceler!
Durmak her zaman bir eylemsizlik hali değil artık...Günümüzde bir tavır,bir karakter...Durmak = Vazgeçmek...
Ah!! Keşke o kitabı ben alsaydım... Hem belki okurdum da... Belki yeni umutlarım da olurdu... Hem o zaman ruhum da yanımda olurdu... Bana tercümanlık da yapardı... Mutlu da olurdum üstelik... Yeni düşlerim de olurdu. Daha güzel düşlerim... Sınırı olmaya
bir adam mayıs ayının sıkıntısını yıllardır üstünden atamıyorsa, ölen sevgilisinin yüzünü başkalarında görmekten korkuyorsa ve yıllardır bu korkuların korkusuyla ıssız bir adada yaşıyorsa şarap, kırmızı bir şapka ve kan rüyalara girmez mi?
Geceyarısı düşlerim vardı, ayrıntısı bol olan. Çünkü hayat ayrıntılarda saklı.. Benim düşlerimde de hayat vardı.....
İnsanların ağızlarından dökülen kelimeler ne denli sıradan imgeler yaratmaya çalışsalar da, gözleri hep ele verdi onları. O ya da bu sebepten akıllara geliverdiğinde, oralardan da dillere düşüverdiğinde, gözleri kor kor oldu anlatıcıların.
Geniş alnına uzunlamasına yerleşmiş stresleri, gözlerinin altındaki yaşanmışlıkları ile paralel ve iri dudaklarının üstü himayeci bir bıyıkla örtülüdür.....
Ben hiç uyumam.
Beni siz yaptınız, böyle tasarladınız, kardeşlerinizi yoketmek için varettiniz beni.
Sessiz bir haykırışı duymak,gözükmeyen bir pişmanlığı görmek isteyenlere...
Randevusuna yetismek icin akla gelmedik zorluklar yasayan bir insanin öyküsü
Aşk, martı kanadının denize değdiği andır; yitirilen, kumsalda beklemekle geçirilen zamandır!
ERDEN ERKİN
Biz farkında olalım ya da olmayalım, tüm yaşadıklarımız 'içimizde bir yer'lere yerleşir. Onlarla yüzleştiğimiz en belirgin anlar ise yalnızlığa düştüğümüz, düştüğümüz yerde kendimizi bulduğumuz anlardır... Bazen farkına varır anlamlandırmaya çalışırız, bazen de canımızın acısıyla ardımıza bakmadan kaçarız...