• İzEdebiyat > Öykü > Gerilim |
41
|
|
|
|
aramızda 6 metre ya vardı ya yoktu yüzü turuncu sokak ışığının altında buruşmuş bir şekilde algımı etkiliyordu. |
|
42
|
|
|
|
Yalnız yaşayan bunalımlı yaşlı bir kadının hikayesi |
|
43
|
|
|
|
Hava kara dönmüştü. Üşümüş ve acıkmıştım. Beklemekten de sıkılınca çantayı açtım, sucuğu parmak kalınlığında kesip çubuğa sıraladım. Ucunu ateşe doğru yere batırmıştım. Ekmeği de o şekilde. Dilimlemeden ortasından bölerek. Dallar kırılıyordu o ara, sesini duymuştum. Önce boz renkli şu köpek sandım. Sonra gövdesi dışında vücudundan kalanları bir gün kara gömülmüş halde bulduğumu hatırladım. Çok olmamıştı öleli. Vücudu bile soğumamıştı. Kızarttığım dilimleri artık paylaşamayacaktım. O değilse dedim, kim ya da neydi dalları kıran şey.
|
|
44
|
|
|
|
Ölü Katil denen caninin seri cinayetleri ve ilginç planlarla işlediği cinayetlerden oluşan öykülerden oluşan öyküleri serisidir.Bu ise ilkidir. |
|
45
|
|
|
|
Dayı konuşuyordu yeğeniyle ama ölüm onu da bulacaktı sessiz kelimelerin içinde... |
|
46
|
|
|
|
Dikkat! Aşağıdaki hikaye yaşanmış bir olaydır lütfen dikkatli okuyalım.
|
|
47
|
|
|
|
Doktor Altunov’un kurduğu labaratuvar ekibi 3 cesedi farklı açılardan tekrar incelemeye başladı. |
|
48
|
|
|
|
"Yaşam bizlerin eseriydi.onu bunaltımızdan sağan ışıklarımızın eseriydi." |
|
49
|
|
|
|
Acı çeken bir oğul ve onun umarsız babası.Şimdi de ise bu umarsızlığı yıkmanın acımasızlığıyla yanan bir oğulun babasını yok edişi... |
|
50
|
|
|
|
gördüğüm rüyadan ilham alıp yazdığım garip bir öykü. yaşadığımızın ne kadarı belli bir düzenin sonucudur? düzeni ayarlayan nedir? gizli bir güç mü? yoksa yalnızca sonuçlarını mı yaşıyoruz yaptığımız seçimlerin? |
|
51
|
|
|
|
Adım Anna, Bir kaç aydır bu kasabada yalnız yaşamaktayım, demek istediğim aile üyelerimden hiç biri yanımda değiller.
Ben bir yazar olmak istiyorum ve bunuda sessizlikte ve huzurda bulacağıma inanıyorum. O yüzden işte bu kasabadayım şimdi. |
|
52
|
|
53
|
|
|
|
bazen var sandıklarımız aslında hiç olmamıştır, bazen de yok sandıklarımız aslında hep vardır.'var' ile 'yok' arasında ruhsal yolculuğa çıkmayı oldum olası isteyen saklı ruhlara... |
|
54
|
|
|
|
Yaptığı şey o kadar korkunçtu ki, suçu ne olursa olsun kimsenin bunu hak etmeyeceğine inanmıştı |
|
55
|
|
|
|
Hayat sadece diyalektiktir. |
|
56
|
|
|
|
Eskiden kalmış bir arkadaşlık ve bu arkadaşlığın ölü katil tarafından sonlandırılması.Ayrıca Ölü katil ile başkomiser Celal’in karşılaşması. |
|
57
|
|
|
|
Kadın, yanındaki adamla birlikte olay yerinden hızla uzaklaşırken yüreğinin derinliklerinde yükselen o sese kulak kesilmiş, yakında evleneceği bu adamın o talihsiz kaza nedeniyle girdiği şokun etkisinden kendisini kurtarmak için yaptığı telkinleri artık duymaz olmuştu.
— Keşke o telefon kulübesine hiç girmeseydik diye sayıkladı kendi kendine.
Her şey o kadar ani gelişmişti ki, daha ne olup bittiğini anlamaya fırsat dahi kalmadan hayatın baharında, gencecik bir sokak çocuğu arabanın altında kalarak yitirmişti yaşamını. |
|
58
|
|
|
|
Ekran son derece koyu kırmızı fon üstüne sepiştirilmiş, neredeyse belirsiz kılcal damarlarla dolu. Manadan yoksun bir şeyler fısıldayan elektronik insan sesleri birbirleri üzerine bine bine yükseliyor ve sonra aniden son derece derinden gelen bir kalp atışı tarafından kesiliyor. Psikozun eşiğini çoktan aşmış bir insanın beyninde zuhur etmekte olan bir karmaşa bu.
Koyu kırmızı arka-plânın altından çıkmaya çalışan kılcal damarların her kalp atışıyla birlikte daha da belirginleşen bir kalbin kılcal damarları olduğunu anlıyoruz. Sonra kalp atışlarının arkasından ritme uygun melodik sesler duyuyoruz. Bu sesler piyano, elektro-bas ve klârnetten oluşuyor (A Minör). Sesler müziğe dönüşüyor ve gittikçe artıyor. Sonra yavaş yavaşa azalıyor ve kalp atışı tekrar belirginleşmeye başlıyor.
Ekrana animasyonla yaratılmış tüneller yansıyor sonra bu tüneller beynin labirentlerine dönüşüyor. Bir kaç beyin diyagramının iç içe geçmesiyle ortaya bir binanın mimari taslağını andıran çizimler çıkmaya başlıyor. Bu çizimler gittikçe belirginleşerek Jeremy Bentham’ın çizdiği panoticon adlı hapishane modeline dönüşüyor.
Görüntü gittikçe yaklaşıyor ve seyirci tarafından, yani dışarıdan bakıldığında adeta ekrandan çıkacakmış gibi oluyor. Neticede ekran panopticon’u sığmıyor, panopticon ekrandan taşıyor ve seyirciyi içine alıyor. Seyirciye verilen mesaj, “işte şimdi içeridesin,” olurken, görüntünün arka-plânı çok koyu kırmızıdan siyaha doğru bir seyir izliyor, ses kesiliyor, ekran kararıyor, film başlıyor.
|
|
59
|
|
|
|
Komiser Celal, Ölü katilin bir sürü cinayet işlemesine rağmen hala ardında bir iz bırakmamasını içerler.Ve Ölü katil ise günahkarları bulmaya ve onları cezaya kesmeye devam ediyordu...
|
|
60
|
|
|
|
Karanlıktan gelen
ölümlerle besleniyordu. |
|