• İzEdebiyat > Öykü > Başkaldırı |
141
|
|
|
|
Sabahları gözümü açar açmaz, kedilerin ve itlerin mamalarını hazırlıyor, birbirlerini kaşımaktan sırtları kanamış tiplerin yerdeki sülüetlerine basmamaya çalışarak apar topar ofise gidiyordum. |
|
142
|
|
|
|
Kimi zaman yaşadıklarımızdan birilerini sorumlu tutar, bir çocuk gibi onları suçlarız... Büyümeyi öğrenemesek bile aslında tek derdimiz mutlu olmaktır... Acaba hayatı büyük beklentilerimiz içinde olan bizler mi zorlaştırıyoruz? Çoğu zaman yanıbaşımızda ki mutluluğu göremeyecek kadar gözlerimizi kör edip, onu uzaklarda ararken... Kayıplarımızın arkasından gelen vah vah'lar geç kalmışlığın bir göstergesi midir? Mutlu olmak benimde hakkım diyorsanız.... O halde ucundan tutup mutluluklarımızı çoğaltalım.... |
|
143
|
|
|
|
Günlerden Perşembe, yıl 1995, yöneticilik yaptığım bölge şefliğine, kümbet bölgesinin şefliğini yapan, Mak. Müh. Yusuf Bey geldi. |
|
144
|
|
|
|
Söylenecek en aci sözler döküldü dudaklarimdan. Ama bir yerlerde bir zaman yasandi biliyorum. |
|
145
|
|
|
|
“Arada beni kaynattınız!” diye öfkeyle bağırıyordu kadın. ”Size inandım. Babalı kızlı kumpas kurdunuz bana, kandırdınız beni.” Gözleri dolu dolu oldu, dudakları bir yaprak gibi titriyordu. |
|
146
|
|
147
|
|
|
|
Giren çıkan, çöküp kalan, çekip gittiği halde hala oradaymış gibi ter kokanlar ve saçları yağlı olanlar benim evimdeydiler artık.
|
|
148
|
|
|
|
Kaybolmayı ilk defa bu kadar çok istityorum! |
|
149
|
|
|
|
..
bir aşk masalı yitik kahramanını arıyor besbelli ....
yorgunum.....vurulup düşüyorum her gerçeğimde ...sarılı aynaların içinden açılan bir yol var biliyorum ... beden sıyrılmayı bekliyor....
|
|
150
|
|
|
|
"...Uzun zaman mektuplaştığım insanı bu ziyaretimde daha da güçsüz ve çökmüş görmüştüm.
Ciğeri yırtılacakmış gibi öksürmesi içimi kıymıştı. Üzüntümü derin bir soluk çekerek belli ettim:
Havdan sudan konuşmayla ilk yarım saati aşmıştık.
-”Ne zaman BARIŞ yaşayacak ülkemizin insanları?” diye sorduğumda bir anda siyah kaşları çatıldı, kara gözlerindeki o yumuşaklık yitmiş, yerine daha farklı bir ifade yerleşmişti." |
|
151
|
|
|
|
Dai leiko savaşta ailesini kaybedince halasıyla yaşayacaktır halası ona pembe bir oda hazırlamıştır odanın yer aldığı konum güneşe bakan taraftır güneşin çiçeklere,
arılara,ardıç kuşlarını sesiyle yazın son zamanlarıdır... |
|
152
|
|
|
|
ARTIK AYRILMALIYDIK VE O ÖLMELİ |
|
153
|
|
|
|
...
Bencillik diz boyu. Etrafımdaki herkes bencil. Onların etrafındakiler de bencil. Ben de bencilim, sen de. Kişisel bir olay değilmiş bu, meğer insanoğlu bencilmiş... |
|
154
|
|
|
|
Savaş tuhaf bir olgu akılların farklı idolojilerle örülmüş
zihinlerde çarpışması 1938 de olan 1938 de olan mançurya ve Japonya savaşı Japonya mançuryayı alsada mançurya bir konuda öndeydi yenilsede küçük dainin hayatını altüst etmişlerdi... |
|
155
|
|
|
|
Hızlanan bir yarış içerisinde zamana karşı rekor kırmak için mi koşturup duruyoruz? Hepimizin hedefleri farklı, ama iyide olsa kötüde olsa mutlu yada mutsuz bir halde de olsa herkes aynı sona ulaşıyor. |
|
156
|
|
|
|
Ferhat KALENDER, yaklaşık sekiz yıldır Yolcu Dergisi’nin editörlüğünü yürütüyor. Kendisini “söz dergisi” olarak tanımlayan derginin aksatılmadan yürütülmesinde bir hayli çaba gösterdiğini bildiğimiz yazar, bu kez dergide yayınlanan ve yayınlanmadığı deneme ve öykülerinden oluşan bir kitapla karşımıza çıktı. Yolcu Dergisi Yayınları’nın bu ikinci kitabı. Daha önce Sıdık Akbayır’ın “Ebebiyat Karın Doyurmaz Çay İçirir” kitabıyla yayın dünyasına oldukça iddialı giriş yapan yayınevi “Morgun Son Delikanlısı” kitabıyla yürüyüşünü sürdürüyor. |
|
157
|
|
|
|
Bu yazıda Annelerimizin dünyanın yıkılmayacak en güçlü yüreklere sahip olduğunu ve değerini hiç bir zaman yitirmememiz gerektiğini anlatmaya çalıştım. |
|
158
|
|
|
|
Bir insanın hayata karşı bakış açısının değişmesi |
|
159
|
|
|
|
Yalnızlıkların içerisinde boğulduğum bir günün anısına |
|
160
|
|
|
|
Bir kadının en büyük korkusunun gerçeğe dönüşmesi |
|