|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri |
21
|
|
|
|
Onlar oradaydı. Güneş tozlarının yer yer erittiği, öbek öbek serpiştirilmiş kar kümelerinin arasından kara toprağın içerisinden fışkırmış kardelenlerdi. Öyle güzel öyle muhteşem. |
|
22
|
|
|
|
“Ha oğlum Kannaz sen içeriden ben dışarıdan devam edelim” demiş. |
|
23
|
|
|
|
İki kardeşten biri dağda çobanlık yapar, diğeri ise şehirde kunduracılık yaparmış. |
|
24
|
|
|
|
Kasabanın birinde bir medrese ve bu medresede bir ulema varmış. Bu ulemanın medresesine gençler okumaya diye gelirler, kimisi okur kimisi ise okumadan dönermiş. |
|
25
|
|
|
|
Umud et anne. En olmadık anda çalacağım kapını... |
|
26
|
|
|
|
Mevlâna Hikâyesinden şiirleştirdiğim |
|
27
|
|
|
|
Bizim köyün köylüleri şehre gider. Çalışmak için de amele pazarında beklerlerdi. |
|
28
|
|
|
|
Daha bir sarılıyor bana başını kaldırıyor ve gözlerimde gözleri..Hüzün gölgeleri,belki de anlıyor Gül terk edileceğini |
|
29
|
|
|
|
Günümüzde uğruna savaşlar açılan, kan dökülen, en kutsal değer addedilen demokrasi... Demokrasi böylesine övgüyü hak eden bir şey mi? Ya da demokrasi denilen şey gerçekten de bugünkü gibi bir şey mi? |
|
30
|
|
|
|
...1914 senesi, yurdun her hanesinden cepheye en az bir kişinin askere alındığı gözü yaşlı bir yıl olmuştu... |
|
31
|
|
|
|
Manjhi, öyle bir köyde yaşıyordu ki, hastaneye ulaşacak bir yol yoktu. Arada bizim Beşparmakdağları’na benzer bir dağ vardı. Ve en az 71 km bu dağı tırmanıp aşması gerekiyordu.
Manjhi, bu dağı bir türlü aşamadı. |
|
32
|
|
|
|
Gün gelir kötülükler ve yanlışlar gün yüzüne çıkar, kimse bilmese, söylemese dahi kağılan dikeni söyler, söyletir. |
|
33
|
|
|
|
KADERE İNANMAYAN KADER’İN KADERİ |
|
34
|
|
|
|
“ ...Bir ülkenin çok zengin kralı varmış. Bu kral dört eşliymiş. Kral ilk eşini hiç sevmediği gibi, ona çok kötü davranır ve üzermiş. Hatta yüzünü bile görmediği de olurmuş..."
|
|
35
|
|
|
|
...Kültürümüzden hızla uzaklaşıyoruz. Her saniye bir adım daha atıyoruz. Geçmişi anlamadan, yorumlamadan. Şimdiki nesil bir başka ya sonraki? Toplum olarak değerlermizin farkına varmamız şart. |
|
36
|
|
|
|
Bir adam geçiyor İstanbul'un caddelerinden. Düşüncelerinin ağırlığından sis inmiş taa gözlerinin içine. Buğulu bir camdan ne görünürse, o kadarını görebiliyor ancak! Seyircilerinin şaşkın bakışlarını; önlerinden geçip gözden kaybolana kadar onu takip etti |
|
37
|
|
|
|
Köyün birinde bir kız annesi ve babasıyla yaşarmış.Günün birinde anne amansız bir hastalığa yakalanmış ve vefat etmiş.Annesinin ölümü küçük Klamira’yı çok etkilemiş ve konuşmamaya başlamış ,taki babası yeni bir kadınla evlenene kadar.Klamira’nın babasının evlendiği kadının bir de Klamira yaşında bir kızı varmış.Anneleri iki kızını dal toplamak için ormana göndermiş.Kızlar ormanda dal topladıkları zaman çok yorulmuşlar ve susamışlar.Anneleri susadıklarında içmeleri için öz kızına bir Klamira’ya da bir testi su doldurup onlara vermiş.Klamira suyu içtiği zaman testinin içine önceden konulan küçük yılan onun karnına girmiş.İki kız eve geldikleri zaman olayı annelerine anlatmışlar anneleride büyütülecek bir şey olmadığını sadece suyun içine Klamira’nın çok acıktığı için bir de ekmek kırıntıları koyduğunu söylemiş.
Zaman yavaş yavaş ilerlerken Klamira’nın içindeki yılanda büyümeye başlamış.Kızın kusmaları başlayınca babası onun çok hasta olabileceğinden endişe duymaya başlamış ve annelerine kızının neden bu durumda olduğunu sorunca :
Kadın:’Sanırım bey bizim kız hamile,çok zamandır sana söyleyecektim ama bana inanmayacağından korktum ve ne de olsa üvey anne diyerek bana sinirlenecektin.’
Adam:’Ne yapalım,namusum gitti köyün yüzüne nasıl bakacağım şimdi.Herkes benimle alay edecek.Keşke ölseydim de bu günleri görmeseydim.’demiş.
Kadın:’Bey, bana soracak olursan onu öldür ve cesedinide hiç kimsenin görmeyeceği bir yere at.Klamira’yı soranlarada onun teyzesinin yanında artık kalacağını söyleriz.Böylelikle hem namusumuz kirlenmekten kurtulur hem de diğer kızımın adı lekelenmemiş olur.’
Bu fikir adamın kafasına çok yatmış ve kızının yanına giderek:
‘Kızım çoktandır teyzenin yanına gitmek istiyordun hazırlanda seni teyzenlere bırakayım .Ne zaman istersen gelir seni ordan alırım.’demiş.
|
|
38
|
|
|
|
Bir gün adamın biri muziplik olsun diye Şeytan için bir mum diker. Peki, Şeytan bu iyiliğin karşılığını nasıl öder? |
|
39
|
|
|
|
Dışarıdan bakıldığında abartılı bir soğuktan gizlenmişliğin yünlü ev sahipliğinde kuşanılmış kıyafetleri ,sarı deriden eski moda botları ,turuncu yüzlü her baktığında içinden dallar fışkıracakmış gibi duran kısık yeşil gözlü adam;yanındakine ağzı açık gümüş rengi kirişleri sarı pas atmış tütün tabakasını işaret edip: |
|
40
|
|
|
|
Hainlik bazıları için bir payedir, alınlarında hainlik damgasını gururla taşırlar ve hiç üzülmezler. Hıyanet en güzel şandan daha şanlıdır kimi için... |
|
|
|