|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri |
81
|
|
|
|
önümde uzanýp giden sonsuz maviliðin üstünde kocaman ve karmaþýk yapýyla bakýþýyoruz.o ne kadar ilgimi çektiyse , ben de o kadar onun ilgisini çekiyorum sanki.dikkatli bakýnca her tarafýnda farklý farklý gözler ,dudaklar,burunlar beliriyor.demek bizi çanakkale"den istanbula götürecek gemi bu.kocaman denizin üstünde bu kocaman gemiyi görmek ne hoþ ne tuhaf bir his.
|
|
82
|
|
|
|
Bir varmýþ bir yokmuþ , zamanýn birinde bir kral varmýþ.Kral çevresi çok güzel meyve bahçeleriyle çevrili bir sarayda yaþýyormuþ.Bu bahçedeki aðaçlardan birinin elmalarý altýndan imiþ.Altýn elmalar olgunlaþtýðý zaman kral bunlarý toplayýp sayýyormuþ.Fakat her sayýmýnýn ertesi günü elmalardan biri kayboluyormuþ.Kral buna bir çare düþünmüþ ve sonunda üç oðlunun bu aðaca nöbet tutmalarý gerektiðini düþünmüþ.Ortalýk kararýr kararmaz en büyük oðlunu nöbet tutmasý için aðacýn altýna göndermiþ.Gece yarýsýna doðru çocuðun uykusu gelmiþ ve yatmaya baþlamýþ.Sabah elamalarý almaya gelen kral bir bakmýþki gene elmalardan biri eksik.Ýkinci günde kralýn ortanca oðlu nöbet tutmak için silahlarýný kuþandý hava kararýr kararmaz aðacýn altýna gitmiþ.Her yer sessizlik içinde sadece aðustos böceðinin sesi geliyormuþ.Çocuk gece yarýsýna doðru daha fazla dayanamayarak uyumaya baþlamýþ ve gene bir elma eksik çýkmýþ sabahleyin.Nöbeti tutma sýrasý en küçük cocuða gelince kral ondan bir þey beklemiyormuþ.O da aðabeyleri gibi silahlarýný kuþanýp nöbet yerine gitmiþ.Yavaþ yavaþ bütün kainat derin uykuya dalmýþ çocuk babasýna kendini kanýtlamak için bütün gece uyumamaya ant içmiþ.Saatler on ikiye geldiðinde ise gökyüzünde sapsarý tüyleriyle bir kuþ belirmiþ.Kuþ bütün bahçeyi bir baþtan bir baþa geçtikten sonra gelip o elma aðacýnýn üstüne konmuþ.Biraz sonra aðacýn en bübük ve en parlak elmasýný koparýp havalanmaya baþlamýþ.Çocuk hemen kuþa bir ok fýrlatmýþ.Atýlan ok kuþun aðzýndaki elmayý düþürdüðü gibi kuþun kanadýndan da bir tüy koparmýþ.Çocuk hemen bu tüyü alýp babasýna koþmuþ.Baþýndan geçenleri bir bir anlatmaya baþlamýþ. Babasý o kuþun tüyüne bakýp o kuþu istemiþ.Kralýn en büyük oðlu bu iþ için gönüllü olmuþ.Atýný hazýrlamýþlar, ülkedeki en iyi silahlarý toplayýp ona vermiþler.Çocuk gittikten sonra ondan haber alýnamamýþ.Bunun üzerine ortanca kardeþ hem abisini hem de kuþu bulup getireceðini söyleyerek onlarý aramaya koyulmuþ.Onun da akýbeti aðabeyinki gibi olmuþ.Kralýn küçük oðlu babasýndan izin isteyip onlarý bulmak için izin istemiþ.Kral gönülsüz bir þekilde izin vermiþ.Çünkü pek ümidi yokmuþ bundan.Çocuk aðabeyleri gibi silahlarýný kuþanmýþ , atýna atlamýþ ve ormanýn yolunu tutmuþ.Ormana girdikten kýsa bir süre sonra karþýna bir tilki çýkmýþ.Çocuk hemen okuna davranmýþ. |
|
83
|
|
|
|
Bir varmýþ bir yokmuþ, evvel zaman içinde bir dilenci varmýþ. Dilenci köy köy dilenir gezermiþ. Yine bir gün bir köye gelmiþ. Köyde bir kalabalýk görmüþ. “Ney ki bu kalabalýk” diye düþünmüþ. Köyün giriþinde çocuklar oynuyormuþ. Dilenci çocuklara yaklaþmýþ, “Bu köyün adý ne?” diye sormuþ. Çocuklar “Sarýyer köyü” diye yanýt vermiþler. Daha sonra “Peki bu kalabalýk ne?” diye sormuþ. Çocuklar “Köye bir çift geyik geldi, köylüler de kesti etini paylaþýyorlar, ondan kalabalýk “ demiþler. |
|
84
|
|
|
|
sadece olmuþ biliriz olacaðý deðil
|
|
85
|
|
|
|
Uzaklarda küçük bir kasabada genç bir adam kendi iþini kurdu bu, iki caddenin köþesinde bir perakendeciydi Adam dürüst ve dost... |
|
86
|
|
|
|
Çok deðil daha yakýn bir zaman’a kadar, |
|
87
|
|
|
|
Yataðýmda yatan diðer bedenin uyarýsýyla uyandým uykumdan; sabah olmadýðýný üstelik olaðanüstü bir þeyler olduðunu da uyanýr uyanmaz fark ettim. Dýþardan, içerden, yanýmdaki bedenden gelen sesler, hepsi anlatmakta farklý ve kötü þeylerin olduðunu ve duman tabi ki en baþta anlatmakta, tüm boðuculuyla hissettirmekte olanlarý: YANGIN! |
|
88
|
|
|
|
Anne, duyma yetisini biraz kaybettiðinden anlaþma zar-zor olmaktadýr… “ Eyiyim yavrýýým, eyiyim. Heç bir sorunum neyin yok. Sen nahalsýn? Gelinim torunum nahal? “ Adam hal, hatýr sorma iþinden sonra havadan sudan konuþarak bedava hakkýný kullanmaya kararlýdýr. Derken aile içi sorunlarý konuþmaya gelir sýra: “ Anne! Sana iyi bir haberim var; torunun Finat’ týn bir taliplisi daha çýktý. |
|
89
|
|
|
|
Ayþe Teyze artýk yaþlanmýþtý ama hala güçlü görünüyordu.Yaþam þartlarý onu böyle güçlü kalmaya zorluyordu.Çocuklarý ve torunlarý vardý.Ama eskiden ne hayaller kurmuþtu.Öðretmen olmak istiyordu hep.Fakat okuyamamýþtý iþte.Zaten oradaki kýz çocuklarýnýn kad |
|
90
|
|
91
|
|
|
|
Bir sýçrayýþta üç adam boyunda ki buðday yýðýnýn tepesindeydi. Býldýr vakti þu Kara Memetlerin Rüstem’iyle sýrf bu yüzden dalaþmýþlardý. Rüstem, topal ayaðýyla koþup sýçrayacaðým derken tökezlemiþ sonrada kaþlarý çatýk aðlamaklý sesiyle,
“ Ölçtün de mi biliyorsun sanki Süleyman!” diye baðýrmýþtý.
“ Ölçtüm, ölçtüm. Hem de þu gördüðün sýrýkla,”
“Haydi, oradan be! Ýyice odun belledin sende galiba adamý,” diyerek ayrýlmýþtý yanýndan.
|
|
|
|