• ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar |
21
|
|
|
|
Sen bir liderin doðduðu yersin. Sen uzaklarýn türküsü, geçmiþin sesisin. Ey Kemal þehri ey! Leylim ley! |
|
22
|
|
|
|
“Hayatýn gerçeði” nedir? Hani þu filozoflarýn ve toplumbilimcilerin peþinden koþtuðu þey. Dostoyevski’ye sorarsanýz “hayatýn anlamý hayatýn kendisinden daha deðerlidir” der. |
|
23
|
|
|
|
çocukluðumu,gençliðimi,ilkokulda giydiðim siyah önlüðümün arkasýndaki paleti özledim |
|
24
|
|
|
|
Burasý Ankara Mamak. Duvarlar saðýr, duvarlar dilsiz. Vicdanlar hakeza. Ne pencereden ýþýk vurur, ne saçalarý rüzgâr savurur." Bahar inmiþ diyorlar Ankara'nýn sisli yamaçlarýna." peh! Burada hep zemheri, geldiðimiz günden beri. Birinin, sýcak sudan soðuk suya deðmezken elleri. Bize çok görürler yaðýz yeri. Her taraf duvar ne yâr ne yer var.
|
|
25
|
|
|
|
17 yaþýndaydým, lise sondaydým. Laf olsun diye girdiðim bir sýnavý kazanmam, beni Amerika'ya götürdü; hem de hiç planlamadýðým halde. Ailemden 1 yýl uzakta kalýp, kendimi tanýma sürecime inanýlmaz katkýlarý olan, dünyanýn neresinden gelirse gelsin her tür |
|
26
|
|
|
|
kuru öksürük, burun akýntýsý, kýrgýnlýk, yorgunluk belirtileri. böyle baþladý rahatsýzlýðým. çok önemsemedim, geçer dedim. bir gün, iki gün, üç gün.. geçmeyen rahatsýzlýk..içimizde bir kuþku, acaba test mi yaptýrsak |
|
27
|
|
|
|
Ben, düþünmenin bir zararýný görmedim. Düþünceden korkanlarý az çok anlýyorum. Bilmediklerindendir. Göremedikleri ve hayal edemediklerinden. |
|
28
|
|
|
|
Hafýzanýzda iyi anýlar býrakacak öðretmenler girsin hayatýnýza..
💐 |
|
29
|
|
|
|
Babasýyla anýlarý 9 yaþýnda kalmýþ bir kýz çocuðunun babalar günü hediyesi olacak bu yazý. Unutmamaya çalýþtýðý birkaç çok özel anýyla, ruhuyla babasýyla konuþup gökyüzüne, oralarda olduðunu bildiði bir yere, dilekler gönderecek. Babam olduðun için teþekkür ederim diyecek. |
|
30
|
|
|
|
Sizin de canýnýz sýkýlýyor mu? |
|
31
|
|
|
|
Konuþmak istiyorum senle, gözlerinin içine gözbebeklerine baka baka konuþmak, Sussam bile konuþmak istiyorum |
|
32
|
|
|
|
Þimdi belki de anlatacaklarým sizlere bir masal gibi gelecek. Bir Doðu masalý… Bilmem anlatsam dinler misiniz? Sizin de ilginizi çeker mi? Uçsuz bucaksýz bir ovanýn ortasýnda, tam 130 yýl, civar illerine baþkentlik yapmýþ ve baþta Moðollarýn istilasý olmak üzere, birçok saldýrýlara uðramasýna raðmen hâlâ dimdik ayakta kalmýþ bir maðara kent masalýndan bahsetsem beni anlar mýsýnýz?
Dillere destan, Dicle Nehri’nin kýyýsýnda kayalara tutunmuþ bir kent, nehrin iki yakasýný birbirine baðlayan kocaman bir taþ köprü (ama þimdi köhneleþmiþ, yýkýlmýþ, sadece üç ayaðý kalmýþ bir köprü) ve sýrtýný kayalara dayamýþ bu efsanevi maðara kentini yazsam okur musunuz?
|
|
33
|
|
|
|
Doðup büyüdüðüm, Kars,Arpaçay,Akyaka (Aðbaba -Þöregel) Çýldýr yöresinde konuþulan ve Azeri Türkçesinin o yörelere mahsus þivesiyle; depreþen çocukluk günleri hatýralarýmdan, dilimin döndüðünce bir demet gül sunmaya çalýþtým... |
|
34
|
|
|
|
Bütün ‘ilk’ler þirindir, tatlýdýr ve güzeldir! Hatta bütün ilk gözaðrýlarý da öyledir. Adýný unuttuðumuz þairlerden biri olan Celâl Sahir Erozan’ýn da dizesinde dediði gibi: “Bir genç þair ilk yazdýðý þiiri nasýl severse”… diye baþlar þiirine… Ýþte öyledir ilkler, ilk gözaðrýlarý.. |
|
35
|
|
36
|
|
|
|
Sen, sevginin çiçeðini deðil, bütün haþmetiyle dikenini göstermek istedin bana, fakat ben koþuyordum sonunu bilmediðim yolda, O’na doðru var gücümle...
Sen yetiþmek için arkamdan, mahmuzlamýþtýn atýný. Geliyordun dörtnala, ama neye yarardý ki, ben uçuyordum burak misali leyl-i sevdalara tülden kanatlarla...
Sen, sevginin gönlümdeki mihenk taþýný ç-almak istedin benden, bense, kalbimi ikram etmiþtim sana bütün saflýðýyla... |
|
37
|
|
|
|
“… acaba sahi mi?” diye üzülüyordum.
Önümden okunmuþ gazeteleri toplayan Niðdeli Yasin amca:
– Evladým, ne darlanýp duruyorsun? dedi. Herifin biri saçlarýný kestiriyormuþ! Berbere ha bire “Usta, saçým ak mý, kara mý?” diye sorarmýþ. Berber de dayanamamýþ ensesinin köküne basmýþ silleyi! |
|
38
|
|
|
|
Kemalettin Tuðcu okuyor diye bir arkadaþým fena dayak yemiþti.
Diðeri ise Ýnce Mehmet okudu diye.
Hatýrlamaya baþladým iþte ben de o günleri.
12 Eylül öncesini.
|
|
39
|
|
|
|
-Ýki buçuk yaþýndaki yeðenim annesinin kucaðýnda,kapý önünde gülerek beni uðurluyordu.Yanacýklarý elma gibi kýrmýzý kýrmýzýydý.Bir ay sonra bu ufacýk bedeni topraðýn altýna sakladýk.
|
|
40
|
|
|
|
Uzaklaþtýkça uzaklaþtý herþey. Aslýnda uzaklaþtýrýlmýþtý. Olmamasý gerekiyor muydu? Bundan tam olarak emin deðilim. Þimdi aracýmý Ýstanbul’un en berbat mahallesinde derme çatma bir sahil evinin en karanlýk tarafýna park ediyorum… Saati söylemeliyim. Saat: 03:15 ve günlerden 28 Aðustos 2020 sabahý… Sahile yürüyerek iyice yanaþýyorum. Cebimden bir dal sigara çýkarýyorum. Ateþliyorum. Bir gýdým ciðerlerime çekip düþünüyorum. Neden faili meçhullerin gazetelerde boy boy resimlerinin yayýnlandýðý bu kýyýdayým? Mahallenin tinercileri, evsizleri beni sorgusuz sualsiz öldürür ümidiyle geldiðimi hatýrlýyorum. Ancak en zalimi bile hal hatýr sorduktan sonra: “evin yoksa gel benim yataðýmda yat gardaþ”- diyor… |
|