• İzEdebiyat > Deneme > Anılar |
521
|
|
|
|
„ İnsan, nereye giderse gitsin, yaşadıklarını hep beraberinde götürüyor.“ Demişti,
haksız değil ama bazı şeyler de sürekli gözönünde olmayınca, devredışı bırakmak
kolay oluyor. Bu taşınma bir gereklilikti. Yeni evimi şimdiden çok seviyorum, kimbilir
burada neler neler yaşayacağım ve yaşayıp yazacağım.
|
|
522
|
|
|
|
Elimizde ne birazcık Mavi vardı, birbirimize güvenmemizi sağlayacak,ne de birazcık Sarı; mutluluk, sıcaklık adına…Kırmızı’yı hissettim ben aşk adına; belki sen o gün farketmedin, belki de yine bir perşembeydi sevmediğin! |
|
523
|
|
|
|
Küçük bir kalpteki acının sessiz ferydıdır BU... |
|
524
|
|
|
|
..... Buz dağında terk edilmiş çaresiz ve ürkek bir çocuktum. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağıya sessizce süzülürken aklımda tek şey vardı. “Babam…ona ne olmuştu…?”.......
|
|
525
|
|
|
|
Keşke yanıbaşımdayken sevebilseydim seni ... |
|
526
|
|
|
|
...Ben, yani öğrencilik yaşamı boyunca sesi çıkmayan, zayıf bile gelse asla kopya çekmeyen, pısırık kız, gider okulun külyutmazının dersinden kopya çeker. Olacak şey mi?..Oldu işte... |
|
527
|
|
|
|
Otobüsün camından anneme, kardeşlerime baktım. Onları sanki bir daha hiç göremeyecekmişim gibi geliyordu. Henüz üç-dört yaşında olan kardeşim bile ağlıyordu.”Gözüme çöp kaçtı.” diye de bir bahane bulmuştu. |
|
528
|
|
|
|
buz mavisi.bu kadar güzel bir mavinin bir insanın gözlerine ait olması büyüleyiciydi.otuz metre yükseklikten güney pasifik denizine atlama isteği uyanıyordu içimde.başka hiç bir şeye bakmak bu kadar güzel gelmeyecek diye düşünüyordum. |
|
529
|
|
|
|
Bir güz akşamı başladı sevdamız. Anlam veremediğim bir duygu seline bırakıp kendimi, öylece yüreğimin sana doğru akmasına izin verdim. |
|
530
|
|
|
|
Kırık tahtındaki Efendi' nin, hakimiyetindeki katibe tutturduğu bir güncedir bu. |
|
531
|
|
|
|
"Satırlar arasında anlamlar aramaktansa, kitabın tamamını okuyup bitirmek "
|
|
532
|
|
|
|
Seni tanımadan önce belki de herşeyi bir kez yaşamak üzere yaratıldığımı düşünüyordum.
Bir kez gülmek,
Bir kez dehşetle sarsılmak,
Bir kez korkmak,
Bin kez ağlamak!
|
|
533
|
|
|
|
Gizli ve özel sırlara çözüm sunması, yeşil yapraklı meyve ağaçların geleceğe ümit aşılaması ve o anda canlı, tefekkür keyfiyeti sunması, benim ufkumda çağrışımlar yaptı.
|
|
534
|
|
|
|
1990 yılına kadar iki kutupluydu dünya.
Bir yanda Amerika Birleşik Devletleri…
Öte yanda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği…
İki kutuplu bu dünya 1990 yılında yerini bambaşka bir oluşuma bıraktı.
|
|
535
|
|
|
|
Sobalı evlerde kışın insanın duş alası da gelmez. Banyoya girmek bir eziyet çıkmak ayrı bir eziyettir. İçerdeki buhardan nefes alamaz hala gelirsiniz. Kocaman, ele avuca sığmayan yeşil sabun |
|
536
|
|
|
|
”Zeytinin yağı ile tedavi olunur”muş, öğrendim Şeyh’im. |
|
537
|
|
|
|
Geniş meydanda tekrar dolanmaya başladım. Çevremdeki her şey bana, ben de onlara yabancıydım. “Ne iyi ettim de şu Paris’e geldim” demek, bana kısmet değilmiş, diyor, üzülüyordum. |
|
538
|
|
|
|
Çocukluğumdan bir resim... |
|
539
|
|
|
|
Yalan sever misiniz?
Ben sevmem! “Küçük yalanların bile hayatımda hiç yeri yok” dersem daha ilk baştan iki yalanı ardı ardına sıralamış bir yalancı olurum bile.
Hayatımda zaman zaman varolsalar bile yalan sevmem. Yalan sevenlerdenseniz şim |
|
540
|
|
|
|
Yatılı okula alışmama yardımcı olan arkadaşlarımdan biri Aysel’di, diğeri Nurşen. |
|