• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
41
|
|
|
|
Bugün, Şark’ın fikir sultanlarından Şeyh Sâdî-i Şirazî’yi konuk edeceğim köşeme…
Gülistan’dan kısa kıssalar aktaracağım sizlere…
Hisseler de bizden olsun… |
|
42
|
|
|
|
Bu makale, teknoloji, uygarlık ve kültür olgularının toplumları etkileme ve dönüştürme gücü üzerine çeşitli kaynaklardan alınmış ansiklopedik bilgilerle dolu, bir yazı olabilirdi…
|
|
43
|
|
|
|
Artık yorum almıyor, onaylamıyorum dediğim bir okuyucu. Yorumlarını onaylamadığım için: “Siz edebiyatçıları bir türlü sevemedim” diye giriş yapmış ve güzel bir mail döşemiş…
|
|
44
|
|
|
|
Kadın soyunduğu zaman, üzerinden çıkardığı her giysi parçasıyla biraz daha soyunur, oysa erkek üzerindeki donu çıkarana dek soyunmuş sayılmaz. Bu işlemi yaptığı zaman da sahnede olan kendisi değil aslında penisidir. Çıplak bir kadın vücudunu izleyen göz, cinselliği vücudun bütün noktalarından algılayabilir, ancak çıplak bir erkek bedeninde ister önden isterse profilden bakılsın, göz sadece bir noktada odaklanır ve bu noktada değerlendirmeye yönelik artık iki kriter kalır sadece. |
|
45
|
|
|
|
Sene 1993… Askeri lojmanlarda kalıyoruz o zaman... Salonun penceresi bakıyor Sümbül dağına... Görüyor, anlıyor ve biliyorum silah ateşlenmesini... Uzaktalar ama seslerden ötürü de bir o kadar yakınlar |
|
46
|
|
|
|
Çukura atılan fareler gibiyiz. Sadece birbirimizi yemekle meşgulüz... Bir ümmet-i Muhammed çıkıp da demiyor ki be inananlar biz buraya nasıl geldik? |
|
47
|
|
|
|
Zaman zaman Radikal İslamcı diye tabir edilen insanlardan münferit saldırılar olsa da Kilise ve Sinagoglara, gerçek imanlı Müslümanlar böyle şeyler asla yapmazlar, bilakis saygı gösterirler onların mabetlerine... O Radikal İslamcı geçinen örgütlerinde kim tarafından kurulduğuda az çok bilinmektedir...
Kur’an da yaklaşık 25 peygamberin adı geçer. Hazreti Adem’den tutunda, Hazreti İsa’ya, Hazreti Musa’ya, Hazreti Nuh’a, Hazreti İbrahim’e kadar hepsinin adı saygıyla anılır. Onlar değişik değişik toplumlara gelmiş olsalar da hepsi bizim peygamberlerimizdir. Hiç birini ayırmayız, ayırt etmeden severiz. Hiç birisine hakaret etmediğimiz gibi, saygıda da kusur etmeyiz... |
|
48
|
|
|
|
Belki sizin bizim haberimiz yok, kim bilir o paralarla ne okullar yapıp, kaç binlerce çocuk okutuyor. Kıl olduğu, çorabı kaçmış, kimlere çorap alıyor kim bilir? Az gelişmiş bölgelerimizi gizli saklı ziyaret edip, kız çocuklarının maruz kaldığı onca açlık, onca cahillik, onca tecavüz, onca töre cinayeti, dağlarca haksızlık, derinlerce dert karşısında isyana gelip kimlere; “ Kız hepsi senin mi, dağ mısın, taş mısın?” diyerek, acılarını paylaşıyor. Halkın anasını ağlattıktan sonra zil takıp oynayan şer odaklarına cesaretle “Oynama şıkıdım şıkıdım lan , fırıldak!” diyerek ne postalar atıyor, kim bilir? Sanatçı olmak kolay mı? |
|
49
|
|
|
|
Üç-beş erkek bir araya gelince ve konu bir yerde kadınlardan açılmışsa erkeklerin kadınlarda konuşmayı tercih ettiği ilk organ memeler oluyor…
|
|
50
|
|
|
|
Pazartesi günü haber merkezinde arkadaşlarla birlikte çay – sigara muhabbeti yaparken bir arkadaş zamanında Kenan Işık’la yapılan bir röportajın giriş yazısında, (sanırım Kenan beye genç kızların gözdesi olduğunu söylemiş olmalılar) “ben emin değilim” diye yazdığını, “genç kızlar Tarkan’a yaptıkları gibi bana dokunmak için üzerime atlamıyorlar” filan diye demeç verdiğini söyledi…
|
|
51
|
|
|
|
Bana mı trip atıyorsunuz siz de? Ben de atarım zaman zaman trip yani tavır koyarım, koymak da lazım. Kimlere ama? Kim trip yemeye meraklıysa, yolla ona gitsin. Yok, almak istemiyor mu triplerini, o zaman biraz ucuza vereceksin trip bu, yere ve zamana göre fiyatı değişir...
|
|
52
|
|
|
|
John Steinbeck'in dediği gibi her insan kendi ateşini taşır. Ama o ateşi başkaları yakar. |
|
53
|
|
|
|
Aylardan Muharrem, günlerden Aşure… Gökler kül renginde… Toz bulutlarının görüş mesafesini sıfıra indirdiği demlerdeyiz. Yüreklere hapsedilmiş derin acılar… Bir ömür kadar uzun, geçmeyen dakikalar… İnsan suretindeki bir kısım mahlûklar insanlığa rahmet okutuyor. Toprak hicapla taşıyor masumlara hayat hakkı tanımayan hunharları, insaf fakiri katilleri…
|
|
54
|
|
|
|
Unutmayalım ki,
Kemiyet ve Keyfiyet , Beden ve Ruh gibi birbirini tamamlayan, birbirine muhtaç iki dinamiktir
ama kemiyete değer katan ‘keyfiyet’tir ya da ‘insan kalanlar’ın çokluğu cemiyeti zirveye taşır.
Şimdi ise karşımızda hem ‘kemiyet’i hem de ‘keyfiyet’i yok etmek isteyen bir Küresel Proje/Güç
var karşımızda.
Bu Dijital Tsunami karşısında yapmamız gereken hem ‘insan nesli / kemiyet’i hem de
‘insan kalmak / keyfiyet’i korumak adına SET olmaktır.
|
|
55
|
|
|
|
Dilimizdeki Anadil, Anayasa, Anayol, Anaokulu ve hatta Anadolu kelimeleri Anaerkil bir toplum olduğumuzun ispatı. Bu durumda babalara ise sadece iskele kalıyor. :) |
|
56
|
|
|
|
Ünlü Türk Düşünemezleri düşlerinde ne görürler acaba, diye bunu da bir düşünmemiz lazım bizim. Düşünde düştüğünü gören, hayatta da düşer mi? Bir tutan olmazsa bence düşer düşmeye de düştüğü yerden de kalkar mı bir de ona bakmak lazım... |
|
57
|
|
|
|
Radyo, televizyon ve günümüzde elinde telefon olan herkesin kendini gazeteci diye tanımladığı neidüğü belirsiz milyon takipçili kişilerin sorumluluğu, ilgili ve önemli enformasyonu toplamak ve doğru, dürüst ve yansız bir tutumla halka gördüklerini aktarmak, iletmektir.
|
|
58
|
|
|
|
Kablolardan gelen elektriğin saat ücreti bellidir, fatura gelir elinize, gider bir kaç gün sonra bankaya yatırır, ödersiniz bir şekilde. Ancak negatif elektriğin görünürde bir ücreti olmasa da, birisinden aldığınız o negatif elektrik, sizin gün boyu kötü bir performans sergilemenize sebep olur, tabi o da size yol su elektrik olarak değil de, sinir bozukluğu, uykusuzluk, bir kaç sakinleştirici hap olarak dönecektir... |
|
59
|
|
|
|
Taşrayı çok fazla bilmiyorum lakin İstanbul’da özellikle teknik konularda eğitim almış birçok arkadaş, eğitim alıp öğrendikleri bilgileri gerek normal hayatta gerekse aşk ilişkilerinde nasıl uygulayacağını bilmiyor.
|
|
60
|
|
|
|
Bizler yıllar yılı ticaret hayatının içindeyiz. Seksenli yıllarda işler şimdikine nazaran daha iyi idi. İyi kazanıyorduk. Ne zaman ki büyük şirketler işin içine girdi, bizim gibi küçük esnaf tayfası da gelir kaybına uğradı haliyle. Bu ayakkabıcılar içinde, bakkallar içinde, terziler içinde, diğer küçük esnaf takımı içinde böyle... |
|