Mutluluk
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Uzun terasın genişleyip küçük bir alana dönüştüğü ön tarafta gördüm onu yeniden. Üst yanından aşağı uzanan şeritli, mordan kırmızıya gökkuşağı desenli hırkasıyla, boyunu aşan parmaklıkların önünde plastik bir sandelyeye yerleşmiş görünce, nedendir bilmem, sevindim.
|
|
Tepenin Ardı
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
İronik |
| |
Adam meşguldü. Bir yığın tahtayı yontup aynı biçime sokuyordu. Bir an kafasını kaldırıp çocuğun, yanıbaşında, gözleri yerde dikilişine baktı. |
|
Platonik
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
İronik |
| |
Balkonda... Gece...
Hava yumuşadı gibi. Tatlı tatlı esiyor arada. Ama hala sıcak. Atletle oturuyor, balkonun kuytusuna çektiği masasının başında. |
|
Cumhuriyet Kıraathanesi
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Toplumcu |
| |
Artık hiç kimse elini taşın altına sokmuyor.
Yakın bir zamana kadar mahallenin yarısı seferber olmuştu, ama hızla çözülüp gitti onlar da. Haksızlık etmeyelim, hala direnenler var. Oysa ne sayıları, ne de güçleri yetecek gibi. |
|
Mısırcı ve Deli
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Bilim Kurgu |
| |
Sabağın erken saatinde gelip meydanın ortasındaki görkemli anıtın altında dikilmeye başladı. |
|
Timsah
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Gülmece (Mizah) |
| |
Bu sıcakta hiç çekilmiyorlar.
Hiç kımıldamayan gözlerimi şunların üzerinden ayırmıyorum ve ayırmayacağım da. Ta ki çekip gidene kadar ikisi de. |
|
Buluşma
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
İronik |
| |
- Yazarlar! Nasıl rahat mısınız şimdi?
Ses kapının üstündeki bir diyafondan gelmişti. |
|
Durmuş
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Anı |
| |
Gelip gördükçe, uzaktan tanıdıkça sevmeye de başladım. |
|
Kesişme
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Bilim Kurgu |
| |
Akşamın renkten renge bürünen son ışıltıları yitip gideli saatler olmuştu. |
|
Manifesto
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Soyut |
| |
Ben hiç uyumam.
Beni siz yaptınız, böyle tasarladınız, kardeşlerinizi yoketmek için varettiniz beni. |
|
Bir Müzikal Anı
(Haşmet Şenses) 19 Mayıs 2010 |
Anı |
| |
Satış temsilcisi olarak çalıştığım ithal kömür satan firmayı temsilen, geçen yılın haziranında, iç anadoluya dört gün süren bir yolculuk yapmıştım. |
|
Otobüs
(Haşmet Şenses) 20 Mayıs 2010 |
Anı |
| |
Sıkıntılı bir şubat öğleden sonrası.
Ani bir kararla, kendimi sokağa atmalıyım, diyorum. Çarşıya inmeli, bu arada kütüphaneye de uğramalı diye düşünüyorum. Sırt çantama kütüphaneden kısa bir süre önce aldığım üç kitabı da koyuyorum çıkmadan. |
|
Sercan
(Haşmet Şenses) 3 Temmuz 2010 |
Toplumcu |
| |
İşte, çarklar dönmeye devam ediyor.
Metal ve beton cehenneminde filizler kırılıyor. |
|
Hurda
(Haşmet Şenses) 12 Ağustos 2010 |
Toplumcu |
| |
Sitenin, doğruca sahile inen dar yolun girişindeki kapısından içeri salmadıkları Kazım, güvenlikçilerin kulübesinin hemen yanındaki akasyanın, sitenin duvarından dışarı taşan gölgesine çekti üç tekeri... |
|
Bir Balık Öyküsü
(Haşmet Şenses) 28 Ekim 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ancak uzun yürüyüşün yorgunluğunu iyice attığında, daha dikkatli bir bakışla şaşkınlığa dönüştü yüzündeki ifade. Buraya ilk kez geliyordu ve burası yaşadıkları yerin yakınında sayılabilecek, şaşılacak ölçüde farklı ve güzel bir kıyıydı. |
|
Götürülüş
(Haşmet Şenses) 3 Ocak 2011 |
Anı |
| |
Daha birkaç ay önce, henüz ortadan kaybolmamışken bir şiir yazmıştım onunla ilgili. Sanırım bir buçuk ay filan ortalarda gözükmemişti. Kendini sakınmayan tavrıyla sarfettiği politik içerikli sözleriyle, ciddi görünüşüyle, sessiz ve efendi duruşuyla dikkatimi çekiyordu. |
|
Çözülüş
(Haşmet Şenses) 25 Şubat 2011 |
Toplumcu |
| |
Seda ekranda akıp giden görüntü ve diyaloglara kapılarını çoktan kapatmış, yedi yıl öncesinin ışıltılı, umut dolu günlerine gitmişti. Oysa içinden yükselen derin bir hüzünden başka bir şey duyamıyordu. |
|
Tavşanlar ve Bir Ayrılık
(Haşmet Şenses) 30 Eylül 2011 |
Anı |
| |
Daha tavşanları görür görmez anlamam gerekirdi bir şeylerin ters gittiğini. İç paralayıcı bir şeyler vardı nedense hallerinde. Hayatlarından memnun görünseler de… bir bırakılmışlık içindeydiler sanki. |
|
Sabah Akşam Mozart
(Haşmet Şenses) 19 Ocak 2012 |
Toplumcu |
| |
"Şimdi yaşayan kaç kişi duyuyor onu, kimler kulak veriyor diye sorarım sık sık kendime? Birçok kişi senin gibi düşünüyor evlat. Sen daha çook gençsin ama onlar çoktan bir zombiye dönüşmüş gibi gelir bana." |
|
Alaaddin'in Uykusu
(Haşmet Şenses) 9 Şubat 2013 |
Anı |
| |
Neler mi anlatıyor? Neler anlatmıyor ki, neredeyse her şeyi. Futbolun neden bütün dünyada yanlış oynandığından tutun da, limanda yıllar önce batan bir geminin tonlarca pirinç yüklü konteynerlerinin çıkarılmasında kendisinin oynadığı rolün bıktırıcı ayrıntılarına kadar akla gelebilecek her türlü şey olabiliyor bu. Dalgıçmış bu Alaaddin, ne kadar dinlemeseniz de arada kulak kesilmeden edemiyorsunuz tabii. |
|
Cumali Dayı
(Haşmet Şenses) 8 Nisan 2013 |
Anı |
| |
Paranın vatanında ikâmet edenlerin göçebeliği, senin en derin yerlerine sinmiş de gülebilmeyi hiç unutmayan gözlerinde cayır cayır bir acıyla yansıyan göçebeliğine benzer mi dersin? |
|
Krem Renkli Kedi
(Haşmet Şenses) 7 Ağustos 2014 |
Anı |
| |
Gözlerine hayret ediyorum, canlı ama mat, koyu bir sarı ile kahverengi arası... Alışılmadık, simetrik üçgen bir yüzün ortasında uysal uysal bakıyorlar. |
|
|
Görüntülerin giderek hızlandığı, belleği ve bilinci dumura uğratan bir girdaba dönüştüğü günümüzde, yazının yavaşlığında
soluklanmak ve direnmek için yazıyorum.
|
|