Yaz İzlenimleri
Yaz, Necatigilin Kır Şarkısı şiirinin sonundaki dizeleriyle söyleyecek olursam; sakin, dinlenmiş, rahat bir şekilde bitecek benim için. Ya da tam tersi olacak..
Yaz, Necatigilin Kır Şarkısı şiirinin sonundaki dizeleriyle söyleyecek olursam; sakin, dinlenmiş, rahat bir şekilde bitecek benim için. Ya da tam tersi olacak..
Ne kadar anı, ne kadar ayrıntı varsa büyüyor, hayali başka bir şey yaratıyor sanki. İçimde kendisiyle başbaşa kalmış tuhaf tuhaf karakterler.. Ya da kentin tamamı ruh sağlığı hastanesi, boyutlarını ancak deli edenlerin bildiği
Türkiye Başkanlık seçiminin ilk turu Cumhur İttifakının zaferiyle bitti. İkinci turda belli ki halk tercihini yine Erdoğandan yana yapacak. Ayın 28inde gerçekleşecek ikinci tur seçimlerine az bir zaman kala %5,4 oy alan Sinan Oğanda Cumhur İttifakına destek vereceğini açıkladı. On altılı masa da yanına Ümit Özdağı aldı. Bu
Arthur Miller Cadı Kazanını yazdığında Amerika McCarthy dönemini yaşıyor ve komünistler girdikleri inlerde bir bir avlanıyordu. Daha bir yüz yıl bile geçmeden yeni bir cadı avı başladı ve hepimiz bu avın Müslümanlara yapıldığını yakinen biliyoruz!
Hümanizm insanı değişik farklılıkların üzerine çıkarmak, dini ve milliyeti ne olursa olsun insanca muamele edilmesi gerektiği fikrine dayanıyordu. Batıda mezhep kavgaları, Hıristiyan milletlerin birbirlerini boğazlamaları kızışınca, hümanizm fikri de revaç buldu; bu düşünce sistemi de laik devletin doğuşuna zemin hazırladı.
Ahlaki bunalımların baskısı vicdanınıza dokunmuyor mu? Dokunmuyor mu? Halkın sosyal bağlarının çözülüşünü görürken bir eziklik hissediyor musunuz? Hissetmiyor musunuz?
Sanatın ortaçağ boyunca rahmani ve içsel gayeleri önemsemiş olması bizi, bugünkü edebiyatın bir eksen kayması yaşayıp yaşamadığı sorusuyla karşı karşıya getirir.
Belki de bizlere bahar diye dayatılan tüm sistemler bir aldatmacadır. Geçmiş zamanlardaki o sıcak ilişkiler, aile, komşuluk, sokak, mahalle, akrabalık velhasıl toplumda eşitliği gerçekleştiren o dayanışma ruhunun bugün nereye gittiğini hepimiz aramıyor muyuz? Onunla şunca yıllık hukukumuz var! sözünü nedense artık duyamaz olduk!
Birkaç gündür İstanbul soğuk Hatta haberlere bakılırsa kar bile tekrar yağabilirmiş Keşke yağsa. Hatta önce güzel bir yağmur, ardından kar, yeryüzünü beyaza bürüse.
Yine Ak Parti üzerinden Müslümanları hedef almaya çalışıyorlar Bu ülkede acımızı bile birilerinin lanet siyasetinin uzağında yaşayamıyoruz. Kimin PRı güçlüyse tanrı o! Kim yaptığının selfisini çekip hesabından paylaşıp beğendirmişse kral o!
Düşünüyorum da acaba seninle konuşmamın özel bir zamanı olsa ve senin günlük vakit anlayışına, duyguna nasıl dahil olup karışabilirim? Seni yalnız kafamda yaşatmıyorum.
Radyo, televizyon ve günümüzde elinde telefon olan herkesin kendini gazeteci diye tanımladığı neidüğü belirsiz milyon takipçili kişilerin sorumluluğu, ilgili ve önemli enformasyonu toplamak ve doğru, dürüst ve yansız bir tutumla halka gördüklerini aktarmak, iletmektir.
Yazıya yazılanlar var, bir de yazı yazanlar Bu ikisi arasında da farklar var. Yani, Yazıya yazılanda, yazı ile yazıcısı arasında herhangi bir mesafe yoktur; yazan, yazıya konu olmuş şeyi sadece muhayyilesinde taşımaz, o konunun içinde yaşar ve konunun adeta kendisi olur.
Gündüzlerimizi çaldığınız o günden sonra / Söylemek, susmak kadar zor /
Onların ne doğumu ne yaşantısı ne de ölümü haber değeri taşır bu ülkede.. Onlar ki gözlerinin karası kadar derin ve sessiz yaşarlar hayatı.. Öyküleri de bu sebepten her zaman meçhuldür ve sadece kendilerinde saklıdır Onlar, başkalarının gündemine ancak 3. sayfa haberi olarak girebilirler.
Ağzımdan çıkan tüm kelimeler, cümleler ölü gibi Bir tek anlamım varsa o da yakıştırdığın dünyanın en yüce, en soylu yapıtı enim artık ben
bir dosta uğradım bugün / ilgisi olmasa da ismin anıldı /
Şiddet kullanarak bir amaca varacağına inanan ve bunu meşru gören, bir kişiyi, bir örgütü, bir devleti; ancak o şiddeti bertaraf edebilecek bir kuvvet bu niyetinden caydırabilir. O kuvvete sahip olmayan, hitabetle, siyasetle, ikna yeteneğiyle bir sonuç elde etmesi mümkün değildir.
İntihar yeni bir şey, bir rastlantı ya da âni bir karar değildi onun için; düpedüz tasarlanmış, hatta tecrübe edilmiş bir eylemdi.
Soru sormaktan vazgeçtiğimiz gün kendimiz olmaktan çıktığımız gündür. Yaşamın akışına, olup bitene, kendine dair sorular sordukça ayakta kalır insan.
Metropol çobanı. İletişimci, felsefe ve edebiyat aşığı!
türkiye
Deneme
halen araştırıyorum