Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Kendisiyle on altı yıl önce Cunda’da tanıştım. Bir tezgâhın üzerine, minicik, tırtıklı gövdesini sermiş yatıyordu. Küçücük “kısrak başı”nı, “Akdeniz’e” değil de, hemen yanındaki denizyıldızlarına, büyücek şeytanminarelerine, denizkestanelerine, omurgasızları içinde taşıyan kabuklara çevirmişti. 14-15 cm boyundaydı. Hafif pırtlak gözleriyle, tek başına, onlara öylece bakıyordu. Onu aldım, eve getirdim. Bir misinaya bağlayarak, bir tablonun ardından duvara sarkıttım. O gün bugündür yeri değişmedi, orada durur. Evde, benden başka ona her gün bakan var mıydı bilmem. Sanmıyorum. Ama biz, her gün bakışır dururuz hâlâ. Bilinçdışımda birikmiş, sürekli kovulmaya mahkûm ettiğim, nedensizmiş gibi görünen kuşkular mıydı beni ona çeken yoksa duruşundaki zarafet miydi ? Bilmiyorum. ............... Denizatı, Hippocampus türünden bir balık. Tropikal ve ılıman sularda yaşar. Bazıları çok saydam olur, görünmez. Benimki kahverengi. Üstüne atılan cila matlığını gidermiş. Çin’de fiziksel hastalıklarda, şifa amaçlı kullanılmaktaymış. Sadakati nedeniyle ruhsal şifa ummak kimin aklına gelmiş, bilmiyorum. Bizde ise her değerli varlığımız gibi dışsatım amaçlı talan edildiğinden neredeyse türü tükenmek üzereymiş. Biliyor musunuz ?... Denizatı ve yılaniğnesi, bugüne değin bilinen türler içinde erkek gebeliğinin görüldüğü tek tür ve tek eşli yaşayan az sayıdaki canlı türlerinden. ................. Benim, denizatımla “bakışır dururuz” dediğime bakmayın. Söyleştiğimiz, dertleştiğimiz de oldu bunca yıllık birlikteliğimizde. Benim denizatım, erkekmiş. Ergenlikten çıkar çıkmaz, gönlünü bir dişiye kaptırmış, büyük umutlarla yaşamı paylaşmaya başlamışlar. O sabah, her zamanki gibi, birbirlerine sabah kurlarını yapmışlar. Dokunmuşlar, başlarını tokuşturmuşlar, kuyruklarını değdirmişler, dolamışlar. Sonra yiyeceklerini aramak için ayrılmışlar. Esmer, kırmızı suyosunlarının arasında dalgalanıp tutam tutam yemişler. Küçük karideslerin tadına bakmışlar. Akşam olmuş. Tinleri ve bedenleri, birbirini istemiş. Dolamışlar kuyruklarını birbirlerine. Dişi, uzun bir borucuğa benzeyen üreme organını, erkeğin kesesine değdirmiş, akıtmış yumurtalarını. Ertesi sabah, yine kur yapmışlar birbirlerine, sevgiyle ayrılmışlar doyunmak için... Gün bitiminde kavuşmanın sabırsızlığıyla vedalaşmışlar. Akşama doğru beklemiş durmuş dişisini benim denizatı. İyice kararmadan sular, aramaya koyulmuş. Kırmızı, esmer alglerin mercanların kabukluların arasında dolanıp durmuş. Bulamamış sevgili eşini. Ne ertesi sabah ne de daha sonra... Ya şiddetli dalgalarda tutunamayıp yok olurlar ya da avcıların eline düşerler, telef olurlarmış. Denizatları, tel eşlidir dedik ya... Başkasıyla birlikteliği olanaksızmış, ne tininin ne de bedeninin böyle bir gereksinimi varmış. Sabah akşam, birbirlerine karşı, aksatmadan aşklarını dillendirmenin ve tüm gün birbirlerini düşünmenin sonucu olduğunu söylemişti. Haftalar geçmiş. Kesesi şiştikçe şişiyormuş bizimkinin. Günü geldiğinde, tepişen yavrularını salıvermiş suya. Yavrular tıkış tıkış büyümekten iyice sıkıldıkları için dağılmışlar dört bir yana. Özgür, mutlu, umutlu... Dalgalanmışlar sularda. Gözleri yaşlarla dolu baba, gururla bakmış arkalarından. Onlar, iyice uzaklaşınca görevini yerine getirmiş, genetik töre böyleymiş çünkü. Kırmızı bir denizyosunun yaprağına dolamış başını, dolamış, dolamış, yaşamına son vermiş. Biliyorum, diyeceksiniz ki ölüler, denizatı da olsalar konuşmazlar ki, uyduruyorsun... Eee... Siz konuşturana bakın. Hem ne hakla yargılıyorsunuz beni ? Bütün gün TV’lerde, gazetelerde gözünüzün içine baka baka söylenilen yalanlara kanıyor, acısını benim gibi garibandan mı çıkartıyorsunuz? El insaf sevgili okur !... 07.01.2012 Vildan Sevil
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |