Geçmiþ ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner |
|
||||||||||
|
TÜSÝAD nedir? Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Derneði. Ülkemizdeki, uluslarüstü anamalla(Sermaye) kaynaþmýþ büyük anamalýn temsilcilerinin kendi çýkarlarýný korumak için kurduklarý bir örgüt. Uluslarüstü anamal; dünyayý yöneten, ulus, ulusal çýkar, doða, doðanýn korunmasý gibi deðerleri tamamen dýþlamýþ, tüm amacý, kâr/daha çok kâr olan, sýnýr tanýmaz, olaðanüstü bir güç. Bu durumda, onunla kaynaþmýþ TÜSÝAD, salt kendi çýkarlarýný korumuþ olamaz deðil mi? Korunan, uluslarüstü anamalla olan ortak çýkarlardýr. Uluslarüstü sermayenin çýkarlarý, Balkanlardan, Afganistan ve Irak’tan sonra þimdi de Arap ülkelerini kan gölüne çevirerek kendi bunalýmýný aþmayý gerektiriyor. Buraya bir nokta koyalým. Hukukçu, sosyolog ya da herhangi bir konuda akademik kariyer yapmýþ biri deðilim. Ben de yeni anayasanýn boyutlarý üstüne yürütülen tartýþmalarý çok yönlü izleyip bilgileneceðim. Ancak, ülkesini çok seven sýradan bir yurttaþ olarak, benim kafamý kurcalayan, uykularýma göz diken bir sorun üzerinde sesli düþünmeye çalýþýp sevgili okurlarla bunlarý paylaþmaya çalýþacaðým. TÜSÝAD baþkaný Sn. Ümit Boyner’in eþi Cem Boyner, anayasanýn boyutlarýyla ilgili olarak, basýna “Cem Boyner’den bomba gibi sorular” olarak yansýyan gerçekten bomba gibi sorular yöneltti, öneriler getirdi. Bir TÜSÝAD üyesi, "Biz aslýnda iktidara bir nevi dalgakýran görevi üstlendik" dedi.(Bugün Gazetesi/ 26.03.2011-Perihan Çakýroðlu>Ümit Boyner söyleþisi) Bu sorularýn yanýtlarý içinde, gerçekten dalgakýran iþlevi üstlenen bir yargý var ki, dalga mý kýracak, geleceðimizi mi parçalayacak belli deðil. Sn. Cem Boyner, geçmiþte, Türkiye’de demokrasinin sýnýrlarýný geniþletmeyi amaçladýðýný savlayan politik bir örgütlenme kurmuþtu. Yeni Demokrasi Hareketi (YDH). Parti programý, Kürt/Kürtçülük sorunun çözümünü de içeriyordu. O zamanki devlet politikalarýnýn görünen kýsmýna (Bizim devlet politikalarýnýn gizli kýsmý, hep daha büyük ve çoktur.) ters düþen kimi önerileri vardý. Ama Güneydoðu’da, devletin tahsis ettiði, o çok þaibeli özel timler eþliðinde gezer, politikalarýný anlatýrdý. Ýþte, Sn. Cem Boyner, sanýrým bu kez, ileri demokrasi adýna yeni sorular sorup öneriler getiriyor. Sorularýn yanýtlarýndan biri de þu yargý: “Ýnsanlarýn mutluluðu ve onuru devletin bölünmesinden daha önemlidir.” Aklý erdiðinden bu yana, tüm devletlerin ve sýnýrlarýn kalktýðý, insanlarýn, eþit, özgür, barýþ içinde yaþayacaklarý bir dünyayý hak ettiðine inanan biri olarak þimdi benim kafam karýþmaz mý? 1. Ýnsanlarýn mutluluðu ve onuru, þükürler olsun ki, ülkenin bölünmesinden deðil de devletin bölünmesinden daha önemlidir diyor, Boyner. Varsýn devlet bölünsün, yeter ki ülkem bölünmesin insanlar mutlu olsun mu, diyeyim?.. 2. Ýnsanlarýn mutluluðu ve onuru için devlet bölününce, ardýndan ülkenin bölünmesi gelirse ne yaparýz, kimin iþine yarar, diye bir soru mu sorayým? 3. Ýnsanlarýn mutluluðu ve onuru için ille bir þeylerin bölünmesi mi gerekiyor? Bölünmek; bölünenlerin çýkarýna mý, bölenlerin çýkarýna mý acaba, diye düþünmeli miyim? 4. Bugüne kadar, bölmeden bölünmeden, bir arada kardeþçe yaþamak için, devlet ve tüm yurttaþlar olarak, kendimizi kimselere kullandýrmadan tüm çabamýzý harcadýk, tüm olanaklarý kullandýk da kaçýnýlmaz olarak bu noktaya mý geldik mi, diyeyim? Görüyorsunuz bu yargýyla ilgili sorular birbiri ardýna geliyor, çoðalýyor. Neyse ki henüz, doðmamýþ kitap gibi, doðmamýþ düþüncelere baskýn düzenlenmediði için, bu yaklaþýmla ilgili baþka bir baðlamda da sorular sýralanýyor. 1. Dünya egemenleri yakýn zamanda, Irak’ý altüst ettiler. Bir milyon insan öldü. Demokrasi, insan haklarý ve insanlarýn mutluluðu adýna yeraltý, yerüstü kaynaklarý, müzelere kadar tüm tarihi deðerleri talan edildi. Irak fiilen bölündü. Resmen bölünmesinin ise eli kulaðýnda. Ýþte, Ýsrail’den al haberi: Haaretz gazetesi yazarý Aluf Benn ise Ortadoðu’daki halk ayaklanmalarýnýn bölge haritasýný yeniden çizeceðini ve Iraklý Kürtlerin de baðýmsýz bir devlet kuracaðýný yazdý. Benn, “Dikkat: Bölge inþaat halinde” baþlýklý yazýsýnda halk ayaklanmalarýnýn, 1.Dünya Savaþýnýn sonunda bölgenin sýnýrlarýný çizen Sykes-Picot Anlaþmasý’nýn son günlerinin habercisi olduðunu savundu. Benn, baðýmsýz Güney Sudan, Kürdistan, Filistin, Batý Sahara ve Güney Yemen devletleri kurulabileceðini yazýp þu ifadeleri kullandý: “ABD’nin Irak’tan çekilmesi, Skykes ve Picot’nun görüþmelerinden 100 yýl sonra, Türkiye’nin muhalefetine raðmen Kürtlere baðýmsýzlýk þansý verecek.” (Doðan Haber Ajansý/ 26.03.2011) Buna ne diyeceðiz? 2. Fraansa Dýþiþleri Bakaný Libya’ya yapýlan saldýrýnýn Haçlý Seferi olduðunu söyledi. Putin de ayný benzetmeyi yaptý. Libya’yý böleceklerini artýk açýkça söylüyorlar. Diðerleri de arkadan gelecek. Suriye, Ürdün ve diðerleri ve Türkiye...Çok mu inanýlmaz bir varsayým? 3. Yýllarca bütün diktatörlükleri korumuþ kollamýþ, iþbirliði yapmýþ olan dünya egemenleri, birdenbire diktatör düþmaný ve ardýndan da destekledikleri geri rejimlerle, en geri ideolojilerle, her yönden geri býraktýklarý insanlarýn demokratik haklarýnýn koruyucusu kesiliyorlar. Ýnanalým mý? 4. Dün “Nato’nun Libya’da ne iþi var?” diyen baþbakanýmýz, dünya basýnýnda “180 derece dönüþ, U dönüþü” olarak nitelenen kararlarla Ýzmir’i Nato üssü yapýp silahlý kuvvetlerini Libya’ya yolluyor. Bölünmesi planlanan Libya’ya ve Libya halkýnýn üzerine. Güvenelim mi? Dünyayý yöneten, parayý elinde tutan egemenler, petrol ve diðer zenginliklere yeniden el koymak, paylaþmak ve daha önce kendi sattýklarý silahlarý bu savaþlarda tükettirip yerine yenilerini satabilmek için, ülkeleri ve halklarý ekmek dilimler gibi bölmek üzere savaþlar baþlatýyor. Tam da bu sýrada, Sn. Cem Boyner, bizlere, insanlarýn mutluluklarýnýn ve onurlarýnýn, devletin bölünmesinden daha önemli olduðunu söylüyor. Böyle bir bölme/ bölünme, halklarý ve devletleri daha güçsüz kýlýp kolayca yöneterek ellerindekilerine avuçlarýndakilere el koymak isteyenler için biçilmiþ kaftan olabilir kuþkusuz. Bunun yanýsýra, kiminde dize getirilmiþ, kiminde yeni oluþturulmuþ, batan geminin mallarýný kapýþan, yeni kârlarý paylaþan iþbirlikçi güçlerin de iþine yarayabilir. Ama çalýþan, üreten, emeðiyle yaþayan insanlarýn kârý ne olacaktýr? Ýkinci Paylaþým Savaþýndan sonra, Alman sosyolog, müzikolog ve düþünür Adorno, “Yalanlarýn uzun bacaklarý vardýr: Kendi zamanlarýnýn önünde giderler.” diyordu. Günümüzün yalanlarý, teknolojinin hýzýyla aþýk atýyor. Günümüzün yalanlarý, demokrasi, insan haklarý, onur, mutluluk gibi deðerleri ve özlemlerimizi gözümüze soka soka söyleniyor. Yutacak MIYIZ?.. Kanacak MIYIZ?.. Boyun eðecek MÝYÝZ ?...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |