Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
BİR BAŞKA KURULTAY Salon izleyici ve delegelerle tıklım tıklım dolu. Kimi üyelerin ısrarlı istemleri üzerine toplanan olağanüstü kurultay dernek başkanı Feyzullah Kılcan’ın konuşmasıyla açıldı. Gündemdeki esaslı konu mesleğin icrasında karşılaşılan kimi adaletsizliklerin önlenmesi. Başkan söze şöyle başladı : - Arkadaşlar bu olağanüstü kurultay, bir grup meslekdaşımızın ücrette adil bir uygulama olmadığı savları üzerine toplanmıştır. Kurultayı açıyorum. Divan oluşturuldu. Divan başkanı, Karakuyu Mahallesi berberi İhsan Altınkıl’ın yazılı önerisini aynen okuyarak tartışmaya açtı. … Söz alan İhsan Altınkıl “Sayın başkan, saygıdeğer delegeler, sevgili konuklar. Ücret tespitinde adaletsizlik yaratan uygulamalar vardır. Bilirsiniz matematiksel eşitliğe dayalı bir ücret uygulaması her zaman adaletli olmaz. Kişiler arasında farklı özellikler bulunabilir. Bu sebeple kişinin özelliğine göre ayrı fiyat uygulaması yapalım.” diyerek önerisini dile getirdi. Altınkıl’ın önerisi salonun tamamına yakınında, anlar anlamaz “Ha hı. Tabi tabi” mırıldanmayla karşılansa da, ta en arkadan bir çatlak ses duyuldu. Akırçakmak Köyü berberlerinden Kıllı Mıstan: - Nedene? Hekesin kellesi bi dene! Yalnız İhsan hazırlıklıydı ve önergesinin ardında kale gibi duruyordu: “Arkadaşlar, dinleyin. Ben adaletli bir uygulama öneriyorum. Kocakafalılardan çift ücret, kellerden yarım ücret alınmasını öneriyorum.” Salonda bu kez yoğun bir gürültü… Sataşmalar: - Edalet edalet deyi gettin. Edaletsizlik mi getçedin bizimolan? - Saşmı bunna! - Ayıpdır üle! Ama İhsan yalnız değildi. Kurultayın olağanüstü toplanması önerisine ilk imza atanlardan Akteke Köyü berberi Gürbüz Telbıyık kendibsine destek verdi “Efendile biyo dinlen. Adamdı gafı va yımırtı gadak. Üsdelik ensi kökünü gada kel. Daş çatlısa yedi siyah, sekiz de hadi bilemedin bol kesiden davıdalım on oniki ağarmış saç va. Tıreşi beş tatike. Emme adam va, armıt sepedi böyüklüğünde gafa, Allah sizi inandırsın saçlarınnan gaşlarının arasında sinekle geçsin deye bi patiki yol bili yok. Tıreş birbuçuk saat. Böyle dört tane müşteri adamı mesleğinden soğudu. Edalet bu mu leh?” … Yalnız bu sözlerden hiçbir kocakafalı etkilenmedi. Her biri cep aynalarını çıkarıp kafalarına baktılar: ‘Tamı tamına bir yumurta canım. Hadi hadi çift sarılı deyiverelim!” deyip kendilerini teselli ettiler. Ayrıca keller, kelliğin ilk kez bir işe yaradığını görüp, keyifle kellerini sıvazladılar. … Ancak kafası büyük olmayan ve keli de olmayanlar tek durmuyorlardı. Şehir berberlerinden biri ayağa kalktı : - Kellik dediğin çeşit çeşittir arkadaşlar. Bu durum, yani kelliğin ne olup ne olmadığı hususu yeniden tanımlansın, olaya açıklık getirilsin, dedi. İhsan Altınkıl bu konuda da birikimli ve hazırlıklıydı: “Efendim kellik olayı, genellikle üç kategoride tanımlanır. Çağdaş batı uygarlıklarında da uygulama bu sisteme dayanır. Bir: Hafif alın açıklığında, müşterinin alnına çaktırmadan bir şaplak atılır. Şaplaktan ‘Şıllaak!’diye bir ses çıkarsa, müşteri birinci derece kel vasfındadır. ‘Şıllaak’ sesi çıkmazsa müşteri kel sayılamaz, ücreti tam tahakkuk ettirmeniz iktiza eder. İkincisi: Müşterinin sağ kulak kepçesinden sol kulak kepçesine, bıngıldaktan geçecek biçimde farazi bir çizgi çizilir. Saçlar çizginin önünde ise ikinci, yok değil ardında kalıyorsa üçüncü derece keldir. Fiyatlandırma oranlarının tespiti hususunu yüce kurultayın takdirlerine sunuyorum. Saygılarımla”. … Bu arada biri yine oturduğu yerden söz aldı: - Sayın Altıngıl sayın Altıngıl, gocugafalı kelleri mağdur etmeyelim efendim. İhsan Altınkıl duruma hakim olmaya çalıştı “Beyler, değerli meslekdaşlarım lütfen… Bu kurultayın amacı, tüm bu sorunlardı çözmektir. Çözüm üretiniz, düşüncelerinizi derhal ortaya koyunuz efendim.” Bir başka üye de sunduğu serbest bildiride, köselerin sakal tıraşına ücret tahakkuk ettirilmemesi önerisi yalnızca gülüşmelerle karşılandı. … Son bölümde konuşmacıların kocakafadan bahsederken salondaki kocafalıları aradığı; kellerden sözederken de kel kafalıları işaret ettiği, bu yüzden ilgililerin başlarını eğip görünmemeye çalıştığı kurultay, beklenen verim alınamadan dağıldı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |