..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Seval Deniz Karahaliloðlu




11 Þubat 2015
Artýk Her Yer "Selamün Kavlen Karakolu"  
“Kalk kýz kalk. Taksim’de bir arsa 4 Milyar Liraya satýlmýþ! Hýþþþþt kýz kalk! 4 Milyar vermiþ, almýþ! Alan da insan!”

Seval Deniz Karahaliloðlu


“Niye sen bu zamanda 5 tane çocuk yapýyon?” Cevap hazýr “Vataným, milletim için”. Kahkahalar arasýnda itirazlar yükselir. “Hadi yaaa, o çocuklarý yaparken vataný mý düþündün?” Beþ çocuk sahibi vatandaþ gevrek gevrek güler kasaba aðzýyla “Allah eksikliðini göstermesin ben de rüþvetimi alýyorum” der. Kahkahalar arasýnda bir baþkasý destekler “Alýyor ama adam çalýþýyor yani”. Onaylayan bir baþkasý “Benim memurum iþini bilir”. Bu arada matah bir þey yapýyormuþçasýna akýl verir. “Alýrsan da ayakkabý kutusuna koyma rezil oluyoruz”. Rüþvetçi memur hemen kendini savunur “Ben ihtiyacýma göre alýyorum”. Bir diðeri “Ne demek lan ihtiyacýma göre? Komünist misin sen?” Bu, doyumsuz sohbette gelinen son nokta olur. Gerçekten de benim memurum iþini bilir !


:AHGH:
Artýk Her Yer “Selamün Kavlen Karakolu”

Seval Deniz Karahaliloðlu

“Annem, babam döverlerdi beni. Arkadaþlarým, öðretmenlerim de döverdi. Komiserlik iþini bulana kadar aylarca iþsiz kaldým. Durduk yerde bir insan nasýl dövülür? Polis olmasam hýrsýz olacaktým. Sorgulama sýrasýnda sizi konuþturmak için sizi dövmek zorunda býrakmayýn beni.” Tam bu sýrada ayakkabýsýnýn baðcýðý kopar, çok sinirlenir. Sorguya aldýðý adama pata küte giriþir. Bütün hýncýný adamdan alýr. Bir an durur. Yaptýðý þey karþýsýnda þaþýrýr. Birden baðýrmaya baþlar. “Dövebiliyorum artýk, dövdüm, vurdum, ben adam dövebiliyorum”. Þaþkýnlýk övünmeye dönüþür. Sanki bir eksiðini tamamlamýþçasýna çok sevinmiþtir. Hayatý boyunca ezilmiþ bir adamdan Selamün Kavlen Karakolu’nun korkulan komiserine (Yýldýrým Þimþek) iþte böyle dönüþür.

Gümbede, gümbede, gümbede, / duyduk duymadýk demeyin / Olaylarý bir de bizden dinleyin / Uðruna baþ, yoluna can koyduðum / Topraðýna taþýna yandýðým Halkým….

Sahnede Ankara Sanat Tiyatrosu oyuncularý Selamün Kavlen Karakolu oyununa eðlenceli, samimi, sýcak müzikal bir baþlangýç yapýyor. Aziz Nesin’in hikayelerinden derlenen oyunda iki dolandýrýcýnýn kurduklarý sahte karakolla halký nasýl dolandýrdýklarýnýn komik hikayesini izliyoruz. Üstelik adaletin böylesine sakatlanmasýna hiç aldýrýþ etmiyoruz. Alýþmýþýz yani. Oyun bugün yazýlmýþçasýna taze. Büyük usta Aziz Nesin’in kaleme aldýðý sýra dýþý öyküleri büyük bir ustalýkla bir araya getirip oyunlaþtýran Yücel Erten’in nefis oyunuyla sahneye yansýyor.

Býr býr Enver (Hakan Güven), Banker Ali (Mahir Ýpek) hikayemizin baþ kahramanlarýdýr. Her þey Yusuf’un kahvesinde baþlar. Orada bulduklarý iþsiz güçsüz bir adamý sahte karakollarýna komiser tayin ederler ama komiserin (Yýldýrým Þimþek) bu iþi çok ciddiye alabileceðini hesaba katmazlar. Sonra iþe aldýklarý komiser yetmezmiþ gibi “götüyle kuþ tutar Rami’yi de (Mehmet Ulusoy) karakola bekçi yaparlar. Cahil cesaretiyle kalkýþtýklarý iþin vardýðý nokta bizim iki kafadarý bile çok þaþýrtacaktýr...

Ýzmir Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Kültür Sanat Merkezindeyiz. Ýzmir Konak Belediyesinin tiyatro sanatýna ve sanatçýlarýna sahip çýkarak tiyatroyu halka buluþturma adýna düzenlediði tiyatro etkinliklerinden birindeyiz. Ankara Sanat Tiyatrosu AST’ýn kuruluþunun 50. yýlý için yazýlan Selamün Kavlen Karakolu, iki dolandýrýcýnýn kendilerini polis olarak tanýtýp mahalleye sahte bir karakol açmalarýný ve geliþen komik olaylarý anlatýyor. Halkýn polis korkusundan dolayý üçkaðýtçýlara inanmalarý ve itaat etmeleriyle geliþen olaylar devletin buradaki sahte karakolu ciddiye alýp resmi yazýþmalarda bulunmasýyla iþin içinde çýkýlmaz bir hal alýr. Üstüne üstlük bu sahte karakola ödenek vermesi, yeni polisler tayin etmesi ve müfettiþ göndermesi de olaya tuz biber eker.

Adaletin felce uðradýðý bir ülkede, iki dolandýrýcýnýn kendilerine emniyet müdür ve komiser süsü vererek “iþi nereye kadar vardýrabiliriz?” fikrinden yola çýkarak giderek artan cüretkarlýðýna þaþýrýyoruz. Yani, hala þaþýrabiliyoruz! Selamün Kavlen Karakolunu izlerken gülüyoruz aðlanacak halimize! Zekice kurgulanmýþ esprileri, harika müzikleri, hiç düþmeyen temposu ve akýcý oyunculukla keyifle izlenen müzikal tadýnda bir oyun çýkmýþ ortaya.

Oyunu Aziz Nesin’in öykülerinden yola çýkarak yeniden düzenleyen ve sahneye koyan Yücel Erten Selamün Kavlen Karakolu’nun yazýlým sürecini ve Ankara Sanat Tiyatrosunu þöyle anlatýyor. “Gençliðimde fikren beslendiðim, aydýnlanýp umutlandýðým, beni heyecanlandýran, gözümü ayýramadýðým bir tiyatrodur Ankara Sanat Tiyatrosu. AST’ýn 50. yýlý için bir oyun sahnelemek benim için çok güzel bir duygu. 1962’de AST açýldýðýnda ben henüz konservatuara bile girmemiþ bir tiyatro heveslisiydim. Liseli bir amatör olarak, ilk kez o yýl bir oyun sahneleyip sahneye çýkmýþtým. Demek ki bir anlamda yaþýt sayýlýrýz. 1964’de konservatuara girdikten sonra AST’a olan ilgim hiç sönmedi. Yurtdýþýna gittiðim 1970 yýlýna kadar ilk oyunu Godot’yu Beklerken’den baþlayarak hemen hemen bütün oyunlarýný izledim. 2008 yazýnda Ýstanbul Devlet Tiyatrosu’na bir Aziz Nesin uyarlamasý yapmak üzere çalýþýyordum. O ara bu oyun “beni yaz, beni yaz” diye emretti. Ve o çalýþmadan iki uyarlama çýktý. Bunlardan birisi de “Selamün Kavlen Karakolu” dur. Bu oyun bence AST’ýn çizgisine, duruþuna ve yürüyüþüne yakýþan bir oyun oldu.”

Seyirciyi içine çekip sürükleyen oyunda baþrolleri Mehmet Ulusoy, Mahir Ýpek, Yýldýrým Þimþek, Hakan Güven, Ali Seçkiner Alýcý, Özgürcan Çevik, Gizem Aldemir, Nalan Güreþ, Mustafa Bilgin, Erdem Ulusal ve Özgün Aydýn paylaþýyorlar.

Selamün Kavlen Karakolu yapýsý, sahnelemedeki ustalýk ve samimi oyunculukla seyirciyi hemen ilk dakikadan itibaren yakalamayý baþarýyor. Oyunda canlý müzik yapýlmasý, þarkýlarýn oyuncular tarafýndan seslendirilmesi seyirciyle mesafeyi kýsaltýyor, sýcaklýk hissini arttýrýyor. Oyunun müziklerini oyunda rol alan Ali Seçkiner Alýcý bestelemiþ. Seslendirilen þarkýlarýn büyüsüne kendini kaptýran seyirciler oyunun akýþý içinde alkýþlarla, tempo tutarak þarkýlara katýlýyor ve oyunculara destek veriyorlar. Oyuncular öykülerin deðiþtiði sahne aralarýnda bir araya gelerek þarkýlarý seslendiriyor ve Mustafa Bilgin gitar, Ali Seçkiner Alýcý akordeonla þarkýlara eþlik ediyor. Ali Seçkiner akordeonun yaný sýra sahnenin arka planýnda yer alan elektronik piyanosunun baþýna geçiyor ve oyunun akýþý içinde þarkýlarý hem çalýyor hem de söylüyor. Ama sataþmalardan o da nasibini alýyor. “Sen piyanist terörist misin? Þantör terörist misin?” Salonda kahkahalar.

Oyunda samimiyet duygusunu güçlendiren bir etken de sanatçýlarýn çýkardýklarý ses efektleriyle “o anýn duygusunu” çok iyi yakalamalarý ve bunu seyirciye yansýtmaktaki baþarýlarý. Tren sahnesinde, yolcularýn trenin çýkardýðý sesleri taklit ederken oturduklarý sýralarda yaylanarak sarsýlmalarý o an yapýlan tren yolculuðunu seyirciye yaþatýyor. Vapur sahnesinde Mahir Ýpek’in aðzýyla martý sesi çýkarmasý ve martýlarý taklit etmesi vapurun etrafýnda uçuþan martýlarý ve denizin kokusunu hayal etmemizi saðlýyor ve Mahir Ýpek bu sahnede büyük bir alkýþ alýyor.

Sahnede oyuncular tarafýndan deðiþtirilen dekorlarýn tasarýmý Gazal Erten’e ait. Tekerlekler üzerinde hareket edebilen basit ve kullanýþlý dekorlar, bir dakika içinde karakolu, bir evin odasýna, bir tren vagonuna ya da bir vapur güvertesine dönüþtürebiliyor. Ve bu dekor deðiþimi kimi zaman söylenen þarkýlarla ya da çifte telli eþliðinde dans edilerek yapýlýyor. Böylece dekor deðiþimi müzikal danslý bir gösteriye dönüþüyor.

Oyunun akýþý içinde oyuncular zaman zaman metnin dýþýna çýkarak sahnede sanki kendi aralarýnda konuþuyormuþçasýna davranýrlar. Mesela Özgürcan Çevik’in bir oyuncuya dönerek “Yaaa býrak bu bayat espriyi artýk, seyirci üç sezondur gülmüyor, þimdi de gülmüyor, vazgeç þu iþten yaaa” deyip fýrçasýný kaymasý ve külhani bir tarzda sahneyi terk etmesi ya da baþka bir sahnede Gizem Aldemir’in araya girerek “sahne uzuyor, sonra da oyun bitmiyor” demesi gibi. Mahir Ýpek oyunun bir yerinde “belalý” sözcüðünü söyleyemez. Sözcüðe takýlýr ve ýsrarla “balalý” der. Oyun durur. Bir oyuncu Mahir Ýpek’e döner “Oðlum, konuþamýyorsan Necati Þaþmaz’ý getirelim” deyince Mahir Ýpek cevap verir. “Ýyi de onu da ben seslendiriyorum”. Salonda kahkahalar ve alkýþlar. Bu arada dublaj sesiyle konuþan tiyatro sanatçýlarýna da küçük göndermeler yapýlýr. “Arkadaþ sen konservatuardan terk mi?” Bazý anlarda hikaye dýþ ses tarafýndan anlatýlýr. O an oyun durur, oyunda zaman durur. Oyuncular olduklarý yerde donup kalýrlar. Sadece oyunu anlatan dýþ ses ve seyirci vardýr.

Oyun sadece yazýldýðý dönemi deðil, yaptýðý göndermelerle günümüzün þartlarýný da mükemmel biçimde yansýtýr. Yusuf’un kahvesinde bir araya gelen aðýzlarýndan sigaralarý hiç düþmeyen bir grup adamýn iþsizlik, yoksulluk ve çocuk yapma konusundaki sohbetleri gibi. “Niye sen bu zamanda 5 tane çocuk yapýyon?” Cevap hazýr “Vataným, milletim için”. Kahkahalar arasýnda itirazlar yükselir. “Hadi yaaa, o çocuklarý yaparken vataný mý düþündün?” Beþ çocuk sahibi vatandaþ gevrek gevrek güler kasaba aðzýyla “Allah eksikliðini göstermesin ben de rüþvetimi alýyorum” der. Kahkahalar arasýnda bir baþkasý destekler “Alýyor ama adam çalýþýyor yani”. Onaylayan bir baþkasý “Benim memurum iþini bilir”. Bu arada matah bir þey yapýyormuþçasýna akýl verir. “Alýrsan da ayakkabý kutusuna koyma rezil oluyoruz”. Rüþvetçi memur hemen kendini savunur “Ben ihtiyacýma göre alýyorum”. Bir diðeri “Ne demek lan ihtiyacýma göre? Komünist misin sen?” Bu, doyumsuz sohbette gelinen son nokta olur. Gerçekten de benim memurum iþini bilir !

Ýþini o kadar iyi bilemeyen (!) memurlar da var. Sahte karakolun bekçisi (Mehmet Ulusoy) beþ gündür uyuyamýyor. Bir omzunda kahverengi üniformasýnýn yarýsý, diðer omzunda pijamasýnýn yarýsý, karýsýnýn yazmasýný da baþýna bant þeklinde baðlamýþ evin içinde dolanýyor. Uykusuzluktan ve içinden bir türlü çýkmadýðý hesaptan aklýný kaçýracak hale gelmiþ. Gecenin bir yarýsý karýsýný (Nalan Güreþ) ve kýzýný (Gizem Aldemir) uyandýrýr. “Kalk kýz kalk. Taksim’de bir arsa 4 Milyar Liraya satýlmýþ! Hýþþþþt kýz kalk! 4 Milyar vermiþ, almýþ! Alan da insan!” Bekçi hesapla kafayý iyice bozmuþ. Deli gibi sürekli hesap yapýyor. Bir ayda aldýðý parayla o arsayý ancak 250 yýlda alabiliyor. O da en iyi ihtimalle. Karýsý isyan ediyor. “Býrak hesabý, arsayý. Hadi birazcýk uyu. Beþ gecedir uykusuzsun”. Bekçi kararlý. “Niyet ettim bu arsayý almaya. Pensilvanya’da da olsa almaya. Bu adam kim? Kim? Kim? Kafamda bir ampul çaktý! Arsanýn hepsinin almasam da olur. 78 santimetre karelik bir arsa kes þuradan derim. Ýki ayaðýmýn üzerinde dururum. Oluurrrr !” Rahatlar, sýrýtýr, sorunu çözmüþtür.

Yavuz hýrsýz ev sahibini bastýrýr derler ya burada hýrsýzýn (Özgürcan Çevik) özgüveni arsýzlýk ve yüzsüzlük boyutlarýna ulaþýr, ilk önce ev sahipleri ile tatlý tatlý dalgasýný geçer hatta ev sahiplerinin gözü önünde çaldýðý fotoðraf makinesiyle bir öz çekim bile yapar. Sonra açýktan açýða eve yerleþir. Hatta ufak tefek tamiratlar yaparak evin hanýmýnýn (Gizem Aldemir) gözüne bile girer. Evi soyulan komþusuna yardým etmek bir yana bunu bir eðlence olarak gören komþu kadýn (Nalan Güreþ) þen þakrak haliyle insaný sinir ediyor. Modern kent yaþamýnýn meraklý, her þeye burnunu sokan ama “bana dokunmayan bin yýl yaþasýn” tadýyla hayata bakan komþularýna ve “yeni komþuluk anlayýþýna” iyi bir örnek oluþturuyor.

Hýrsýzlarýn, dolandýrýcýlarýn, rüþvetçilerin cirit attýðý oyunda yanlýþ anlaþýlmalardan yazarlar da nasibini alýyor. Sol görüþlü olduklarý için komünist olduklarýndan þüphelenilen ve sakýncalý bulunarak uzak bir þehre sürülen iki yazar Mustafa Bilgin ve Ali Seçkiner Alýcý sürgün hayatýnda yakalarýna yapýþan genç bir çocuktan kendilerini bir türlü kurtaramazlar. Hevesli örgüt üyesi adayý Özgürcan Çevik, gerçekte olmayan bir örgütün üyesi olabilmek adýna yazarlarý canlarýndan bezdirir. Üstelik açlýk sýnýrýnda yaþayan iki yazarýn paylaþtýðý odaya tam da yemek saatlerinde gelip sofradaki her þeyi silip süpürür. Bir kutu baklava ve kýzarmýþ bir tavuk uðruna iþler çýðýrýndan çýkacak ve olan yine yazarlara olacaktýr.

Oyunun bir yerinde, boynuna doladýðý kýrmýzý postiþi ve çaldýðý akordeonu ile dikkat çeken bir kadýn, bileðine ip baþladýðý kör bir adamý arkasýndan çeke çeke sahneyi bir baþtan bir baþa geçer. Oyunun akýþý sýrasýnda sanki oyunla hiç alakasý yokmuþ gibi görünen bu küçük espriler, kahkahalara neden olurken seyirciyi oyundan bilinçli olarak koparýyor. Gerçeklik ve öykü arasýnda gel gitler yaþayan seyirci yine de oyuna dahil olmaktan kendini alamýyor. Vapur sahnesinde çantasýný unutan Mahir Ýpek’i ýsrarla “çantaný unuttun” diye defalarca uyaran neredeyse ardýndan koþturup çantayý verme noktasýna gelmiþ kadýn seyirciye gülümsemekten kendimizi alamýyoruz.

Oyunu en az sahnedeki sanatçýlar kadar sahiplenen bu kadýn izleyici beni hem güldürdü hem de düþündürdü. Tiyatroyu yürekten seven, sahip çýkan izleyicilerle tiyatro gerçek anlamda bir paylaþýma dönüþecektir. Seyircinin ruhu, yüreði ve aklý da sahnede oyuncuya eþlik edecek ve tiyatro sanatý yüceltilirken insani deðerler hayatýn üzerine daha güçlü biçimde yansýyacak. Zaten daha iyi bir insan olmamýzý saðlayamayacaksa, tiyatro ne iþe yarar? Ve biz neden elimizden gelenin en iyisini yapabilmek uðruna kendimizi paralarcasýna çabalýyoruz? Selamün Kavlen Karakolu oyunundan çýkarken içimizde umut kelebekleri uçuþuyor. Tiyatro sanatýna bir kez daha inanýyoruz. Yaþadýðýmýz gezegende iyi insanlarýn sayýsýnýn artmasýný ve tiyatronun daha çok insana ulaþarak hak ettiði deðeri bulmasýný diliyoruz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Commedia Dell"arte Ýþliði : Michele Guaraldo, Simone Campa ve Korsanlar
Cemal Süreya"dan "Üstü Kalsýn" : Hakan Gerçek
Aðýr Abla Cecilia"nýn Müridinden Faydalý Hayat Dersleri : Ayhan Sicimoðlu
Romanya Ulusal Tiyatrosundan Bir Baþ Yapýt : Fýrtýna
Shakepeare"den Verdi"ye : Falstaff Operasý

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.